Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Burak Yılmaz’ın 8 milyon Euro’ya Çin’e satıldığını sanıyorduk. Yönetici Fatih İşbecer herkesi kandırmış. Satıştan gelen para 7 milyon Euro. Çünkü aracı bir Çinli’ye 1 milyon Euro komisyon ödenmiş. İtirazım yok ama bu niye saklanır? De ki, ‘Burak Yılmaz’ı 7 milyon Euro’ya sattık, 1 milyon da bir aracı aldı, kulübümüze giren para 7 milyon Euro’dur.’ Trabzon’un payını da bunun üzerinden ver. Hayır, böyle yapmıyorlar hepimizi kandırıyorlar.”

        Galatasaray’ın son durumu ortada. Yönetime çok kızgınsınız. Neler söyleyeceksiniz?

        - Tabii kızgınım. Kim değil ki! Bu yönetim onu bunu suçlayarak kendini savunmaya çalışıyor. Kardeşim, tüm bu durumu bile bile geldi Dursun Özbek. Seçimden önce Özbek, Dürüst, Albayrak, Süren ve ben bir yemek yedik. Özbek’e “Mali durum için ne yapacaksın?” diye sorduk. “Merak etmeyin. 6 aydır mali işlere ben bakıyorum. Çözümler bende. Bir zorluk yok. Kolay iş” dedi. Şimdi ise başka telden çalıyor. Yanındaki arkadaşlar ise tam rezalet. Bakın, size gün ışığına çıkmamış bir rezaleti anlatayım.

        ‘GEÇMİŞİ ARAŞTIRACAĞIZ’ DİYEN İŞBECER YAPIYOR BUNU

        Biliyorsunuz Galatasaray, Burak Yılmaz’ı sattı, kulübe para girsin diye. Kaça sattı? Hepimiz Burak’ın 8 milyon Euro’ya satıldığını biliyorduk. Borsaya bile öyle açıkladılar ama yalanmış. Fatih İşbecer herkesi kandırmış, tüm Galatasaray camiasını... Burak Yılmaz’ın satışından kulübe gelen para 7 milyon Euro. Çünkü bu satışa aracılık yapan bir Çinli’ye 1 milyon Euro komisyon ödenmiş. Ödenebilir, bir itirazım yok ama bu niye saklanır? De ki, “Biz Burak Yılmaz’ı 7 milyon Euro’ya sattık, 1 milyon da bir aracı aldı, kulübümüze giren para 7 milyon Euro’dur.” Trabzon’un payını da bunun üzerinden ver. Hayır, böyle yapmıyorlar hepimizi kandırıyorlar. Ayıptır, günahtır. Şimdi herkesin aklına türlü soru gelir; “Bu aracı kim, niye bu iş gizleniyor’ diye. “Geçmişi araştıracağız” diye bas bas bağıran Fatih İşbecer yapıyor bunu. Bu geçmişte yapılsa İşbecer neler derdi kim bilir! Şimdi kendi yapıyor aynı şeyi.

        LİSEDEN ARKADAŞINI KULÜBE MALİ İŞLER MÜDÜRÜ YAPMIŞ

        Fatih İşbecer’e çok kızıyorsunuz...

        - Kızıyorum elbette. Liseden sınıf arkadaşını Galatasaray Kulübü’ne mali işler müdürü diye getirirsen kızarım. Orada bu işi yapan biri varken, sınıf arkadaşın olan hanımefendiyi mi getirirsin kulübe? Ne burası, işsiz Galatasaraylılar’a iş bulma kurumu mu? Ayıp değil mi? Kim yaptı şimdiye kadar bunu Galatasaray’da? Bunlar Galatasaray’ı bilmeden öğrenmeden Galatasaray’da bir yerlere geliyorlar, sonra da Galatasaray’ı kullanıyorlar. Egosu şişkin ama ilgisi az ve Galatasaray’a zarar veren tipler bunlar.

        ÖZBEK ARKASINA TENEKE BAĞLANIP KOVALANIR SONUNDA

        Şimdi bir ‘yönetim istifa’ söylemleri başladı. Sayın Dursun Özbek yeni bir seçimi düşünmüyor gibi duruyor. Zaten yeni bir seçim olsa kim gelecek o da ayrı konu? Sizce Özbek yönetimi ne yapmalı?

        - Dursun Özbek ya bir seçime gider, kadrosunu yeniler ve yeniden aday olur ya da Galatasaray’dan arkasına teneke bağlanıp kovalanır sonunda. Galatasaray’ın tarihinde gördüğü en kötü yönetim bu. Daha kötüsünü de göremeyiz. “Niye?” derseniz, Bektaşi’nin şarap hikayesi gibi. Ne olsa bundan iyidir. Dursun Özbek hemen bir seçim kararı almalı ve en azından kadrosunu yenileyip seçime girmeli. Rakip çıksa da çıkmasa da!

        TARAFTAR HAKLI BİR ÖFKE İÇİNDE

        Galatasaray’ın bu seneki başarısızlığında seyircinin de rolünün olduğunu düşünüyor musunuz?

        - Payı vardır mutlaka. G.Saray seyircisi çok kızgın, çok kırgın. Peki taraftar haksız mı? Tüm bu rezalet hepimizin içini acıtıyor. Başakşehir maçının 2. yarısındaki oyuna bak, diğer maçlardaki oyuna bak. Demek ki, kapasite var ama oynamıyorlar. Bunu çözmek yönetimlerin işi. Ama yönetim şaşkın ördek. Plan yok, program yok, fikir yok. G.Saray’ın geleceğini Sneijder’ın menajeri belirleyecek gibi görünüyor. Böyle bir durumda taraftar haklı bir öfke içinde.

        SEN TAKIMIN İPLERİNİ SNEİJDER’A TESLİM EDERSEN...

        Gelelim Selçuk İnan olayına. İnsan kötü oynar, kötü sezon geçirir. Bir futbolcu için bunlar normal. Ama sanki Selçuk’un böyle bir hakkı yok. Örneğin takım kötü, Selçuk yuhalanıyor. Takım gol yiyor, Selçuk protesto ediliyor. Bu kadar hedefte olması ve baskı altına alınması fazla değil mi sizce?

        - Futbolculuğun içinde bunlar da var. Ya omuzlardasın ya ayaklar altında. Ortası yok. Asgari ücretle çalışan on binlerce kişi, sizin milyonlarca Euro’nuzu finanse ediyorsa buna katlanacaksınız. Selçuk meselesine gelirsek... Selçuk, bu sezon ekstra kötü oynuyor. Belli ki takımda bir sorunu var. Muhtemelen Sneijder’la bir sorun yaşıyor. Yönetimler kötü olunca böyle sorunlar takım içinde oluşmaya başlar. Tabii taraftar Selçuk’un içeride neler yaşadığını, tabir yerindeyse neler çektiğini bilemez, bilmez. Ama sahaya baktığınız zaman bile Selçuk’un yalnızlığını hissedebiliyorsunuz. Sonuçta gün doğmadan neler doğar. Bakarsın Sneijder gider, Selçuk kendine gelir? Kim bilir! Bence sorun yönetimde. Sen takımın iplerini Sneijder’a teslim edersen, koskoca Galatasaray’ın yönetimi Sneijder’ın menajerine bırakılırsa bugün Selçuk, yarın başkası bu hale gelir.

        F.BAHCE DAHA DA İYİ OLABiLİR

        “F.Bahçe hala oynaması gereken futbolun gerisinde. Daha iyi mi? Evet, daha iyi. Ama daha da iyi olabilir. Pereira’nın en olumlu yönü geniş kadroyu sahaya iyi yansıtması. Herkes şans buluyor, rekabet artıyor.”

        F.Bahçe oynadıkça daha farklı bir kimliğe bürünüyor. Oynadıkça açılıyor gibi bir görüntü var. Pereira çok eleştirildi. Ama adamın bir bildiği varmış diyebilir miyiz?

        - “Pereira’nın bir bildiği varmış” diyemem. Çünkü Fenerbahçe, hala oynaması gereken futbolun çok gerisinde. Daha iyi mi? Evet, daha iyi. Ama daha da iyi olabilir. Oyuncular birbirini tanıdıkça oyun anlayışı oturdu. Pereira’nın en olumlu yönü geniş kadroyu sahaya iyi yansıtması. Herkes şans buluyor, rekabet artıyor. Benim en hoşuma gidense Alper Potuk’un oynamaya başlaması. Milli Takım için iyi bir gelişme Alper’in Fenerbahçe’de süre bulması... Bana sorarsanız, Aziz Yıldırım duruma el koydu diyebilirim. Terraneo gitti ve Yıldırım’ın doğrudan müdahaleleri başladı.

        F.BAHÇE, BRAGA’DAN ÇOK ÜSTÜN

        Braga maçı için ne diyeceksiniz?

        - Süper şanslı bir kura. En zorlu takımlar birbirleriyle eşleşti. Fenerbahçe’ye ise Braga düştü. Bu durum Fenerbahçe’nin kupayı kazanma şansını değilse de finale çıkma şansını yükseltti. Fenerbahçe, Braga’dan çok daha üstün bir takım. Ben turu geçeceğini düşünüyorum. Geçememesi sürpriz olur.

        MANİSA STADI’NIN SORUMLUSU GSGM’DİR

        Manisa’daki saha, Türkiye Cumhuriyeti’nin en kötü sahası. Kim bunun sorumlusu? Akhisar’a da yazık. Adamlar 15 günde bir bu bataklıkta oynuyor.

        - Böyle bir sahanın yorumu mu olur? Hani Erzurum, Hakkari falan olur da soğuk dersin, don dersin, kış koşulları dersin idare edersin. Yahu bu saha Manisa’da. Türkiye’nin iklimi en güzel yerinde. Koyun keçi otlattığın yer buradan daha iyidir. Sorumlusu kim mi? Rahmetli babam değil herhalde. GSGM diye bir kuruluş var. Tüm statlar, tüm sahalar ona ait. Kimini kulüplere devretmiş ama mülkiyeti onda; kimini ise devretmemiş, tüm sorumluluğu onda. Manisa Stadı da GSGM’nin malı. Bu işin sorumlusu Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’dür. En azından Manisa Müdürlüğü’dür.

        SPOR MÜDÜRLERİNİN ÇOĞU FENERBAHÇELİ

        Geçen hafta Serdar Ali Çelikler’in yazısı büyük ses getirdi. Fenerbahçe medyasının bir şehir efsanesi olduğunu anlatmaya çalıştı. Ayrıca her yıl olduğu gibi Hıncal Uluç’un yılın bu tarihlerinde “Fenerbahçe’nin şampiyonluğu hayırlı olsun” söylemini sürekli tekrarladığını ve insanların artık bıktığını söyledi. Aynı söyleme Mehmet Demirkol da katıldı. Aslında Fenerbahçe’nin değil de Galatasaray medyasının daha güçlü olduğunu söyleyen de var. Bu konuya nasıl bir yorum getireceksiniz?

        - Serdar’a sordum “Ben dahil miyim?” diye “Yok ağabey, sen yüzde yüz dahil değilsin” dedi. Benim “Fenerbahçe bu kadro ile ligde uzak ara yapması, Avrupa’da da final oynaması lazım” demem beni kurtarmış. Çünkü ben hakemleri işe dahil etmeden yazdım bunu. Serdar’a kimleri kastettiğini sordum. “Hıncal Uluç, Erman Toroğlu ve biraz da Ahmet Çakar” dedi. Ben Galatasaray medyası olduğunu zannetmiyorum. Bakın bu gazetenin müdürü Halil Özer, Fenerbahçeli. Ben Galatasaraylı bir adam olarak bu gazeteyi kurarken, sporu Halil Özer’e teslim etmişim. Bu mu Galatasaray medyası? Spor müdürlerinin çoğu Fenerbahçeli. Lig TV’nin başında has bir Fenerbahçeli var. Rıdvan Dilmen Fenerbahçeli. NTV’nin sahibi Fenerbahçeli, Doğan medyasında Fenerbahçeliler ağırlıkta. Ha şunu diyorsanız “Ama etkili yazarlar Galatasaraylı”, ona bir şey diyemem. Peki Şansal Büyüka, Rıdvan Dilmen etkisiz mi?

        Diğer Yazılar