Cemaat ve tarikatlara 15 Temmuz darbesi
MAK Danışmanlık Araştırma’nın “Türkiye’de toplumun dine ve dini değerlere bakışı” başlıklı araştırmasının “ilginç” sonuçlarına bakmaya dün kaldığımız yerden devam ediyoruz bugün.
Dün de yazdığımız gibi araştırmada sorulan sorular, aslında “dinin esasları” üzerine.
Araştırmanın diğer soruları ve verilen yanıtlar şöyle:
1. Öldükten sonra dirileceğinize ve bu dünyada yaptıklarınızdan sorguya çekileceğinize inanıyor musunuz?
Bu soruya yanıt verenlerin yüzde 73’ü, “Evet öldükten sonra dirileceğime ve hesaba çekileceğime inanıyorum” diyor. Yüzde 10’u ise “Dirileceğim ama hesaba çekilmeyeceğim” yanıtını veriyor. Öldükten sonra dirilmeye inanmayanların oranı ise yüzde 9. Yanıt vermemeyi tercih edenler ise yüzde 8.
2. Kuran-ı Kerim’i Arap harfleriyle yazımından okuyabiliyor musunuz?
Bu soruya ilginç bir biçimde yüzde 33 oranında “Evet okuyabiliyorum” yanıtı verilmiş. Yüzde 54 ise “Hayır, Arap alfabesiyle yazılmış Kuran-ı Kerim’i okuyamıyorum” diyor. Yanıt vermeyenler ise yüzde 14.
3. Eğitim almak amacıyla hiç Kuran kursuna gittiniz mi?
“Kuran kursuna gittim” diyenlerin oranı yüzde 25. “Hayır hiç gitmedim” diyenlerin oranı yüzde 65. Görüş bildirmeyenlerin oranı ise yüzde 10.
4. Kuran-ı Kerim’in Türkçe mealini okudunuz mu?
Ankete katılanların yüzde 17’si hayatında bir kez bile olsa Kuran-ı Kerim’in Türkçe mealini okumuş. Yüzde 60’ı ise Türkçe meali hiç okumamış. Yüzde 23’lük bir oran ise bu soruya yanıt vermemeyi tercih etmiş.
5. Cennete gideceğinizden emin olsanız, cennete gitmek için şu an ölmeyi düşünür müsünüz?
Bu garip soruya “Evet” diyenlerin oranı yüzde 15. “Hayır düşünmem” diyenlerin oranı yüzde 65. Yüzde 20 ise bu konuda ya kararsız ya da görüş bildirmemeyi tercih etmiş.
5. Peygamber Efendimiz’in hayatını hiç okudunuz mu?
Katılımcıların yüzde 23’ü Hz. Muhammed’in hayat öyküsünü okuduğunu söylerken, yüzde 65’i “Hayır okumadım” demiş. Yüzde 12’lik bir oran ise yanıt vermemiş.
6. Camiye veya mescide hangi sıklıkla gidiyorsunuz?
Katılımcıların yüzde 12’si, “Bayramdan bayrama” yanıtını vermiş. Bayram ve cuma namazları için camiye gidenlerin oranı yüzde 32 olurken “Zaman zaman vakit namazları için de gidiyorum” diyenler yüzde 13, “Hiç gitmiyorum” diyenler ise yüzde 32 oranında olmuş. Görüş bildirmeyenler ise yüzde 13.
7. Ramazan ayında oruç tutuyor musunuz?
“Tüm ramazan ayı boyunca oruç tutarım” diyenlerin oranı yüzde 45. “Ramazanın bir bölümünde oruç tutarım” diyenlerin oranı yüzde 25. “Asla oruç tutmam” diyenlerin oranı yüzde 20. Yanıt vermeyenler ise yüzde 10.
8. İslam dini ile ilgili bilgileri daha çok hangi kaynaklardan öğreniyorsunuz?
Katılımcıların yüzde 30’u “Dini kitaplar” yanıtını vermiş. Dinin en yoğun olarak öğrenildiği yer ise yüzde 45 ile “internet” olmuş. Yüzde 20, “Birine sorarak öğreniyorum” derken yüzde 5, yanıt vermemeyi tercih etmiş.
9. Hangi sıklıkta namaz kılıyorsunuz?
5 vakit namaz kılanların oranı yüzde 22. “Arada vakit namazı kıldığım da olur ama bayram ve cuma namazlarını kaçırmam” diyenlerin oranı yüzde 26. “Arada cuma ve bayram namazlarını, bazen de teravihleri kılıyorum” diyenlerin oranı yüzde 24, hiç namaz kılmayanların oranı ise yüzde 22. Yanıt vermeyenler ise yüzde 6.
10. Herhangi bir dini cemaat ve tarikata bağlı bulundunuz mu?
Bu soruya verilen yanıt beklenenin altında bir “Evet” içeriyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 15’i hayatının bir döneminde veya halen bir cemaat veya tarikata bağlı olmuş. Yüzde 60 oranında katılımcı ise asla bir cemaat veya tarikata intisap etmemiş. Yanıt vermeyenlerin oranı ise yüzde 25. Araştırma şirketi buraya bir not düşmüş ve “15 Temmuz’un etkisiyle toplumun cemaat ve tarikatlara kuşkuyla bakmaya başladığını” yazmış.
11. FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimi, cemaat ve tarikatlara bakışınızı nasıl etkiledi?
Yanıtların yüzde 30’u, “Tarikat ve cemaatlere olumsuz ya da kuşkuyla bakmama neden oldu” demiş. Yüzde 50’lik bir grup, “Tarikat ve cemaatler daha sıkı bir denetim altına alınmalı” görüşünü bildirmiş. Yüzde 12’sinin ise tarikat ve cemaatlere bakışında bir değişiklik olmamış. Bunlar büyük ihtimalle tarikat ve cemaatlere zaten olumsuz gözle bakanlar. Yüzde 8 ise yanıt vermemiş.
12. Dua eder misiniz?
Yüzde 75’lik bir oran, “Evet sık sık dua ederim” demiş. Yüzde 10, “ara sıra” dua ederken, yüzde 6 “Hiç dua etmem” yanıtını vermeyi tercih etmiş. Yüzde 4 ise görüş bildirmemiş.
13. Siyasi bir seçimde adayın dinine düşkün biri olması sizin için ne kadar önemli?
Bu soruya katılımcıların yüzde 51’i, “Çok önemli” demiş. Yüzde 24 “Kısmen önemli” derken, yüzde 20 “Hiç önemli değil”i tercih etmiş. Yüzde 5 ise görüş vermemiş.
14. İslam ülkelerinin papalık benzeri bir dini liderliğe ya da halifeliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu sorunun yanıtları çok enteresan. Yüzde 54’lük inanması çok zor bir oran “Evet” derken yüzde 40 katılımcı “Hayır” demeyi tercih etmiş. Yüzde 6 ise bu konuda karasız kalmış.
15. Günah işlediğinizde pişman olur musunuz?
Yüzde 90’lık bir oran günah işlediğinde pişmanlık duyarken, yüzde 2’lik bir oran, “Hayır duymam” demiş. Yüzde 8 ise görüş vermekten kaçınmış.
16. Gusül abdesti alır mısınız?
“Gusül abdesti olmadan evden çıkmam” diyenlerin oranı yüzde 65 iken, “Ara sıra alırım” diyenlerin oranı yüzde 17, “Gusül abdestinin ne olduğunu bilmiyorum” diyenlerin oranı ise yüzde 13. Yanıt vermeyenler yüzde 5.
Yüzde 99’unun Müslüman olduğuna inandırılmaya çalışıldığı toplumumuzda “inanç” durumu bu.
Dindar olduğunu iddia edenlerin dini bilgilerini araştırmaya kalkarsak daha da inanılmaz sonuçlar almamız muhtemel.
İnançlı olmayanların önemli bir bölümünün din konusunda inançlı olanların pek çoğundan daha fazla bilgili olduğunu bile düşünmek mümkün.
SİYASET Mİ ÖNEMLİ BİLİM Mİ?
BUNDAN bir yıl kadar önce, genç bir izleyicimden kısa bir e-posta gelmişti.
Mealen “Öncelikte Celal Şengör ve İlber Ortaylı gibi bilim insanlarını her hafta televizyona çıkarıp bilime değer verdiğiniz, bize bilimi ve öğrenmeyi sevdirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Teke Tek Özel’lerde seni, Celal ve İlber hocalarımızı izliyorum. Hepinizin ortak fikri Türkiye’de üniversite eğitiminde düzeyin çok da iyi olmadığı. Bu da bende hayal kırıklığı ve umutsuzluk yaratıyor. Sayenizde farkındalığım artıyor ama bunun sonucunda ne yapacağım konusunda kendimi çaresiz hissettiğim oluyor” diyordu genç kardeşim.
Tüm mail’lerim gibi bu mail’i de okudum ve bu genç kardeşimize bir yanıt yazdım:
“Celal’in üniversite eğitimimizle ilgili söyledikleri büyük oranda doğru ama bu yapmak isteyen biri için engel değil. Eğer istersen yapabilirsin. Celal Şengör ve İlber Ortaylı nasıl yaptıysa sen de yaparsın. Yeter ki iste ve kendini bilime gönülden ver.”
Bu genç kardeşim dün bana yine bir e-posta yollamış. Şöyle diyor:
“Sayın Altaylı,
Size attığım e-postayı atalı bir yılı geçti. Şu an Bilkent’te okuyorum. Hazırlığı bitirdim, Eylül 2017’de Fizik bölümünün 1. sınıfına başlayacağım. Şu ana kadar olanlar özellikle sizin ve Prof. Şengör ile Prof. Ortaylı sayesinde oldu, size çok minnettarım. Siz farkında mısınız bilmem ama Türkiye’deki birçok gencin hayatını değiştirdiniz, değiştiriyorsunuz ve ben de onlardan biriyim. Umarım ileride gurur duyacağım işler ve araştırmalar yaparım, siz de bunu duyma fırsatını bulursunuz. Teşekkür ederim, çok...
(Not: Bu arada bu yaz temmuzda Nesin Matematik Köyü’ne burslu olarak gideceğim ve bu da sizin başlattığınız reaksiyonun basamaklarından biri. Bakalım ne zaman sona erecek? :D)
Saygılarımla...”
Bu e-postaya ne kadar memnun olduğumu söylememe bilmem gerek var mı?
KOMİK AMA TUTUKSUZ OLMALI
AHMET Altan’ın mahkemede verdiği ifadeyi okudum.
Ben bu köşeden, “Taraf operasyon maksatlı olarak çıkarılmış bir gazetedir” derken kendisi o gazete aracılığıyla bana sövüyor, hakkımda türlü hakaret ve tezvirat yapıyordu.
Mahkemede ise hiçbir şeyin farkında olmadığını anlatmış.
Gerçi vaktiyle FETÖ’ye destek veren herkes aynı savunmayı yapıyor ve bunların kimi yargılanıyor, kimi ise el üstünde tutuluyor ama Ahmet Altan gibi “uyanık” geçinen birinin bunları söylemesi komik.
Tabii bunu yazıyor olmam, Ahmet Altan da dahil tüm bu kişilerin tutuklu yargılanmalarını içime sindirdiğim anlamına gelmesin.
Ben bu kişilerin tutuksuz yargılanmaları gerektiğini savunuyorum.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kışın hurma yiyenler, yazın geleceğini unutmadığı zaman.