Umarım içtihat olur
4 yıl önce Fatih’te iki sokak eşkıyası grup kendi aralarında çatışırken, arada kalan bir kâğıt toplayıcısı vurulup hayatını kaybediyor.
4 yıllık davanın sonucunda mahkeme, bence “muhteşem” bir karar veriyor.
Şimdiye kadar bu gibi davalar hep sonuçsuz kalır, vurulan kişi “kim vurduya” gider, gerçek fail belirlenemediği için hukukun boşluklarından yararlanan sanıklar işin içinden sıyrılırdı.
Bu kez öyle olmamış.
Mahkeme tam faili belirleyememiş ama çok doğru bir uygulamayla 4 sanığın tümüne 18’er yıl ceza vermiş.
Cezalar yeterli gibi görünmese de en azından başkalarına zarar veren “sokak serseriliği” nin cezasız kalması engellenmiş.
Tabii mahkemenin kararı.
Umarım Yargıtay da bu kararı onar ve hiç değilse böyle “ortak suçlar” için bir içtihat olmuş olur.
ADALAR VE FISILTILAR
KIBRIS’ta gerçekte ne olup bittiğini bilmiyoruz ama dedikodular felaket.
Fısıldananlar doğru ise Kıbrıs’ta “çözüm” adı altında Türkiye “dışlanmak” üzere.
Bilgi almaya çalıştığım zaman ise sürekli bir duvara tosluyorum.
Bir belirsizlik, bir sessizlik var.
Benzer dedikodular Ege’deki “ada” denilen kayalıklarla ilgili olarak da fısıltı gazetesinin dilinde.
Sayısı belirsiz “tartışmalı” ya da “Türkiye’ye ait” kayalık veya adacığın Yunanistan tarafından “fiili işgale” uğradığı söyleniyor.
Bu iddialar ne kadar gerçeği yansıtıyor bunu da bilemiyoruz.
Dışişleri Bakanlığı tüm bunlarla ilgili kamuoyunu, en azından meseleyle ilgilenen kamuoyunu aydınlatıcı “açık ve doğru” bir bilgi vermeli.
KUSURA BAKMA ÖRSAN HOCAM
Pazar akşamı İlber Ortaylı ve Celal Şengör’le yaptığımız Teke Tek Özel’e tepkiler gelmeye devam ediyor.
Dün de Prof. Örsan Öymen’den bir mail geldi.
Aslında Celal Hoca’ya yazmış ama bana da CC’lemiş.
Şöyle diyor Öymen:
“Sevgili Celal Bey:
Habertürk’teki ‘Bilimin doğuşu’ konulu programınızı ilgiyle izledim.
Tespitlerinizin birçoğuna katılıyorum. Platon yorumlarınız ve Antik Yunan bağlamında ‘din’ terimini kullanma tarzınız konusunda bazı itirazlarım var, ancak bunları da belki bir ara tartışma olanağı buluruz.
Bu arada Sn. Fatih Altaylı programın sonuna doğru ‘Assos felsefe ekolünü belki yeniden canlandırırız’ gibi bir ifade kullandı yayında, sizin oradaki buluşmayla ilgili olarak. Ancak malum, Aristoteles’in orada başlattığı felsefe çalışmalarını ben 2000 yılında zaten canlandırdım ve 17 yıldır orada düzenli olarak ve çok ciddi olarak uluslararası ve ulusal felsefe sempozyumları düzenliyorum. Belki buna da kısaca da olsa değinebilirdiniz.
Ayrıntılı bilgi http://www.philosophyinassos. org/ ve http://www. felsefesanatbilim.org/ sitelerinde mevcut.
Ayrıca programda bir ara Hermias heykeli de gündeme geldi. Bence de iyi fikir. Ancak (benim önerim üzerine) Aristoteles’in heykeli dikildi köye yıllar önce. O da hatırlatılabilirdi.
Haftaya Assos’ta 17. yılımızda Kant konusu işlenecek. (Her yıl farklı konu. Daha önce birçok kez Aristoteles’i de işledik). Dünya çapında uzmanlar konuşacak. Sizleri oraya da bekleriz.
Sevgiler,
Prof. Dr. Örsan Öymen
FMV Işık Üniversitesi
İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Başkanı.”
Prof. Öymen haklı.
Orada yapılan etkinliği yıllardır biliyoruz, program sırasında nedense aklımıza gelip de hatırlatmadık.
Kusuruma bakmasın. Bu vesileyle hatırlatmış olalım.
Bu yıl da 3-6 Temmuz arasında çok değerli konuklarla Immanuel Kant’ı konuşacaklar.
O GAZLAR YENİ DEĞİL
ÇANAKKALE Ayvacık’ın az açığında denizden gaz çıkıyormuş, bu bazı şeylerin habercisi olabilirmiş, şuymuş, buymuş.
Medyamız yazıyor.
Gaz çıkışının olduğu yeri muhtemelen hayatında bir kez olsun görmemiş profesörlerden de demeç alıp “gazı” artırıyorlar.
Halbuki bundan birkaç hafta önce Jeolog Profesör Celal Şengör, İzmir ile Ayvalık arasında denizde meydana gelen deprem sonrasında Teke Tek’e çıktı ve tam da bugün medyamızın “gaz”ladığı yeri anlattı.
Yazlık evi Ayvacık ile Assos arasında yer alan Şengör, harita üzerinde tam da orayı işaret ederek, “Benim evin biraz açığında yıllardır gaz çıkaran bir yer vardır. Biliyoruz ki, buranın altında ciddi bir fay var” dedi.
Hatta ben de “İstersen ben oraya dalıp gaz çıkışını görüntüleyeyim” dedim ve sordum: “Bu bir deprem tehlikesine işaret ediyor mu?”
Celal Şengör de “Evet, Ege’de çok tehlikeli faylar var. Bunların 7 civarında deprem üretme tehlikesi bulunuyor. Özellikle İzmir’de ve civarda nehirlerin taşıması sonucu oluşmuş sağlam olmayan zeminlerde bu depremlerin şiddeti çok yüksek olacak” dedi.
Gaz çıkışı olan noktanın da büyük deprem üretebilecek bir bölge olduğunu anlattı.
Yani anlayacağınız, o gazlar medyamız yeni keşfetti diye çıkmıyor.
Epeydir bir gaz var orada.
HEM BONSERVİS HEM İMZA PARASI GARİP
GALATASARAY’ın transfer ettiği oyuncular peş peşe geliyor.
Taraftar heyecanlanıyor.
Ben ise şunu bilirim.
Eskiden Fenerbahçe böyleydi.
Transferin şampiyonu olur ama sonrası hüsranla biterdi.
İnşallah Galatasaray’ın transfer şampiyonluğu böyle olmaz da, borç içindeki kulübün harcadığı paralar bir işe yarar.
Fakat bu transferlerden birinde anlamadığım bir mesele var.
Gomis isimli futbolcu için kulübü Swansea’ye 3.5 milyon Euro bonservis parası ödemiş Galatasaray.
Futbolcuya da yıllık 3 milyon 350 bin Euro verecekmiş.
Buraya kadarı anlaşılır.
Ama futbolcuya ayrıca 2.5 milyon Euro da “imza parası” vermişler.
Benim bildiğim bu para, bonservisi olmayan futbolcuların istediği bir paradır.
Hem bonservis parası hem imza parası, pek görülmüş bir şey değil.
Anladığım bu adamın yıllık ücreti 4 milyon 183 bin Euro’ya geliyor.
UNUTKANLIK
YILMAZ Özdil dün bir yazı yazmış ve AK Parti döneminde el konulan ya da bir şekilde el değiştiren gazete ve televizyonlardan bahsetmiş. Bunu yaparken Star Televizyonu’nu da es geçmemiş ve TMSF’den Star’ı alan Aydın Doğan’ı kastederek, “AKP yalakası bir işadamına satıldı” demiş. İyi de Yılmaz Özdil, bu satıştan sonra Star TV’nin Haber Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptı yıllarca. Herhalde unuttu.
İTALYAN KROSU
GIANLUCA Vacchi diye Instagram fenomeni olduğu iddia edilen bir İtalyan işadamı var.
Genç sevgilisiyle sürekli hareketli bir hayatın içinde olan, sürekli dans eden, zenginliğini izleyenlerin gözünün içine sokan, Rolls-Royce’larla, teknelerle, özel uçaklarla fotoğraflarını paylaşan biri.
Bizde de çok benzeri bir adam var aslında.
Bu onun İtalyan şubesi olduğu için, görüntüler biraz daha şık, adam biraz daha havalı.
Ama “ruh” aynı.
Bu adam şimdi Rusya musya gibi yerlere davet edilip oralarda DJ’lik yapıyormuş ve geçenlerde Türkiye’ye de gelmiş ve “beach” denilen yerlerden birinde sahneye çıkmış.
Açıkçası çok sevindiğim bir olay olmuş. Kimse bu İtalyan krosuna fazla ilgi göstermemiş.
Darısı bizdeki benzerlerinin başına.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Adımızda olan bir şeyi aramaya kızmadığımız zaman.