Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti politikalarını destekleyen gazetecilere bakarsanız, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hapse atılmalı.

        Hatta o da yetmez.

        Cumhuriyet Halk Partisi hakkında da kapatma davası açılmalı.

        Bu dava açılırsa Anayasa Mahkemesi zaten Cumhuriyet Halk Partisi’ni kapatır.

        Böyle söylüyorlar, böyle yazıyorlar.

        AK Parti’nin de bu kanaatte olduğunu, bunu istediğini söylemek mümkün.

        Ben de bu fikre katılıyorum.

        Gerek Cumhuriyet Halk Partisi, gerekse Kılıçdaroğlu için bulunmaz bir nimet olacaktır bu durum.

        Eğer Kılıçdaroğlu hapse atılır ve içeride yatarsa, siyasi geleceği açısından çok önemli bir avantaj elde edecektir.

        Bir anda “baskı rejimi mağduru” mertebesine erişecek, kısa sürede “demokrasi kahramanı” payesini alacak, bir sonraki seçimler için çok önemli bir “mağduriyet” kozu elde edecek.

        Demokrasi için mücadele etmiş, “dam”a düşmüş adam olacak.

        Hele hele CHP hakkında bir kapatma davası açılırsa “ballı börek”, hatta “duble kaymaklı ekmek kadayıfı” gibi bir lezzet ortaya çıkacak, bir zamanların “mağdur” siyasetçilerinin, “mağrur” siyasetçi haline geldiği belgelenecek.

        Açık söyleyeyim, Kılıçdaroğlu’nun tutuklanması, hapse atılması, mahkûm olması, en fazla Kılıçdaroğlu’na yarar.

        En azından yarama ihtimali büyüktür.

        Gerçi Kemal Bey, havalı yürüyüşünü siyasi bir başarıya “şimdilik” tahvil edemedi.

        Hapse düşmesini edebilir, buradan bir mağdur edebiyatı çıkarabilir mi emin değilim.

        Ama yine de şimdikinden daha iyi olacağı kesin gibi.

        Kemal Bey’le kim yatar?

        CUMHURBAŞKANI Erdoğan, şiir okuma suçundan hapse atıldığı zaman, cezaevinde kendisini korumak, yardımcı olmak için yakın dostu Hasan Yeşildağ da önemsiz bir suç işleyerek kısa süreli bir mahkûmiyet almış ve Erdoğan’la aynı cezaevine girmişti.

        Ben de o gün Hürriyet Gazetesi’ndeki köşemde, “Bugün cezaevine atılan Erdoğan, 5 yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olacak” diye yazmıştım. (Yanıldım, 5 yıla kalmadan oldu.)

        Şimdi Kılıçdaroğlu hapse atılırsa onun yanına kim girer doğrusu merak ediyorum.

        1. Gürsel Tekin: Zannetmiyorum. “Yokluğunda partiye göz kulak olmam lazım” der, girmez.

        2. Muharrem İnce: “Parti kapatılırsa yenisi için benim dışarıda kalmam lazım” der.

        3. Mustafa Sarıgül: “Çare Sarıgül” dediysek o kadar da değil, 9. sıraya yazdığın adamdan medet umma.

        4. Barış Yarkadaş: Olabilir. Çıkınca o da medya patronu olabilir belki.

        5. Tuncay Özkan: Hapiste başına gelmedik kalmadı. Sırasını savdı. Medya patronluğunu ise çoktan bıraktı.

        Bana göre en kestirme çözüm, Kılıçdaroğlu’nu Enis Berberoğlu’nun yanına koymaları olur. Boşuna birini daha hapse atmamış olurlar.

        Tabii bunlar hep iyimser yaklaşımlar.

        Kemal Bey hapse düşerse, yanına bir arkadaşını koyacaklarını hiç zannetmiyorum.

        ***

        Ya kırk katır ya kırk satır

        BUGÜNDEN itibaren en zor durumda olan Türkler, Almanya’da yaşayan Alman vatandaşı Türkler.

        Bugüne kadar işleri kolaydı.

        Türkiye’de AK Parti’ye, Almanya’da Sosyal Demokrat Parti’ye oy verip görevlerini yerine getiriyorlardı.

        Ancak Almanya’yla bozulan ilişkiler, şimdi onları da sıkıntıya sokacak gibi duruyor.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Almanya’daki Türklere seslendi ve “Bunlara oy vermeyin” dedi.

        “Bunlar”dan kasıt, Almanya’nın güçlü partileri.

        Bir anlamda Almanya’nın müesses nizamı.

        Yani Hıristiyan Demokrat Birlik, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller.

        Eskiden Türkiye karşıtı sadece Merkel’di.

        Şimdi alayı Türkiye ya da Erdoğan karşıtı.

        Erdoğan da haklı olarak “Bunlara oy vermeyin” diyor.

        Şimdi Türkleri aldı bir düşünce: “Bunlara vermeyelim de kime verelim?”

        Çünkü “bunların” dışındaki partilerin de Türkiye’ye bakışı farklı değil.

        1. Sol: Türkiye’deki duruma en sert tepki gösteren partilerden biri. Antidemokratik uygulamaları sert eleştiriyorlar. CSU ve CDU’yu aratırlar.

        2. Hıristiyan Sosyal Birlik: Merkez sağdalar ve Merkel’den farkları yok

        3. Hür Demokrat Parti: Sağ liberal bir parti olarak Türkiye’ye bakışları bir tık daha iyi, ama sadece bir tık.

        4. Almanya İçin Alternatif: Bildiğin Neo-Nazi parti. Irkçı ve yabancı düşmanı. Türkiye’ye iyi baksalar bile Almanya’daki Türklere çok kötü bakıyorlar.

        Şimdi Almanya’daki Türkler bunlardan birini seçecek.

        Galiba ileriye dönük en iyi seçenek, Almanya’da bir Türk partisi kurdurmak.

        Gerçi Alman Anayasası’na aykırı olur ama o küçük bir detay.

        ***

        Yunan’la olan Esad’la olmaz mı?

        İBRAHİM Karagül’ün, “Esad’la barışabilmeliyiz” demesine farklı tepkiler geldi.

        Ben ise bu yaklaşımı çok doğru buldum.

        Esad’la barışabilmek önemli ve ciddi bir ihtimal olarak göz önünde bulundurulmalı.

        Kimse de kalkıp, “Ulan bunca olan bitenden sonra nasıl barışacağız?” falan demesin.

        Unutmayın ki, genç Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce en önemli savaşını Yunanlılara karşı verdi.

        Ülkesini işgal eden Yunanlılara karşı.

        Ve Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan hemen sonra Yunanistan’la çok iyi ilişkiler geliştirdi ve bence hiç de fena bir fikir olmayan “Türk- Yunan Federasyonu”nu bile konuşmaya başladı.

        ***

        Trafik kuralları sadece otomobiller için mi?

        EVİME giden yol çift şeritli, şehirlerarası niteliğinde bir duble yol.

        Ama her ne hikmetse binek otomobilleri için hız sınırı 90 km/s ve hemen hemen tüm otomobiller buna uyuyor.

        Aynı yolda ağır vasıtalar için hız sınırı 70 km/s ama hemen hemen hiçbir ağır vasıta buna uymuyor.

        Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne bağlantı yolu da olduğu için binlerce otobüs ve kamyon bu yolu kullanıyor ve biz 90’la giderken bunlar sağımızdan, solumuzdan vızır vızır geçiyorlar.

        Sözde koridor radar sistemi var, ama bunların ceza ödediğini zannetmiyorum. Ödeseler sürekli böyle gitmezler.

        Hadi onu geçtik.

        Her gün Anadolu’nun bir yerinden traktör kazası ve tarım işçilerinin “gruplar halinde” ölüm haberleri geliyor.

        Traktör römorklarında onlarca işçi bir arada taşınıyor ve sık sık devriliyor.

        Bunun bir yasası, bir yasağı, bir kontrolü yok mu?

        Çünkü bunlar tarlada değil, yollarda bu şekilde geziyorlar.

        İşsizlik sorununu, tarım işçilerinin sayısını bu şekilde azaltarak mı çözmeyi planlıyoruz acaba!

        ***

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Görgüsüzlük, görgü kuralı haline getirilmediği zaman.

        Diğer Yazılar