Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTANBUL’da bir hastaneye 115 “hamile çocuk”un başvurduğu ortaya çıktı.

        Yasal olarak hastanelerin küçük yaştaki gebelikleri yetkili mercilere bildirmeleri gerekirken bunu yapmamışlar.

        Rezaleti ortaya çıkaran ise görevli bir kadının dikkati, bu dikkat sonrası olayı takip etmesi ve sonuç alamayınca medyaya bildirmesi.

        Açıklamalardan anladığımız kadarıyla, hastane olayı “normalleştirmiş”.

        “Evet bildirmemiz gerek ama bu bölgede çok Suriyeli yaşıyor. Çok sayıda böyle olay var. Bizim için vaka-i adiyeden oldu bu iş” demeye getirmişler.

        Şimdi her yerde “115 hamile çocuk” haberleri var. Ve bunların önemli bir bölümü, aile içi istismarın kurbanı olmuş.

        Ben ise şunu merak ediyorum.

        Bu sayı sadece “tek bir” hastanede ortaya çıkan rezaletin sayısı.

        İstanbul’un bir ilçesindeki tek bir hastanenin.

        Ya diğer hastaneler.

        Ya “olayı takip eden” bir görevlinin olmadığı diğer hastaneler.

        Acaba Sağlık Bakanlığı bu araştırmayı genişletiyor mu?

        Tüm hastanelerdeki benzer ve gizlenmiş vakalar araştırılıyor mu?

        Yoksa ortaya çıkabilecek “binlerce”, belki de “on binlerce” gebe çocuk rezaleti yaşanmasın diye mesele tek hastaneyle sınırlı tutulup üstünkörü bir soruşturmayla kapatılacak mı?

        ****************

        ÖZDE DEMOKRASİ Mİ SÖZDE DEMOKRASİ Mİ?

        CHP’de Kılıçdaroğlu’nun karşısına en az bir aday daha çıkmak istiyor.

        Tek engel, gereken imzayı toplayıp kurultayda aday olabilmesi.

        Kılıçdaroğlu çok adaylı kurultay için AK Parti’ye gönderme yaparak “Bizde demokrasi var” diyor.

        O halde aynı Kılıçdaroğlu, rakip aday adayı veya adaylarının kurultayda “hakiki” aday olabilmesi için gereken imzaların toplanmasını da sağlamalı.

        Yoksa CHP’deki demokrasi lafta kalır.

        Zaten Türkiye’nin sıkıntısı, lafta kalan demokrasi değil mi?

        ************

        YOK MU REZİLLİĞE 'DUR' DİYECEK?

        YILLAR önce bu Adnan Oktar rezaletiyle yıllar süren bir mücadelem olmuştu.

        Bunların genç kızları ve erkekleri kandırarak aileleri parçaladıklarını, kızları tuzaklarına düşürüp şantaj veya bazı alışkanlıklarını kullanarak esir hale getirdiklerini aylar boyunca gündemde tutmuş, sonunda bu adamın mahkemeye çıkmasını ve tutuklanıp cezaevine yollanmasını sağlamıştım.

        O dönemde bir çete gibi hareket eden bu grup bana saldırı başlatmış, benimle ilgili türlü ahlaksız iddiayı ortaya atmışlardı.

        Ne homoseksüel olduğum kalmıştı, ne kumar borcu için kadın sattığım ne de başka rezillikler.

        Sadece bana değil kendileriyle mücadele eden kamu görevlilerine, bazı başka gazetecilere, kimi medya patronlarına da saldırmışlardı.

        Şimdi bu “rezalet” başka bir şekilde sürüyor.

        Sözde “din” adamı geçinen bu kişi, kendine ait bir televizyon kanalında “din kardeşleri” olduğunu söylediği onlarca kız ya da kadınla erotik şovlar yayınlıyor.

        Ve herkes buna seyirci.

        RTÜK’e bununla ilgili yüzlerce şikâyet olmuş.

        RTÜK’ün eli kolu bağlıymış; çünkü yayın internet üzerinden yapılıyormuş.

        Hiçbir yayının durdurulmasını, kimseye sansür uygulanmasını istemem ama Wikipedia’yı bile “yasaklayan” bir ülkede, bu rezaletin yayınlanmasını da bana kimse anlatamaz.

        Demek ki göz yumuluyor, demek ki adında “Hoca” olduğu için yol veriliyor.

        Neyse ki şimdi bir baba, kızlarını tuzağa düşüren bu kişi hakkında bir dava açmış ve “onurlu” bir mahkeme en azından “uzaklaştırma kararı” vermiş.

        Ama devletin diğer kurumlarının da bu grubun üzerine gitmesi gerek.

        En azından MASAK bu kirli hayatın nasıl finanse edildiği konusunda bir araştırma yapmalı.

        Çünkü her tarafta bir “İsrail bağlantısından” söz ediliyor.

        Varsa bu bağlantılar ortaya dökülmeli.

        ***********

        ASKER EZER DE YA SONRA!

        ANLAŞILAN Genelkurmay Başkanı’nın başkanlığındaki heyetin Rusya ziyareti olumlu geçmiş ki, “Rusya, Afrin bölgesindeki birliklerini geri çekiyor” diye bir haber dolaşıyor ortalıkta.

        Buna mukabil ABD, sınırda yaptığı bir keşif sonrası sınır civarında 1000 PKK’lıyı konuşlandırmış.

        Türkiye’de ise harekât hazırlıkları tam gaz gidiyor.

        Bu harekât öncesi, kimse yanlış anlamazsa, küçük bir uyarı yapmak zorunda hissediyorum kendimi.

        Bu çapulcu ordusu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin karşısında direnemez.

        Bunu hepimiz biliyoruz.

        Türk ordusu bunları ezer geçer. Sadece Afrin’de değil her tarafta ezer. Çünkü Suriye alanı, Kuzey Irak gibi değil.

        Ancak PKK’nın yanında ABD durmaya devam ederse ve benim yıllar önce uyarısını yaptığım gibi, Türk askeri ile ABD askeri karşı karşıya gelirse ne olacak?

        Türkiye’nin teröristlerle işbirliği yapan herkese ateş açma, hedef alma hakkı var. Buna kimse itiraz edemez, fakat ya sonra.

        Bu harekâtın sona erme aşaması, yani bir ateşkes anı geleceği kesin.

        Biz o zaman masada karşımızda kiminle muhatap olacağız?

        Ortada bir Suriye merkezi yönetimiolmadığı için Suriye veya Esad rejimiyle masaya oturmayacağız belli ki!

        ABD, “Ben taraf değilim” diyebilir.

        Peki o zaman karşımızda kim muhatap olacak!

        Bu harekâtın askeri sonucundan hiç kuşkum veya kaygım yok.

        Ama siyasi sonucu konusunu şimdiden hesaplamak lazım.

        **********

        MAYISA KADAR

        BUGÜN Galatasaray Spor Kulübü’nün genel kurulu var.

        Dursun Özbek’in kalan 3.5 ayını tamamlamayıp kapkaç bir seçime götürdüğü kulüp, yeni başkanını belirleyecek.

        Benim şahsi fikrim, bu seçime gidip oy kullanmamak ve böylelikle bu kapkaç mantığını protesto etmekti.

        Ancak Mustafa Cengiz çıkıp aday oldu ve çok önemli bir söz verdi: “Kulübü mayıs ayında her adayın hazırlıklarını yaparak katılacağı adil bir seçime götürmek için adayım.”

        Bu nedenle seçime gidecek ve Galatasaray’ı mayıs ayında seçime götürecek bir adaya oy vereceğim.

        2.5 yıllık başkanlığı süresince kulübün borcunu 550 milyon TL artıran, Sportif AŞ’nin zararını iki yılda 55 milyon TL’den 297 milyon TL’ye çıkaran, Galatasaray’ın tüm değerlerini ayaklar altına alan ve yer yer Türkiye’nin büyük camiasını komik durumlara düşüren birinden kurtulmanın tek yolu bu çünkü.

        **********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Mutluluğun bir hedef değil bir yol olduğunu unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar