Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ŞİMDİ bazı okurlar, “Taktın bu ittifak meselesine” diyecekler.

        Haksız sayılmazlar, haklı da sayılmazlar.

        Evet ittifak meselesine taktım biraz.

        Çünkü bana göre önemli.

        Seçim öncesi açıklanan koalisyonların, seçim sonrası oluşan koalisyonlardan daha doğru olduğuna inandığımı yazdım zaten.

        Bu kez değineceğim konu ise biraz farklı.

        Geçen hafta AK Parti-MHP ittifakının “Yeni Milliyetçi Cephe” gibi göründüğünü, çünkü BBP’nin de bu çatı altına girdiğini ve dışarıda kalan tek partinin “şimdilik” kaydıyla Saadet olduğunu yazdım.

        Saadet de bu çatı altına girerse “Yeni MC” tamamdır.

        Diyebilirsiniz ki: “İttifak bu haliyle yüzde 50’nin üzerinde bir güç elde ediyor, Saadet’in ne önemi var?”

        Saadet’in önemi büyük ve eminim ki, Türkiye’de sağ siyaseti dizayn eden akıl bunun farkında.

        Saadet, oy oranın ötesinde bir “özgül ağırlığa” sahip.

        Çünkü yıllardır değişmeyen, tutarlı bir duruşu temsil ediyor.

        Laik seçmen bunun farkında olmayabilir ve sağdaki elmaların hepsini “elma” olarak görebilir.

        Ama işin özü öyle değil.

        Saadet’in özellikle Anadolu’daki muhafazakâr seçmen gözünde farklı bir konumu var.

        Yerli ve milli bir cephe kurulduğu zaman Saadet bunun içine girmeyip farklı bir pozisyonda durursa ayrık otu gibi göze batıyor, daha doğru bir ifadeyle çizilmek istenen “yerli ve milli” tablo tam olarak oluşmuyor.

        Diyebilirsiniz ki: “Kimin umurunda?”

        Ben, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın umurunda olduğunu zannediyorum.

        Geçmişte Saadet’ten pek de güçlü olmayan HAS Parti’yi, Demokrat Parti’yi “simgeleyen” Soylu’yu kanatları altına alırken neyi umursadıysa, bugün de Saadet’le ilgili aynı şeyi “umursadığından” eminim.

        Saadet Partisi yönetimi de bunun farkında.

        Bu yüzden de iktidar partisini rahatsız edici söylemlerini artıracaktır ve “ittifak masasına” oturmaya karar verirse elinin güçlü olmasını isteyecektir.

        Bana göre 2019’a giden yolda Saadet hiç ummadığınız kadar “güçlü” bir partidir.

        ***********

        MESELE AFRİN DEĞİL TÜRKİYE

        HERKES soruyor, “Afrin niye bu kadar önemli?” diye.

        Hemen söyleyeyim, Afrin o kadar da önemli değil.

        Afrin’in önemli olmasının nedeni, Türkiye’nin çok önemli olması.

        Güneyimizdeki onca kargaşanın, onca olayın nedeninin “enerji ve su” olduğunu herhalde anlamışsınızdır.

        Petrol kaynaklarının yüz yıldan daha uzun süre verimli olacağının ortaya çıkması, doğalgaz kaynaklarının ise çok daha uzun süre dünyaya enerji sağlamaya devam edeceğinin netleşmesiyle birlikte, Avrupa, ABD, Rusya ve Çin açısından bölgenin önemi ve değeri arttı.

        Türkiye ise yaklaşık çeyrek asırdır söylediği gibi enerji koridorlarının birleştiği ve pazarlara aktığı noktada.

        Toprak bütünlüğünü koruyan üniter bir Türkiye, bu bütünlüğünü kaybetmediği sürece, konumundan kaynaklanan büyük bir stratejik güce sahip.

        Ne Batı, ne de Doğu, Türkiye’nin bu güce sahip olmasını istemiyor.

        Batı’dan yana tavır alsak Doğu, Doğu’dan yana tavır alsak Batı, Türkiye’nin konumundan rahatsız oluyor.

        Türkiye ise farklı bir yol seçerek hem Batı’ya hem de Doğu’ya eşit mesafede duruyor.

        Bu da her iki tarafı Türkiye üzerinde bir oyuna ve Türkiye’nin güneyinde alternatifler oluşturmaya itiyor.

        Mesele sadece Afrin değil anlayacağınız.

        Mesele Türkiye’nin güneyindeki, sınırları içindeki ve dışındaki tüm coğrafya ve Türkiye’nin bütünlüğü.

        ***********

        KULÜPLERİN ATATÜRK AŞKI

        GALATASARAY ve Fenerbahçe, tarihlerinin en güzel rekabeti içindeler.

        Fenerbahçe müzesine Atatürk’ün kulübe yazdığı bir teşekkür metnini koyarken, Galatasaray çarşamba günü Ali Sami Yen Stadyumu’nda açacağı yeni müzeye dönemin kulüp başkanı Sadık Bey’e Atatürk tarafından cevaben yollanmış bir mektubu koyuyor ve müzede Atatürk adına özel bir bölüm hazırlıyor.

        Atatürk hangi takımı tutuyordu, bilmiyoruz.

        Bildiğimiz şudur.

        Bugün tüm bu takımlar Türkiye Ligi diye bir ligde mücadele edebiliyorsa, tüm kulüpler bunu Atatürk’e borçlu.

        Ve iki büyük kulüp, bu borcun farkında olduklarını gösterecek adımlar atılıyor.

        Atatürk adı statlardan birer birer silinirken, “en büyüklerin” müzelerinde dimdik ayakta duruyor.

        Kulüplerimiz varlıklarını borçlu oldukları bir lidere saygı duymanın en güzel örneğini veriyor.

        ***********

        GALATASARAY’A YAKIŞMAZ

        HAZIR spordan bahsederken, spora yakışmayan bir ayıptan bahsetmemek olmaz.

        Hayattaki en önemli aidiyetlerimden biri olan Galatasaray Spor Kulübü’nün, bir spor programıyla ilgili olarak aldığı kararı ne yazık ki saygıyla karşılamıyorum.

        NTV Spor’da yayınlanan ve benim de fırsat buldukça izlediğim Kırmızı Çizgi adlı programda bazı Galatasaraylı futbolcularla ilgili olarak sarf edilen eleştiriler üzerine, kulüp yönetimi NTV Spor ve NTV kanallarına “akreditasyon uygulanmasına” karar vermiş.

        Yani bu kanalların muhabirleri Galatasaray tesislerine girmeyecek, basın toplantılarına alınmayacakmış.

        Sevgili Başkanım Mustafa Cengiz.

        Sizi yakın zamanda tanımış olsam da böyle bir kararın sizin yapınıza uygun olmadığını biliyorum.

        Siz ki, en azılı muhaliflerinizin bile kulüp içindeki görevlerine devam etmelerini sağlamış, kin ve düşmanlık gibi son dönem Galatasaray’ımıza da musallat olmuş çirkinlikleri defterden silmeye çalışan bir başkansınız.

        Galatasaray’ın “demokrat, Batılı, özgür düşünceye inanan” karakterine böyle uygulamalar yakışmaz.

        Türkiye’de bunlar uzun süreden beri moda haline gelmiş ve yasaklar alışıldık bir durum olmuşsa da Galatasaray’ın suimisallere uymayacak kadar “emsal” bir kulüp olduğunu biliyorum.

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Genel geçeri değil, doğru olanı yaptığımız zaman.

        Diğer Yazılar