Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BEYOĞLU son zamanlarda “marjinalleri” ile gündemde.

        Muhafazakâr siyaset, marjinalleri “toplum ve topluluk kuralları ile uyumlu olmayan” gruplar olarak görüyor ve eleştiriyor.

        Ben de “neyin” marjinal, neyin marjinal olmadığını tespit etme çabası içindeyim.

        Son bulgular, Beyoğlu’ndaki marjinallerin “Anadolu marjinalleri” ile kıyas kabul edilemeyecek kadar “az marjinal” olduğunu ortaya çıkarmaya başladı.

        Ve benim açık kaynaklardan elde ettiğim bulgulara göre, şu anda “marjinalite” konusunda Ankara (ilçesini tespit edemedim), Beyoğlu’na fark atmış vaziyette.

        Hikâyeyi dinleyince bana hak vereceksiniz.

        Serdar adlı bir genç adam. 27 yaşında. Kendisinden genç bir eşi var ve eşinin de 41 yaşında bir kayınvalidesi.

        Birkaç ay önce kayınvalidenin eşi, yani damadın kayınpederi hayatını kaybediyor.

        Kayınvalide kısa bir süre yas tutuyor, ama birdenbire çok neşeli bir görüntü vermeye başlıyor.

        Bunun üzerine kayınvalidenin oğlu, damadın kayınbiraderi olan diğer Serdar durumdan işkilleniyor ve “bu mutluluk ve neşenin” kaynağını bulmak için annesini izlemeye alıyor.

        Bir de ne görsün; annesi, kız kardeşinin kocası yani damadıyla ilişki yaşıyor. İlişki derken cinsel ilişki.

        Bunun üzerine oğul Serdar, yanına dayısı yani damatla ilişki yaşayan kayınvalidenin ağabeyi Yusuf’u alarak damatla konuşmaya gidiyor.

        Kavga çıkıyor.

        Damat, sevgilisi olan kayınvalidesinin ağabeyini vurup öldürüyor.

        Olay, bırakın Beyoğlu marjinallerini, Dallas marjinallerinin bile “Ulan nasıl bizim aklımıza gelmedi bu kadarı?” diye kıskançlıktan çatlatacak kadar “marjinal”.

        Hele hele bütün bu marjinalitenin, “muhafazakârlık” maskesi altında yaşanmış olması, meseleyi daha da “marjinal” hale getiriyor.

        Bu yazıyı “Ankara’nın bağları” türküsü eşliğinde okumanızı tavsiye ediyorum.

        Çünkü Beyoğlu marjinalleri, “Beyoğlu’nda gezersin, kaynanayı seversin” marjinalliğine henüz ulaşmadılar!

        ***********

        DEVLETE GELİR KAYNAĞI ÖNERİM

        YASALARA aykırı olarak emniyet şeridini kullanan Milli Eğitim Müdürü’ne yasaları uygulamak isteyen polis memuru hâlâ açıkta.

        Benim bu konudaki çağrılarıma ise İçişleri Bakanlığı’ndan henüz bir yanıt yok.

        Yasayı uygulamakla görevli bir emniyet mensubuna, yasaları uyguladığı için ceza verilen başka ülke var mı bilmiyorum, ama medeni bir demokraside böyle bir şeyin söz konusu olmayacağını biliyorum.

        Belli ki, Türkiye’de bu şerit “ayrıcalıklı insanların” şeridi olmuş.

        Yasayı uygulamak isteyen polisin başına gelenden sonra artık bu şeridi kullanan “ayrıcalıklı” kitlenin önüne geçmek mümkün değil.

        Sizin, benim gibi “ayrıcalıksız” vatandaşlar, buradan yağ gibi geçip gidenleri ancak ve ancak “izleyebileceğiz”.

        Tabii ağzımızdan ve içimizden “küfrederek”.

        Bu duruma “makul” bir çare bulmak için benim bir teklifim var.

        Üstelik vatana millete hayırlı ve faydalı bir teklif.

        Bu şerit “paralı şerit” olsun.

        Yani bu şeridi kullanarak yoğun trafikte kendilerine avantaj sağlamak isteyen araçlar, bunun için bir para ödesin.

        Emniyet şeridini kullanmak mı istiyorsunuz!

        Mesela ayda 5 bin TL ödeyenlere özel bir plaka veya bir çıkartma yapıştırılsın, bu parayı ödeyenler burayı kullanma hakkına sahip olsunlar.

        Hatta daha da iyisi, bu şeritleri kullanabilecek bir kapasite belirlensin.

        Mesela 100 bin emniyet şeridi kullanma ruhsatı ihaleyle verilsin.

        Fiyat ihale sonucunda oluşsun.

        Kimbilir belki de çok çok yukarıya çıkar.

        Benim dediğim fiyattan bile yılda en az 6 milyar TL. Yani bugünkü kurla 1.5 milyar dolar gelir elde edilir.

        Maliye Bakanı da bana duacı olur!

        “Güç ayrıcalığı” biter, “Parayı veren düdüğü çalar” ayrıcalığına geçilir, ama en azından “Parasıyla değil mi kardeşim” durumu mevcut vaziyetten daha adildir.

        ***********

        TAKSİDE UBER

        TAKSİCİLER ile UBER’ciler arasındaki kavga kıyasıya sürüyor ama “kapitalist sistem”in dini imanı olmadığı bir kez daha ortaya çıkıyor.

        Bir arkadaşımın gönderdiği bu fotoğraf bunun kanıtı.

        UBER’cileri buldukları yerde hacamat eden taksi sürücülerinin kullandığı iTaksi uygulaması, UBER’den reklam almış.

        Sarı taksiye bindiğiniz zaman karşınızdaki ekranda UBER reklamıyla karşılaşıyorsunuz.

        UBER açıkça, “Bu taksiyi boşver, benim araçları tercih et” diyor.

        Taksi de bunu yayınlıyor.

        Medeniyet mi desek, hem severim hem döverim mi desek, yoksa paranın dini imanı yoktur daha mı iyi oturur!

        ***********

        NORMALLEŞME Mİ?

        ALMANYA’nın kamuya ait yani devlet kontrolündeki önemli kanallarından biri, bir süre önce Türkiye’deki bürosunu kapatmış ve Türkiye’den çıkmıştı.

        Kapatılan Türkiye bürosunun yerine Yunanistan’da bir büro açmayı ve Türkiye’yi de oradan izlemeyi planlıyorlardı.

        Büronun kapanması üzerinden epey bir süre geçti.

        Ve şimdi Almanya’nın bu devlet televizyonu şimdi Türkiye’deki bürosunu yeniden faaliyete geçirme kararı aldı.

        Şimdilerde kiralık bir bina arıyorlar ve bulur bulmaz yeniden faaliyete geçecekler.

        Acaba bu Türkiye ile Almanya ilişkilerinin yeniden normalleşmesi anlamına gelir mi?

        ***********

        MAGAZİNCİLERDEN RİCA

        MAGAZİN haberlerine bayılan biri olarak magazin basınımızın dikkatine sunmak isterim ki, bazı haberlerden çok sıkıldım.

        - Caner Erkin’in eşi Şükran Ovalı’nın hamile olup olmadığının yanıtsız bir şekilde sürekli haber yapılmasından.

        - Arda Turan ve eşiyle ilgili her şeyden.

        - Şeyma Subaşı’nın kaç lira harcadığından.

        - İmalı bir şekilde sunulan Serdar Ortaç’ın eşi Chloe Loughnan’ın Miami’ye gittiği haberlerinden.

        - Alişan’ın nişanlanmasından, nişanlılarına aldığı yüzüklerden.

        - Grubunuza bağlı kanalların dizilerine yaptığınız abartılı övgüler ve reyting tahminlerinden.

        - Çocuklarını beraber gezdiren boşanmış ünlülerden.

        Rica ediyorum, daha yeni ve daha heyecanlı mevzular bulun.

        Üç kuruşluk magazin keyfimize limon sıkmayın.

        ***********

        AYIBA AYIPLA KARŞILIK VERİLMEZ

        BOĞAZİÇİ Üniversitesi’nde görüşlerine katılmadıkları gruba saldıran öğrencilerin yaptığı şey kabul edilebilir gibi değil.

        Hele hele milletin son derece hassas olduğu Afrin Harekâtı ile ilgili bir destek etkinliğine saldırmak olacak şey değil.

        Ancak bu “olmayacak” şeye gösterilen “devlet tepkisi” de olacak şey değil.

        Yapanlar belli, hepsi görüntülü, kayıtlı. Bunların evlerini sabaha karşı kapı kırarak basmak bir devlete yakışmaz.

        Çağırırsın, ifadesini alırsın, yargılarsın.

        Üniversite zaten kendi kuralları içinde buna ayrıca cezasını verir.

        Hukuk devletlerinde böyle yapılır.

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Politbüro ayrıcalığı Sovyetler’le beraber ortadan kalktığı zaman.

        Diğer Yazılar