Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇTİĞİMİZ 12 yılda, AK Parti iktidarı döneminde Başbakanlık uçağıyla defalarca ABD'ye gittim.

        Bazen Washington'a, bazen New York'a, bazen önce Washington'a ardından New York'a, bazen de önce New York'a ardından Washington'a.

        Tüm bu uçuşların tek bir ortak özelliği vardı.

        Her defasında Erdoğan'ın içinde bulunduğu uçak, gidilen kente en yakın Amerikan askeri üssüne inerdi.

        Sivil bir havalimanına indiğimizi hiç hatırlamıyorum.

        Benim olduğum uçuşların hiçbirinde en azından.

        Bu kez Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk kez ABD'ye gitti.

        New York'a.

        Gazetelerden takip ettiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı'nı ve beraberindeki heyeti taşıyan uçak, bu kez New York'ta JFK olarak anılan John Fitzgerald Kennedy Havalimanı'na inmiş.

        Doğrusu şaşırdım.

        Bunun bir anlamı var mı bilmiyorum.

        Özellikle mi askeri üsse değil de sivil bir havalimanına yönlendirildi, emin değilim.

        Bu yolla "Artık eskisi kadar müttefik değiliz'' mesajı mı verilmek istendi, bir şey söylemem mümkün değil.

        Ama meşhur "beyzbol sopalı'' fotoğraftan bildiğim, ABD hiçbir şeyi boşa yapmaz.

        Her yaptığında bir mesaj vardır.

        Bazen biz anlamasak da ya da anlamazlıktan gelsek de!

        Simidin rantı

        ÇOCUKLUĞUMDAN beri bayılırım sokak simitçilerine.

        Daha doğrusu, sokak simitçisinde satılan simide.

        Hatta hangi köşedeki simitçinin simidi hangi fırından aldığını, hangi fırının simidinin daha lezzetli, daha gevrek olduğunu bile bilirim.

        Sokak simitçileri ben bildim bileli İstanbul'da vardır. Kimseyi rahatsız etmeyen, İstanbul sokaklarının süsüdür onlar.

        Birkaç gün önce belediye, İstanbul'da sokak simitçilerini toplamaya, satış yapmalarını yasaklamaya başladı.

        Gerekçe ise ultra komik.

        "Rant yaratıyorlarmış.''

        Varlığını rant yaratmak üzerine oturtmuş bir iktidarın, günde 50 TL kazanmak için açılan tezgâhları "rant'' gerekçesiyle yasaklaması akıl alır gibi değil.

        İşçilerin canı pahasına milyarlarca liralık ranta göz yumanlar, o işçilerin yemeği olan simidi "rant'' olarak görüyorsa mesaj, "Büyük ranta evet, küçük ranta hayır'' olabilir.

        Tabii bu bile iyimser bir tahmindir belki de.

        Öyle ya, atık Türkiye'de her şeyin altında bir şey aramak gerekiyor.

        Simit rantının altında da Usame Kutub'un Simit Sarayları ile ilişkisi yoktur umarım.

        Hani şu Etiler'deki polis okulu arazisine plaza yapma hevesi kursağında kalan Usame Kutub...

        Lig TV'de dolandırıcılık yayını

        LİG TV'ye bir dokunduk altından neler çıktı.

        Meğer Lig TV'den memnun olan tek bir Allah'ın kulu yokmuş.

        "Kötü yayıncılık"ın yanına müşteriyi "kandırmayı'', hatta "dolandırmayı'' bile eklemişler.

        Lig TV, abonelerine ekstra bir ücret karşılığı İngiltere gibi herkesin izlemekten hoşlandığı liglerin yayınlarını da satmış.

        İngiliz ligini izlemek isteyenler, her ay fazladan belirli bir ücreti bu ligi izlemek için ödemiş, sözleşme yapmışlar.

        Ancak o da ne!

        Lig TV bu maçların yayınlarını TV8'e de vermiş.

        Yani müşterilerinden şifreyi kaldırmak için para aldığı maçları, şifresiz bir kanala da vermiş.

        Şimdi herkesin TV8'den bedava izlediği bu maçları Lig TV izleyicileri parayla izliyor.

        Buna dolandırıcılık denmezse ne denir ben bilmiyorum.

        AK Parti tipi yasa çıkarma

        TORBA yasada yapılan değişiklikle madenlerin peş peşe kapanmasının ve binlerce maden işçisinin topyekûn işsiz kalmasının faturası, AK Parti sözcüleri tarafından CHP'ye çıkarıldı.

        "AK Parti madencileri koruyacak düzenleme yapacakmış ama CHP engellemiş.''

        Beni bu kadar güldürdükleri için AK Parti sözcülerine teşekkür ederim, ama bunca insanı ağlattıkları bir sırada "Allah da onları güldürsün'' diyemeyeceğim.

        Yahu CHP veya bir başka muhalefet partisi bugüne kadar AK Parti'nin yapmak istediği hangi yasal değişikliği engelleyebildiler ki bunu engelleyebilmiş olsunlar.

        Eğer konu Anayasa değişikliği gerektiren bir şey değilse AK Parti'yi kimse engelleyemiyor.

        Bence AK Parti, CHP'ye olmayan bir güç vehmediyor ya da son yüzyılda olan her kötü şey gibi kendi öngörüsüzlüğün faturasını CHP'ye kesmeye çalışıyor.

        Ama kimse bunu yemez.

        Bizim yıllardır gördüğümüz, AK Parti, önce apar topar alelacele bir yasa çıkarıyor.

        Sonra o yasadan kaynaklanan sorunları düzeltmek için 20 yasa daha çıkarmak zorunda kalıyor...

        Yarın Galatasaray

        BAZI okurlar "Galatasaray'da ne olup bitiyor yazar mısın?" diyorlar.

        Merak etmeyin, yarın detaylı biçimde yazacağım

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Sıvamanın adını düzeltmek zannetmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar