Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Siyasi parti liderlerinin hemen hepsi anket sonuçlarını kendilerine göre yorumlayıp partilerini yüksek göstermeye bayılıyorlar.

        Özellikle baraj altında kalması muhtemel partilerin genel başkan ve yöneticileri sürekli olarak “Baraj üzerindeyiz” diyerek seçmen toplamaya çalışıyorlar.

        Siyasi parti liderleri arasında anket sonuçlarını “bire bir” doğru olarak açıklayan ve bunu halkla paylaşan tek kişi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.

        Başbakan, kendilerine ulaşan anket sonuçlarını açıklarken, “Biz 45-50 arasındayız. CHP 25-30 arasında. MHP de baraj noktasında” dedi.

        Yüzde yüz isabetli bir açıklama.

        Belli ki, AKP’nin yaptırdığı anketler ile bizim Konsensus’a yaptırdığımız anketler neredeyse aynı sonucu veriyor. Daha doğrusu ciddi araştırma kuruluşlarının yaptığı anketlerde benzer sonuçlar elde ediliyor.

        Bizim neredeyse 2 yıldır düzenli olarak Konsensus’a yaptırdığımız anketin mayıs ayı sonuçları dün belli oldu.

        Bizim ankete göre AKP 1 ay içerisinde yaklaşık 1 puanlık bir kayıp yaşadı ve 48.6’ya geriledi.

        CHP ise aynı dönemde oylarını yaklaşık 1 puan artırarak 28.3’e çıkardı.

        MHP’nin oy oranı ise yüzde 11.5.

        Bu sonuç Başbakan’ın açıkladığı oranlarla aynı.

        Çünkü bu araştırmaların belirli bir standart sapması var.

        Bu da artı-eksi 2 olarak öngörülüyor.

        Bu durumda AKP’nin yüzde 48 olarak görülen oyu yüzde 46 ila yüzde 50 arasında değişebilir.

        CHP’nin yüzde 28 olarak görülen oyu yüzde 26 ila 30 arasında oynayabilir.

        MHP’nin 11.5 olarak görülen oyu da 9.5’a düşüp partiyi baraj altında bırakabilir veya 13.5’a çıkabilir.

        Çok açık ki, AKP bu seçimden de 1. parti olarak çıkacak.

        Ancak yine görünen o ki, MHP barajı geçerse AKP, bırakın doğrudan değiştirmeyi, Anayasa’yı referanduma götürmeye yetecek sandalyeye bile sahip olamayacak.

        Ancak güçlü iktidar konumunu sürdürecek.

        'Yolsuzluktan bahsetmiyoruz çünkü...'

        KILIÇDAROĞLU'nun "demokrasi raporu"nu açıkladığı sabah kahvaltısını dün manşet yaptık.

        Bizden başka konuyu 1. sayfaya taşıyan bile pek yoktu. Sadece Vatan Gazetesi.

        Şaşırdım. Seçime kısa süre kala, anamuhalefet partisi yıllardır suçlandığı bir konuda aşama yapacak bir rapor yayınlıyor, kimse umursamıyor.

        Niyeyse.

        Bu arada Kılıçdaroğlu'nun toplantısına, AKP'ye yakın olduğu söylenen gazetelerin yönetici ve yazarları pek rağbet etmemişti.

        Fehmi Koru vardı ki, zaten o AKP iktidarından önce de önemli gazeteciydi, AKP iktidarından sonra da önemli gazeteci olmayı sürdürecek biri. Bir de Mehmet Barlas vardı. Ama onu da gazetesinden ötürü diğerleriyle aynı kefede görmek ayıp olur.

        Yanımda oturan Gürsel Tekin'e, "Yandaş dediğiniz gazetelerden kimseyi çağırmadınız mı?" diye sordum. "Öyle

        yaptıysanız çok ayıp olur" diye ekleyerek.

        "Çağırdık. Hepsini çağırdık ama gelmemişler. Ama Fehmi Koru gelmiş" dedi. Sonra da yanımda oturan Barlas'a takılıp "Mehmet Bey de gelmiş" dedi.

        Kılıçdaroğlu'na sorulan sorulardan biri de "Artık yolsuzluklardan ve yolsuzlukların hesabını sormaktan bahsetmiyorsunuz" oldu.

        "Bahsetmiyoruz" yanıtını aldı.

        "Bahsetmiyoruz, çünkü yolsuzluklardan ve hesap sormaktan bahsedince 'Bunların planı projesi yok, sadece yolsuzluklar üzerinden siyaset yapıyorlar' diye bize kızıyorsunuz. Biz bu seçimde planlarımızı, projelerimizi, neler yapacağımızı söylemeyi tercih ettik. Yolsuzlukların hesabını elbet soracağız. Bu bizim vazifemiz" dedi.

        Ancak görünen o ki, gazeteciler CHP'nin projelerine pek ilgi duymuyorlar.

        Dün gazetelerin manşetleri bunu gösterdi.

        Seçmen ara gazı verecek

        CHP'nin projeleri güzel. Bizim yıllardır söz ettiğimiz, olmalı dediğimiz CHP yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Daha önemlisi, yazdıkları ve söyledikleri projeleri, özellikle demokrasi ve insan hakları konusundaki projeleri içselleştirdikleri izlenimi ediniyor insan. Ancak bu değişimin sonucunu bu seçimde görmeleri zor. Mutlaka oylarında oransal olarak ciddi bir

        artış olacak.

        Ancak Kılıçdaroğlu koltuğa tam anlamıyla oturduktan 5 ay sonra seçime gidiyor. Kendini anlatacak zamanı bile bulamadan. Ayrıca CHP'nin söylediklerini parti olarak ne kadar içselleştirdiğini görmek isteyen seçmen, CHP'ye "Yürü doğru yoldasın" diyecek ama yine de tam olarak inanmak için zaman isteyecek.

        Seçmen sayısı mehteran bölüğü gibi

        SEÇMEN sayısındaki "yüksek" artış bazı kafalarda kuşku uyandırdı.

        2002'den bu yana yaklaşık 10 milyonluk bir artış.

        Yaklaşık yüzde 25.

        Bakın seçim dönemlerine göre seçmen sayısı nasıl şekillenmiş:

        2002 41.407.027.

        2004 (yerel) 43.552.931.

        2007 42.533.041

        2007 (ref.) 42.629.733

        2009 (yerel) 48.006.650

        2010 (ref.) 49.446.269

        201150.189.930

        Türkiye'nin 1990-2004 yılları arasındaki nüfus artış hızı yaklaşık yıllık yüzde 1.7'yle dünyadaki en yüksek oranlardan biri.

        Bu yüzden de bende çok büyük bir kuşku yok.

        Bakıyorum, her yıl ilköğretime başlayan öğrenci sayısı da 1 milyon 200 bin

        civarında.

        Yani yıllık 1 milyonun üzerinde seçmen artışı bana çok da anormal gelmiyor.

        Kafaları karıştıran ise 2001'den 2007'ye kadar artmayan, hatta bir ara azalan seçmen sayısının nasıl olup da birdenbire arttığı.

        Buna yanıt vermesi gereken kurum YSK. Ama onlar da topu MERNİS'e atıyorlar.

        MERNİS ise İçişleri Bakanlığı'nın kontrolünde.

        Anlayacağınız ülkede kimse kimseye güvenmiyor.

        İnşallah birileri bu şüpheyi dağıtacak bir şeyler yapar.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        "Gerenler, koptuğu zaman şaşırmadığında"

        Diğer Yazılar