Fenerbahçelilere müjde
SAĞDA solda konuşulanlara, iddialara, söylentilere, dedikodulara aldırmayın.
Fenerbahçeli taraftarlara, fanatiklere, Fenerbahçe âşıklarına müjde gibi bir haberim var.
Öyle ikinci elden duyulmuş bir bilgi falan da değil.
Hakiki müjde.
Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu, şike dosyası üzerindeki çalışmalarını tamamladı ve bir karara vardı. Bu kararını da rapor haline getirdi.
Bunu zaten biliyorsunuz.
İşin Fenerbahçelileri ilgilendiren müjde niteliğindeki tarafı şu: “Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu, Aziz Yıldırım’ı akladı.”
Öyle yarım yamalak bir aklama da değil bu.
Toptan akladı.
Etik Kurulu raporunda Aziz Yıldırım için, “Şike veya teşvik primi olaylarına karıştığı, müdahil olduğu yönünde herhangi bir bulguya rastlanılmamıştır” deniliyor.
Etik Kurulu geçen yaz hazırladığı ilk raporunda, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe Kulübü hakkında “şüpheli durumlar” olduğunu, daha doğrusu “kuvvetli şüpheye” yer açacak bilgiler olduğunu belirtmişti.
Futbol Federasyonu seçimlerinde değişmeyen aynı kurul, şimdi bu kararından 180 derece dönmüş durumda.
Bu kez de “Aziz Yıldırım’ın bu işlere karıştığına işaret eden hiçbir delil yoktur” diyor ve Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu’nun önemli bir üyesi bunu şu şekilde izah ediyor:
“Biz o zaman savcılığın hazırladığı iddianame üzerinden bu karara varmış, bu görüşü belirtmiştik. Ancak aradan geçen süre içinde dosyadaki gelişmeler, kulüplerin ve şüphelilerin savunmalarında öne sürdükleri hususları dikkate alarak görüşümüzü değiştirdik.”
Peki hiç mi bir şey olmamış?
Hayır, Futbol Federasyonu Etik Kurulu böyle bir şey demiyor.
Dedikleri şu: “Bir şeyler olmuş ama bunları yapan Aziz Yıldırım değil.”
Federasyon Etik Kurulu bazı maçlarla ilgili olarak İlhan Ekşioğlu ve Ali Kıratlı’nın Fenerbahçe Spor Kulübü lehine bazı şike ve teşvik olaylarına karıştığı yönünde “kuvvetli şüphe” olduğunu belirtiyor ama Aziz Yıldırım’ı bunların dışında tutuyor.
Fenerbahçe’nin CAS’taki davayı çekmesinin ardında da büyük ihtimalle Etik Kurulu’nun bu raporu yatıyor.
UEFA’nın daha fazla işin içine girmesi ve tüm bu raporların bir de UEFA tarafından yeniden ele alınması istenmiyor.
Bundan sonra ne olabilir!
FUTBOL Federasyonu Etik Kurulu'nun Aziz Yıldırım'ı aklayan raporunun içeriğini öğrendikten sonra durumu koyu Fenerbahçeli ve Fenerbahçe kongre üyesi bir hukukçuya sordum.
"Buradan ne sonuç çıkar" diye.
Etik Kurulu'nun böyle bir rapor yazmasına şaşırdığını söyledi.
Fenerbahçeli hukukçuya göre, Etik Kurulu böyle bir rapor hazırlamamalıydı. "En iyisi hiçbir rapor hazırlamamaları olurdu" dedi.
"Şimdi ortada garip bir durum var. Basit şüpheden yola çıkan savcılık, bilgilere ulaştıkça şüphe sahibi olarak bir iddianame hazırlıyor. İddianame mahkemeye sunuluyor. Ağır ceza mahkemesinde 3 hâkim bu iddianameye bakarak karar veriyor ve 'kuvvetli şüphe' gördüğü için tutuklama kararı çıkartıyor. Üstelik de tutuklamaya yapılan itirazları da bir üst mahkeme defaten reddediyor. Şimdi Etik Kurulu böyle bir rapor hazırlayınca mahkemeyi açığa düşürüyor. Bunun tersi olsa olabilirdi. Yani mahkeme, ceza hukukuna tabi bir suç bulmasa bile Federasyon Etik Kurulu 'Ceza hukukuna göre suç olmayabilir ama futbol hukukuna göre biz şüphe bulduk' diyebilirdi.
Ama cezacı hâkimlerin hâlâ şüphe bulduğu bir yerde ceza hukukçusu olmayan Etik Kurulu üyelerinin böyle bir karar vermesi hukuken biraz acayip."
Bunları söyleyen Fenerbahçeli hukukçu ardından ekledi: "Bu söylediğim hukukçu görüşümdü. Bir Fenerbahçeli olarak ise Etik Kurulu'nun böyle bir karara varmasından memnuniyet duyuyorum."
"Peki bu durumda Aziz Yıldırım mahkemede de serbest kalır mı?"
"Bilemeyiz. Mahkeme Etik Kurulu'nun raporuna bağlı değil. Sonuç olarak o kurul, ceza hukukçusu olmayan üyelerden oluşuyor ve mahkemeleri bağlayıcı bir niteliği yok. Bu karar mahkemeyi bağlamaz ama etkileyebilir. Tabii bir de tersini düşünmek lazım. Ya yargılama süreci sonunda Aziz Yıldırım suçlu bulunursa Etik Kurulu o zaman ne diyecek?"
Gitmek yasak kardeşim
FAZIL Say "Memleketi terk edeceğim" dedi.
Habertürk internet sitesi, "Bu kararı nasıl karşılıyorsunuz?" diye bir anket yaptı, ama iş zıvanadan çıkarak "Fazıl Say Türkiye'yi terk etsin mi?" anketine dönüşüp "abes" haline geldi.
Abuk sabuk her türlü laf söylendi.
Abuk sabuk mu bulursunuz bilmiyorum ama ben de bu konuda fikrimi söylemek istedim.
"Fazıl Say bu ülkeyi terk etmemeli" demiyorum...
"Fazıl Say bu ülkeyi terk edemez" diyorum.
Bunu "emir" şeklinde söylüyorum.
Fikirlerine katılsak da katılmasak da, sevsek de kızsak da Fazıl Say da, Orhan Pamuk da bu az renkli, gri ülkeye renk veren az sayıda insandan birkaçı.
Sadece onlar mı?
Ne bileyim mesela Cübbeli Ahmet de bizim rengimiz, Osman Baydemir de.
Hiçbirinin bir yere gitmeye hakkı yok.
Hep beraber buradayız.
Batsak da, çıksak da!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kaçmadığımız zaman.