Tiyatrolar İKSV'ye devredilsin
MERAK etmeyin, Murat Bardakçı ile aynı fikirde değilim.
Murat, "Tiyatro devletten yardım mı alırmış?" diyor.
"Alır, her yerde alıyor" diyorum.
Kabul etmiyor.
Comedie Française, National Theatre örnekleri var.
Tiyatro elbette devletten yardım alır.
Ama aldı mı, her yerde sorun olur.
Toplumun yapısı, kültürü homojen değilse büyük sorun olur.
Türkiye gibiyse çok büyük sorun olur.
Sorun büyürse Başbakan da çıkar der ki: "Tiyatroları özelleştiriyorum."
Yasal engel var mı?
Yok.
İster kapatır, ister özelleştirir.
Maaşını devletten alıyorsan ve devletle aynı fikirde değilsen bunu kabul etmek zorunda kalırsın.
Bu bugüne has da değil.
Hep böyleydi. Her yerde böyledir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet tiyatrosunda veya şehir tiyatrosunda padişahı öven, iktidarı karalayan oyun sahneye koyulabilir miydi?
Ya da cumhuriyetin kurucu iradesiyle papaz olana sanat yaptırılabilir miydi?
Ya da Sovyetler Birliği'nde komünist rejimi yeren oyun olabilir miydi?
O yüzden dertlenmeyin.
Normaldir bu olan biten.
Tiyatrocular çok mu haklı derseniz o da ayrı mevzu!
Bir yandan dizi, bir yandan tiyatro. Rapor al oynama, seslendirme olunca it, dizi olunca koş. Hakan Şükür'e kızıyoruz, onların ne farkı var. Yıllardır üstelik.
Az mı haber oldu böyle rezaletler.
Az mı kapıştı tiyatrocular kendi aralarında.
Kendi kendilerini yemediler mi siyasi nedenlerle veya başka nedenlerle.
Oyun sahneye koyarken, oyuncu seçiminde kayırmalardan az mı söz edildi.
Biz etmedik o sözleri, kendileri ettiler.
Özelleştirme mevzuuna gelince...
Zor iş.
Tiyatro dediğin salondan ibaret olsa özelleştir.
Ama öyle değil. Tiyatro dediğin aslında insan.
Özelleşmez.
Bence İstanbul Büyükşehir Tiyatroları için en doğru formül ve belki de tek doğru formül İKSV. Yani İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı.
Tiyatrolar İKSV'ye devredilsin.
Salonların kullanım hakkıyla beraber.
İKSV de bu iş için özel bir fon kursun.
"İstanbul Tiyatro Fonu" gibisinden.
Bu fona belediye katkı yapsın, devlet katkı yapsın.
İş dünyası, holdingler, sanatseverler katkı yapsın.
Konu da kapansın gitsin.
Tabii maksat sadece tiyatroysa!
Böyle olacağı belliydi
FUTBOL Federasyonu dün 58. madde değişikliği başta olmak üzere birtakım karar açıkladı.
Millet şaşkın.
Bense milletin şaşırmasına, daha doğrusu şaşırmış gibi yapmasına şaşkınım.
Allah aşkına elini vicdanınıza koyup söyleyin.
Başka bir şey mi bekliyordunuz.
Bu işin dönüp dolaşıp buraya geleceğini, 10 ay önce bu mesele ortaya çıktığında söylemedim mi?
Benim söylememe gerek yok, siz zaten bilmiyor muydunuz, hissetmiyor muydunuz, Türkiye ile ilgili tüm deneyimleriniz size bunun böyle sonuçlanacağını söylemiyor muydu?
Ne diyor Federasyon.
Hiçbir takım küme düşmeyecek.
Hiçbir takım puan silme cezası almayacak; çünkü sahaya yansımış bir şike yok.
Bu yeni kurallar bundan sonrası için geçerli olacak.
Yani hikâye.
Geçmiş olsun.
Her şey yalanmış.
Bu sahi.
Bu meseleyi de böyle kapattık.
Yenisine kadar artık rahatız.
Aykut da mı değişti
AYKUT Kocaman dostumuz, ki teknik direktörlüğünü eleştiririm ama duruşunu asla eleştirmem, tanıdığım ilk günden bu yana belki de ilk kez abesle iştigal bir laf etti.
Galatasaray maçına gönderme yaparak bu maçı Galatasaray'ın bu kadar rahat kazanmasını "eleştirdi", ama aynı anda Beşiktaş'ın kendilerine direnmesini de manidar buldu.
Ben bu laflardan bir şey anlamadım.
Eğer şampiyonluk şansı olmayan 2 takım maçlara asılmayacaksa play off'u iki takımla yapmak gerekmez miydi?
Galatasaray'ın Trabzonspor karşısındaki oyununa şaşıran Kocaman, Fenerbahçe'nin de Galatasaray karşısında Trabzonspor'dan daha zor duruma düştüğünü ama Volkan ve şansı sayesinde yenilmediğini kendi görmedi mi, söylemedi mi?
Aykut bu sözleri ettiğine kendi de pişman değilse, bu sezonun gerilimi onu da etkilemiş demektir.
Çünkü 1980'lerden beri izlediğim Aykut bu değildi!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Türkiye'de geleceği görmek için kâhin olmak gerektiği zaman.