Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU akşam maç var.

        Futbol tarihimizde ender rastlanılacak maçlardan biri.

        Belki de ilk kez Türkiye'nin en önemli derbisi, aynı zamanda iki takımdan hangisinin şampiyon olacağını belirleyecek.

        Ama ortalıktaki havaya bakarsanız sanki şampiyon belli.

        Galatasaray yönetimi havluyu atmış bile.

        Hatırlayacaksınız, play-off öncesi Galatasaraylıların ligi lider bitirmeleri üzerine yaptıkları kutlamayı eleştirmiştim. "Daha şampiyon olmadınız. Ama bu kutlama ve bu tavır şampiyonluğa mal olabilir" diye.

        Bugün de yönetimde bu tavrı görüyorum.

        "Bu maçı kaybetsek de gerçek şampiyon biziz" havasındalar.

        Oysa durum bu değil.

        Bu maçı kaybederseniz tarihe 2011-2012 sezonu şampiyonu olarak geçemeyeceksiniz. Hafızası kuvvetli olanlar belki hatırlayacak, "Ya o yıl bir play-off icat edilmişti ve play-off öncesi Galatasaray liderdi" falan diyecekler ama şampiyon olarak anılmayacaksınız.

        O nedenle sakın ola ki kendinizi "Biz zaten şampiyonuz" falan diye avutmayın.

        Şampiyon olacaksanız bu gece olacaksınız.

        Kaybedecekseniz bu gece kaybedeceksiniz.

        Hayatları boyunca iddialı olmamış yöneticilerinizin tavrı sakın ola ki sizi kandırmasın.

        Hocanıza bakın.

        Fatih Terim'e bakın.

        O size söyleyecektir ne zaman "gerçekten şampiyon olduğunuzu".

        Çıkın bu gece "hak ettiğinizi söyledikleri" şampiyonluğu gerçekten hak ettiyseniz alın.

        Galatasaraylı bir ağabeyiniz olarak sizden tek bir beklentim var.

        Adam gibi oynayın. Galatasaraylı gibi oynayın.

        Centilmence oynayın.

        Kazanın.

        Kaybederseniz de adam gibi kaybedin ve maç bittiğinde kazansanız da kaybetseniz de sizi alkışlamak zorunda kalsınlar.

        Ve kaybederseniz de rakibinizi alkışlayın. Zor bir sezonda Galatasaray'ı geçmeyi başardıkları için onlar da alkışı hak edecekler çünkü.

        Kazanırsanız, Fenerbahçe'yi yendiğiniz için kazanacaksınız.

        Kaybederseniz de Fenerbahçe gibi bir takıma yenildiğiniz için kaybedeceksiniz.

        Çıkın Galatasaray gibi oynayın.

        Tek isteğimiz var: Şampiyonluk.

        Ama ondan daha önemlisi...

        Bizi utandırmayın.

        Adaletin bu mu dünya!

        GALİBA bu yazının başlığı yanlış oldu.

        Adaletin bu mu Türkiye demek lazımdı herhalde.

        Gencecik bir üniversite öğrencisi, hakkında elle tutulur, gözle görülür hiçbir delil olmadan 11 yıl hapse mahkûm edildi.

        Böyle bir adalet olabilir mi?

        Bu bir değil, iki değil.

        Onlarca genç, üniversite öğrencisi abuk davalar, sudan delillerle sürekli ağır hapis cezalarına çarptırılıyor.

        Bir gösteri, bir yürüyüş ve hatta Cihan'ın davasında olduğu gibi bir poşu yüzünden.

        Başkaca hiçbir delil olmadan "terörist" ilan ediliyor, terör suçlusu olarak yargılanıyor ve akıl dışı cezalara çarptırılıyorlar.

        "Hakiki teröristleri" türlü aflarla dağdan indirmeye çalışan Türkiye, fikir suçlusu bile sayılmayacak çocukları "terör suçlusu" haline getirip hayatlarını karartıyor.

        Fikrin suçu olmaz ama de ki bu çocuklar fikir suçlusu.

        Bu mu karşılığı.

        17 yaşındaki, 19 yaşındaki çocuğu fikrinden ötürü tık içeri. Ömrünün yarısı, geleceğini kuracağı günleri elinden al.

        Yahu bu çocukların yüzde 90'ı zaten 10 yıl içinde başka bir yöne gidecek.

        Belki o fikrinden, bugün suç dediğiniz eser bile kalmayacak.

        Ayrıca kalsa ne olur?

        Bugün Türk siyasetinin sağında ve solunda en etkili olanlar, öldüğünde arkasından ağıtlar yakılanlar da bir dönemin fikir suçluları değil miydi?

        O çocuklar bu memleketin meselelerine kafa yordukları için fikirleri var.

        Eğrisi var, doğrusu var. Ama kime göre eğri, kime göre doğru bilen var mı aranızda.

        Bu mudur ileri demokrasi!

        Bu mudur özgürleşen Türkiye!

        Tek umudum Yargıtay.

        Belki orada hukuk ve hukukun ayrılmaz parçası "izan" egemen olur da, bu çocukları kaybetmeyiz.

        Orada da izan yoksa...

        Edeyim böyle ileri demokrasinin içine!

        Büyük başkan olmak için şampiyon olmak gerekmez

        GEÇEN hafta içinde Prof. Dr. Ali Uras'ı kaybettik.

        Bizim Ali Ağabeyimizi.

        Galatasaray'da çok sevdiğim üç Ali Ağabeyimiz vardı.

        Biri Ali Uras, biri Ali Oraloğlu, biri Ali Tanrıyar.

        Biz hepimiz onların paltosunun altından çıktık aslında.

        Ali Uras, benim Galatasaray kongrelerine katılmaya başladığım zamanların başkanıydı.

        Daha 20 yaşında bile değildim.

        Çıkar ateşli konuşmalar yapar, uzun süredir şampiyon olamamamızın öfkesiyle Ali Uras'ı ve yönetimini suçlardım kongrelerde.

        Hiç kızdığını görmedim.

        Kongre sırasında yanına çağırır, uzun uzun Galatasaray'ı anlatırdı.

        Florya'daki tesisleri bitirmek en büyük hayali, hatta takıntısıydı.

        Her gün Florya'ya gider, bizi de yanında götürür, amele gibi çalıştırırdı.

        Bir yandan purosunu tüttürür, bir yandan emirler yağdırır, bazen kolları sıvayıp işe girişirdi.

        Seçimlerde hep Ali Uras'ın karşısında olduğumuz halde, bir gün bile sitem etmedi.

        Sonunda 1986 yılında başkanlığı Ali Tanrıyar'a bıraktı.

        Başkanlıktaki son günüydü.

        Florya'da buluştuk.

        Bir kamyonet dolusu ağaç fidanı getirmişti.

        "Hadi al eline küreği, bunları dikeceğiz" dedi.

        Fidanları diktik.

        Sonra geldi, başımı öptü.

        "Deli oğlan. Buraları nasıl zorlukla yaptığımızı sen biliyorsun. En gencimiz de sensin. Buralara sahip çık. Sana emanet ediyorum" dedi.

        Son olarak geçen yıl kongrede karşılaştık.

        Güçlükle yürüyordu.

        Elini öpmek istedim.

        "Sen yaşlandın ama ben o kadar da yaşlanmadım" dedi.

        Hiç şampiyonluk görmeden "Büyük Başkan" nasıl olunur o gösterdi.

        Nur içinde yat Ali Ağabey.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Adam gibi kazanmaktan daha zor olanın adam gibi kaybetmek olduğunu bildiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar