Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        REİSİCUMHURUMUZ Sayın Abdullah Gül’ün danışmanı Ahmet Sever, Vatan Gazetesi’nden Ruşen Çakır’a bir röportaj verdi.

        Önemli bir gazetecilik başarısıydı.

        Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, danışmanı Ahmet Sever’in ağzıyla duygularını, kırgınlıklarını anlattı.

        Hatta Cumhurbaşkanı Gül’ün gelecek planlarıyla ilgili tüyolar bile bulabildik röportajda.

        Röportajın her cümlesi ayrı ayrı tartışıldı, konuşuldu.

        Ama bir bölüm vardı ki, doğrudan beni, Habertürk’ü ilgilendiriyordu.

        Ahmet Sever röportajın bir bölümünde isim vermeden gazetemizin 4 yıldır düzenli olarak yaptığı anketlere değiniyor ve kafalarda soru işareti yaratması muhtemel bir cümle kuruyordu.

        Sever şöyle diyordu: “Mart ayındaki bir ankette Sayın Cumhurbaşkanı birinci sırada çıkıyor, üç ay sonra tekrar bir anket yapıyorlar, her şey tepetaklak oluyor, aşağıya iniyor. Üç ayda ne oldu da bu dengeler böyle altüst oldu? Şu kadarını söyleyeyim: Bunlar hiç şık şeyler değil.”

        Ahmet Sever’le uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz vardı.

        Geçen eylül ayından bu yana bana kırgın, hatta kızgın olduğunu zannediyorum.

        Olabilir.

        Ama bu, Ahmet Sever’e bizi “mesnetsiz” suçlama, sanki anketlerde manipülasyon yapıyormuşuz gibi bir izlenim yaratacak açıklamada bulunma hakkını vermez.

        Biz bu anketleri yıllardır yapıyoruz.

        Anket sonuçları ile seçim sonuçları karşılaştırıldığı zaman, ne kadar başarılı ve tutarlı oldukları 3 yıl boyunca kanıtlandı. Hem de defalarca.

        Her seçim öncesi suçlandık, “Bizi eksik gösteriyorsunuz” diye.

        Seçim sonrası ise haklılığımız ortaya çıkınca bir özür bile dilenmedi.

        Mart 2012 anketimizde “Cumhurbaşkanı kim olsun?” sorumuza yüzde 48.8’le Abdullah Gül yanıtı verilmişti.

        İkinci sırada yüzde 16.9’la Recep Tayyip Erdoğan, üçüncü sırada ise yüzde 13.3’le Kemal Kılıçdaroğlu yer alıyordu.

        Aynı soruyu Haziran 2012’de bir kez daha sorduğumuzda ise birinciliği yüzde 41.6 ile Recep Tayyip Erdoğan aldı. Abdullah Gül yüzde 20.8’le ikinci oldu. Kılıçdaroğlu ise yüzde 18.6 ile üçüncülüğünü korudu.

        Allah biliyor ya, bu sonuç beni de şaşırttı.

        Bu yüzden de anketlerimizi yapan Konsensus’un başkanı Murat Sarı’yı aradım. “Bir hata olmasın” dedim.

        “Hayır, defalarca kontrol ettik” dedi.

        “Peki nasıl oldu da böyle bir düşüş ve böyle bir yükseliş oldu?” diye sordum.

        Sarı’nın tezi şuydu: “Daha önce Tayyip Bey’in Cumhurbaşkanlığı ile ilgili bir durum yoktu. Şimdilerde Cumhurbaşkanı adaylığı gündeme gelmeye başladı. Onun sonucu olabilir.”

        Sevgili Ahmet Sever, bizde yanlış yunluş işler olmaz.

        Bizi eski medyayla karıştırma.

        Asla ve asla siyaseti dizayn etmek, manipüle etmek gibi bir işimiz olmaz.

        Neyse onu yazarız.

        Kimin Cumhurbaşkanı olduğu da, kimin Cumhurbaşkanı adayı olduğu da bizim için fark etmez.

        O AK Parti’nin kendi iç meselesidir.

        Veya iki dostun kendi arasındaki meseledir.

        Biz kimin Cumhurbaşkanı olduğuna değil, Cumhurbaşkanı’nın seçildikten sonra ne yaptığına bakarız.

        Tüm diğer siyasetçilerin ne yaptığına baktığımız gibi.

        Cep telefonuna Murat Sarı’nın telefonunu yolladım.

        Kafanda soru işaretleri varsa ara, sor.

        Sana benim bu anketlere asla karışmadığımı, masama sonuçları koyuncaya kadar anketle ilgili hiçbir şeyden haberim dahi olmadığını söyleyecektir.

        Sana garip gelebilir bu durum.

        Ama ben zaten garip bir adamım.

        Aziz Yıldırım, Galatasaray'ın efsane başkanı mı?

        AZİZ Yıldırım, 1 yıl cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra, kaldığı yerden devam ediyor.

        Cezaevindeyken başarıyla uygulamaya devam ettiği ama mahkûm olmasını yine de engellemeyen "gerilim" yöntemini sürdürüyor.

        Kendi bileceği şey, ben anlamam, karışmam. Kimse de karışamaz.

        Ancak anlamadığım bir nokta var.

        Fenerbahçeliler neden Aziz Yıldırım'a bu kadar sahip çıkıyor?

        Çünkü rakamlar, istatistikler Aziz Yıldırım'ın öyle efsane bir başkan olmadığını gösteriyor.

        Hatta dahası Aziz Yıldırım eğer bir efsane ise Galatasaraylılar için bir efsane olmalı.

        Çünkü Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Başkanlığı döneminde başarılarını katlayan takım Fenerbahçe değil Galatasaray.

        Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Başkanlığı koltuğuna oturduğu 1998 yılından bu yana, yani son 14 yıl içinde Fenerbahçe 5 kez şampiyon olurken Galatasaray 7 kez şampiyon olmuş.

        Bir anlamda Aziz Yıldırım, Galatasaray'ın formasına bir yıldız daha takmasına şahitlik etmiş.

        Galatasaray, şampiyonluk sayısında gerisinde kaldığı Fenerbahçe'yi Aziz Yıldırım döneminde yakalamış ve geçmiş.

        Türkiye Kupası mevzuuna girmek bile yersiz.

        Ama Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Başkanlığı sırasında Galatasaray 7 şampiyonluğun üzerine bir UEFA Kupası kaldırmış. Yetmemiş bir de Süper Kupa'yı kazanmış.

        Bu sonuçları ortaya koyup Aziz Yıldırım'ın hangi takımın başında olduğunu söylemeden bir yabancıya, "Bu dönemin efsane başkanı Aziz Yıldırım sizce bu takımlardan hangisinin başkanıdır?" diye sorsanız, alınacak yanıt bellidir.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        En iyi peşrev çekenin değil, rakiplerinin sırtını yere yapıştıranın başpehlivan olduğunu unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar