Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ORGENERAL Hilmi Özkök, “Toplantıda muhtıra verelim diyen kişi Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’dı” diye açıkladı. Herkes “Aaa, Aytaç Yalman’mış” dedi. Oysa 11 Mayıs 2009 günü bu köşede ne sormuştum hatırlayalım. “Komutanlar kendilerine atfedilen bu konuşmaları kabul ediyor mu?” diye sormuştum ve Aytaç Yalman’ın sözlerini yazmıştım: “Söylenenler söylendi. Kendimi suçlu hissediyorum. (Genelkurmay Başkanı bu söz üzerine “Neden kendini yalnız sorumlu hissediyordun” diye sordu.) Yalnız kendim değil, siz de benim kadar sorumlusunuz. Buradaki diğer arkadaşların sorumluluğu bizden sonra geldi. Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz.” Muhtıra verme önerisinin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’dan geldiğini 3 yıl önce yazmışım. Bunu da gizli bir yerden almamıştım o gün. Ergenekon İddianamesi’ni satır satır okuyup, ekleri arasında bulup çıkarmıştım. Yani mahkemenin de bildiği bir gerçekti. O günden bugüne kadar geçen süreçte dönemin tüm kuvvet komutanları ve Genelkurmay 2. Başkanı tutuklanıp cezaevine konulmuş. “Muhtıra verelim” diyerek “Anayasa” dışına çıkan, üst düzeyde militarist yaklaşım sergileyen tek kişi olan Orgeneral Aytaç Yalman’a kimse dokunmamış. Şu anda dışarıda olan bir tek o var. 27 Nisan 2007’de muhtıranın ağababasını veren Yaşar Büyükanıt da dışarıda olduğuna göre, içerideki komutanların suçu “muhtıradan söz etmemek ve muhtıra vermemek” olmuş. Not: Özkök’ün ifadeleri, Balyoz Davası dışındaki tüm davaları açığa düşürdü. Bu ifadenin alınması için neden bu kadar gecikildi? Neden bugünler beklendi, çok merak ediyorum. Çünkü Ergenekon davalarında hızlandırılmış duruşmalar olmasaydı, yani bu dava normal bir dava olarak ele alınsaydı bugüne ancak 30 yıl sonra gelinebilecekti. Özkök 213. duruşmada dinlendi. Sıradan bir davada 213 duruşma için yılda ortalama 5 duruşmadan yaklaşık 42 yıl gerekiyordu. Normal bir seyirde Özkök ifadesini verdiğinde 110 küsur yaşında olacaktı.

        Başbuğ acilen salıverilmeli

        HİLMİ Özkök’ün verdiği ifadenin acil bir somut sonucu olmalı.

        O da halen tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un acilen, hemen, derhal serbest bırakılması.

        Çünkü benim daha önce yazdığım, Özkök’ün de teyit ettiği üzere İlker Başbuğ “muhtıranın” konuşulduğu “beyin fırtınası” sırasında bile kendini bozmayan tek general olmuş.

        Ağzına darbe veya muhtıra sözcüğünü almadığı gibi, “Tablo kötü ama mart ayında seçimler var” diyerek Hilmi Özkök’ten bile daha demokrat bir tavır sergilemiş.

        İlker Başbuğ’un şu anda içeride olmasına neden olan internet siteleri de Hilmi Özkök tarafından bilinen ve onaylanan sitelermiş.

        İlker Başbuğ’un bu ifadeden sonra hâlâ içeride kalması, ciddi bir hukuk garabetidir.

        Ona değil taraftara saygımdan

        FENERBAHÇE yönetiminin, gazetemin spor yazarı ve foto muhabirlerine karşı takındığı tutum malumunuzdur.

        Aziz Yıldırım emir verdi ve tek amaçları spor okurlarına Fenerbahçe’nin Vaslui takımıyla oynayacağı maçla ilgili en doğru haberleri vermek olan arkadaşlarım Fenerbahçe Stadı’na alınmadılar.

        Alışkınız.

        Sadece biz değil, herkes alışkın Aziz Yıldırım’ın bu nevi fevri olaylarına.

        Geçmişte de pek çok yazara, gazeteciye benzer ambargolar koyup stada almadığı, dahası yayın haklarını elinde bulunduran Digiturk’ü bile stada sokmadığı herkesin bildiği bir tavır.

        Daha doğrusu bir ayıp.

        Bu ayıbı da HT Spor’da bir haber yapıp geçtik.

        Eleştirenler oldu, “Niye bunu büyütmediniz?” diye.

        Çünkü herkes kendine yakışanı yapar.

        O ayıp Aziz Yıldırım’a yakıştı.

        Buna karşı terbiyemizi bozmamak ise bize.

        Çünkü gazetemizin büyük Fenerbahçe camiasıyla hiçbir sorunu yok.

        Kendi kulübüne ve Türk sporuna karşı ayıpların en büyüğünü yapan ve bu nedenle Türk adaleti tarafından cezalandırılan birisinin, bize bir ayıp yapmasının bence hiç önemi yok.

        Aynı ayıbı Fenerbahçe’ye gönlünü, parasını, zamanını vermiş, biletini alıp maça gelmiş taraftarına, hoşlanmadığı Fenerbahçeliye bile yapana ne denilir ki!

        Bu meslekte biz kimleri gördük.

        Her alanda. Geldiler ve gittiler.

        Yaptıkları ayıplar da yanlarına kâr kalmadı.

        Yapılanı elbette ki UEFA’ya taşıdık, Federasyon’a şikâyetimizi yaptık.

        Yasal zeminlerde hakkımızı aramaya devam edeceğiz.

        Hayatımda hiç kimseyle kavgadan, tartışmadan, hesaplaşmadan kaçmadım.

        Bize bu ayıbı yapan bunu gayet iyi bilir.

        Ama onunla asla kavga etmem, etmeyiz.

        Ona değil, camiasına saygımdan.

        Fenerbahçe’nin kemik gibi taraftarına hürmetimden.

        Çünkü Aziz Yıldırım en büyük zararı onlara verdi.

        Bize değil.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Olimpiyat düzenlemeye kalkışmadan önce olimpiyatlarda yarışacak sporcuları yetiştirmeye kalkıştığımız zaman.

        Diğer Yazılar