Kucaklaşmasalar haber olurdu
BAZEN düşünüyorum "Bizim millet ayda mı yaşıyor?" diye.
Hadi milleti geçtim, siyasetçilerimiz, gazetecilerimiz, fikir önderlerimiz de mi ayda yaşıyor?
BDP'li milletvekilleri Hakkâri'de PKK'lılarla kucaklaşıp, sarmaş dolaş olup hal hatır sorunca, ortalık karıştı.
"Vay siz bunlarla bu kadar samimi misiniz? Nasıl olursunuz?" diye.
Yahu bunda şaşıracak ne var?
Yıllardır burada yazmıyor muyuz "BDP ile PKK aynı şeydir" diye.
Hatta bu yakınlaşmanın iyiden iyiye arttığı dönemlerde yine bu sütunda BDP-PKK diye bahsetmiyor muyuz?
Etnik siyasetin dibine vurdukları anda ikisine birden "Kürt faşistleri" demiyor muyuz yıllardır?
Bunların aynı kaynaktan beslendiklerini, bunların aynı siyasi oluşum olduklarını, birinin siyasi diğerinin ise askeri kanadı oluşturduklarını yıllardır anlatmıyor muyuz?
Bunlar arasında geçirgenlik olduğunu, pek çok ismin zaman zaman PKK, zaman zaman BDP çatısı altında olduklarını söylemiyor muyuz?
Bizim söylediğimiz gibi, kendileri de zaten bunu söylemiyorlar mı?
Burada tek sorunun PKK'nın mı BDP'nin mi üstte olduğu konusu olduğu bilinmiyor mu?
Askeri kanat mı siyasi kanada hükmediyor, yoksa siyasi kanat mı askeri kanada...
Bilenler askeri kanadın siyasi kanadın üzerinde olduğunu biliyorlar da, siyasi kanat bunu açıkça kabullenmekten kaçınıyor sadece.
Ama KCK'lı bacaksızların, bunların en etkili siyasetçilerine bile posta koyup fırça attığı da net ve açık değil mi?
Bütün bunlar ortadayken, PKK'lılarla BDP'lilerin kucaklaşıp sarmaş dolaş olmasına neden bu kadar şaşırdınız?
İki sene sonra seçimlerde o fotoğraftaki PKK'lıyı listeye yazıp milletvekili seçtirirlerse, o PKK'lı dağda arkadaşlarıyla karşılaşınca ne yapacak sizce?
"Ben milletvekiliyim. Size selam vermem" mi diyecek?
Bu beyhude tartışmayı bence hiç yapmayın.
Eğer sarmaş dolaş olmasalardı, asıl haber o olurdu.
Böylesi zaten normal olan.
Türklerin değil Kürtlerin sorunu olacak
TERÖR örgütü kudurma emareleri göstermeye başladı.
Yeni bir olay değil.
Geçmişte de oldu bunlar.
Teröre anladığı dilden karşılık vermek zor değil.
Terör terörü doğurduğu için, anladığı dilden karşılık vermek gerekmiyor bence.
Fakat görünen o ki, bu gidişat işi başka yöne doğru götürecek.
"Ne yöne?" diye soracak olursanız kısaca söyleyeyim.
Derinine girmeden.
Düne kadar bu sorun, yani Kürt sorunu denilen sorun "Türklerin" sorunuydu.
Ancak terör örgütünün ve uzantısı siyasi partinin tavrı sayesinde Türkler bu sorundan yavaş yavaş sıyrılmaya başladılar.
Bu iş bu şekliyle sürer ve tırmanırsa Kürt sorunu artık Türklerin sorunu olmaktan çıkacak.
Ve Kürtlerin sorunu haline gelmeye başlayacak.
Türklerin sorunu olan Kürt sorunu birdenbire Kürtlerin sorunu haline gelecek.
Ve o zaman "Biz bu sorunu nasıl çözeriz?" diye kara kara düşünenler Kürtler olacak.
Ben şimdiden söyleyeyim de sonra "Niye o zaman uyarmadınız?" demesinler.
"Sen ne demek istiyorsun?" diyenler olacaktır bu yazıdan sonra.
Biraz düşünsünler. Ne demek istediğimi anlarlar.
Anlamazlarsa, o zaman başka bir yazıda anlatırız ne demek istediğimizi.
Sezer'i şaşırtan telefonlar
BAŞBAKAN Erdoğan'ın, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i bayram tebriği için aramasının, Ahmet Necdet Sezer'i ne kadar şaşırttığını tahmin edersiniz. Çünkü meselenin görünen tarafına bakarsanız, AK Parti ve Sezer arasında çok ciddi bir çelişme ve çekişme var gibi duruyordu.
AK Parti Sezer'den, kendilerince önemli yasalardaki vetolarından pek memnun değil gibi görünüyordu. Sık sık karşı karşıya geliyor, birbirlerini eleştiriyorlardı.
Gerçi AK Partililerden, partinin önemli isimlerinden Sezer hakkında daha önce de olumlu cümleler duymadım değil.
AK Parti'nin önde gelenleri zaman zaman Ahmet Necdet Sezer'in bazı hassasiyetleri dışında kendilerine çok engel çıkarmadığını, önem verdikleri yasaların büyük bölümünü fazla sorun çıkarmadan imzaladığını ve AK Parti hükümetlerinin Sezer'le çalışmaktan göründüğü kadar şikâyetçi olmadıklarını söylediler.
Fakat yine de Başbakan Erdoğan'ın telefonu Sezer'i şaşırtmıştır.
Ancak daha önce de Sezer'i bu kadar şaşırtan bir telefon geldiğini Afganistan'da görev yapan bir Türk siyasetçisinden dinlemiştim.
Yıllar önce Afganistan Devlet Başkanı Karzai, Kandahar'daki Türk kız lisesini gezmek ister.
Adamı alıp okula götürürler, Karzai okulda gayet iyi ağırlanır. Okulu gezen Karzai okulda verilen eğitime, uygulanan sisteme bayılır. Okuldaki şartlardan çok etkilenir.
Bunu oradaki yöneticilere belirtmekle kalmaz. "Durun ben Türkiye Cumhurbaşkanı'nı arayacağım" der ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i arar.
"Burada çok güzel bir okul kurmuşsunuz. Afganistan'da böyle bir okulun bir eşi daha yoktur. Ülkenize bu okul için ne kadar teşekkür etsek azdır" diyerek beğenisini ve teşekkürlerini bildirir.
Ahmet Necdet Sezer "kem küm" eder ve telefonu kapatır.
Karzai'nin bilmeyip, Sezer'in bildiği, o okulun Türk Milli Eğitim Bakanlığı tarafından değil, Gülen Cemaati tarafından yapıldığıdır.
Sezer'in o telefona çok şaşırdığını biliyordum.
Bu telefona da epey şaşırmıştır herhalde.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Koz kabuğunu beğendiği zaman