'Başbuğ'a 'terör örgütü mensubu' diyenleri tarih affetmez'
Başbakan Erdoğan, generallerin "terör örgütü mensubu" suçlamasıyla tutuklu yargılanmasına "Teröristi bile bir kapıdan alıp diğer kapıdan bırakıyorsun. Ya Genelkurmay Başkanı'nı niye içeri alıyorsun arkadaş?" sözleriyle tepki gösterdi. Erdoğan, "Bu tanımlamayı yapanlar bulundukları makam itibarıyla kendilerini sağlamda görseler de tarih onları affetmez" diye konuştu
Başbakan Erdoğan, tutuklu generallerin “terör örgütü üyesi” olarak tanımlanmasına tepki göstererek, “Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimizin hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda ‘terör örgütü mensubu’ demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez” diye konuştu. Erdoğan, Ankara’da ABD Büyükelçiliği’ne yapılan saldırının failinin DHKP-C’li olduğunun da kesin olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, dün akşam Habertürk TV’de canlı olarak yayınlanan Teke Tek’e katılarak Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı. Erdoğan, tutuklu generallerin durumuyla ilgili daha önce yaptığı açıklamanın hatırlatılması üzerine yargının tutumunu eleştirdi:
BİZİ DİLHUN EDEN BİR KONU: Bu bizi dilhun eden bir konu. Kuvvetler ayrılığı prensibi bir defa birbirlerinin alanına girmeye ne yazık ki çok müsait. Daha önce Sayın Ahmet Necdet Sezer’in döneminde yargıyı adeta bu erklerin üzerine çıkaran bir Meclis konuşması vardı. Bu ifadeler çok eleştiri aldı. Ne yargının yürütme, ne yürütmenin yargı üzerinde bir üstünlüğü olamaz. Hepsinin Anayasa’nın tanımladığı o kategoride hizmetini vermesi lazım.
TSK TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR: Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimiz, hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda ‘terör örgütü mensubu’ demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez. Bu tanımlamayı yapanlar kendileri bulundukları makam itibarıyla kendilerini sağlamda görseler de tarih onları affetmez. Bir defa TSK bir örgüttür ama terör örgütü değildir. ‘Bu anayasal örgütün başıdır’ dersen eyvallah. Ama ‘terör örgütü’ dediğin zaman affedilir bir yanı yok. Bu çok ciddi bir yanlış. Mesela orada emekli olan komutanlarımız var, generaller var. Bu noktadaki yaklaşım tarzı çok yanlış.
NİYE UZATIYORSUN BU İŞİ?: Belli makamlarda olan insanlar bazı insanları artık öyle bir hale getirmiştir ki, bu kaçar mı, durur mu bunu bilir. Kaçma ihtimali yokken, böyle bir şey yokken bunu yaparsan sistemi tehdit eder pozisyona giriyorsun. İster emekli olsun, ister muvazzaf olsun. Kardeşim ver kararını. Ne geciktiriyorsun bu işi? Otur gece gündüz çalış icabında. Benim şu anda 6 saat uykum var, sen de yap... Bu sadece generallerimiz, diğer subay ve astsubaylar için yapılan uygulamalar, biz siyasiler için oldu ve halen oluyor. Burada kim kaçar, kim kaçmaz? Tutuksuz yargılama meselesi, burada çok hassas davranmaları lazım.
BUNA CEZAEVİ DAYANMAZ: Tutuklama bizim için son seçenek olmalı. Cezaevi noktasında biz niye sıkıntıdayız? Bu kadar tutuklama olursa buna cezaevi dayandırabilir misiniz? Dolayısıyla tutuklama olayını son seçenek olarak düşünmeli. Hemen böyle geleni alayım atayım içeri olmaz! Bu adam terörist, tamam, eyvallah tutukla. Öyle bir şey oluyor ki, teröristi bile bir kapıdan alıp diğer kapıdan bırakıyorsun. Yahu Genelkurmay Başkanı’nı niye içeri alıyorsun arkadaş? Tutuksuz yargıla. Yap bunu o zaman bitir işi. Şahsen bundan dolayı üzgünüm. Bu kanaatimi burada paylaşmak zorundayım. Bunu asla yargıya müdahale olarak da söylemiyorum. Ama bunun bir değerlendirmeye alınması noktasında söylüyorum. Tutukluların geneli için böyle bir şeyi ortaya koyuyorum. Uzun tutukluluk sorunu milletvekilleri için de geçerli.
ORTAK İSTİHBARAT PAYLAŞIMI YOKTU: (Terörle mücadele konusunda) Çıtayı çok fazla yükseltmek doğru olmaz. Terörle dünyada mücadele verenler de bir anda netice alamadılar. Biz 10 yıldır terörle mücadele ediyoruz. Şimdi birkaç yıldır terörle mücadelede istihbarat paylaşımında iyi bir noktaya geldik. Geçmişte paslaşmalar olmuyordu, ciddi sıkıntılar yaşıyorduk. İstihbarat paylaşımında bu sıkıntılar ortadan kalkınca operasyonlarda da gerek polisin, gerek askerin alanında çok rahat müdahale edilebiliyor. Geldiğimiz noktada özellikle kırsalda iş ciddi manada bir ehemmiyet arz etti.
‘KOMUTANLAR ARAZİDE’
“Ben, gerek Genelkurmay Başkanım , gerek kuvvet komutanlarım , üst komuta kademesi araziden çıkmıyor . Genelkurmay Başkanı operasyonu yürütüyorsa, kuvvet komutanları o operasyonu yürütüyorsa moral başka oluyor. Sürekli iç içeyiz. Benimle olsun. Cumhurbaşkanımızla olsun... Bu aşağıya güven veriyor. 2012'de sayısal olarak operasyon fazla olmuş olabilir ama netice almada çok başarılı olduk. Kayıp itibarıyla karşı tarafın kaybı çok çok fazla. Biz onu ölçü almıyoruz. Bizim öldürmenin değil, yaşatmanın peşinde olmamız lazım.”
‘Bombacı kafasındaki benden teşhis edildi’
ERDOĞAN, ABD Büyükelçiliği’ne yönelik bombalı saldırı ile ilgili şunları söyledi:
DHKP-C’Lİ OLDUĞU KESİN: Şu ana kadar kafatasındaki bir ben onu açıkça ortaya koyuyor. Fakat yine de çok daha emin olabilmek için oradan DNA testleri yapılacak. Bu testler yarın sabah kesinleşecek. Şu an elimizde isim olarak, memleket olarak mevcut. Prensibim nihai neticeyi aldıktan sonra açıklama yapmak. Ancak DHKP-C’li olduğu kesin. Daha önce bu kişinin yapmış olduğu bazı eylemler var... ABD’li büyükelçiyi arayarak ‘Geçmiş olsun’ dileklerimi ilettim. Ölen güvenlik elemanına Allah rahmet etsin. Bir de NTV’den bir kızımız var. Büyükelçi ‘Ben davet ettim’ diyor. Didem Tuncay kızımızın durumu ağır. Allah’tan ona da şifalar diliyoruz, ailesine ‘Geçmiş olsun’ temennilerimizi iletiyoruz.
SURİYE EKSTRA ADIMLAR PEŞİNDE: (DHKP-C’nin Suriye ile ilişkisi) Suriye ilişkisi ihtimalini vermiyorum. Suriye Türkiye’de şu anda teröre yönelik ekstra bazı adımların içerisinde. Güvenlik güçlerimizin DHKP-C’ye çok ciddi operasyonları oldu. Güvenlik güçlerimizi kutluyorum. Bir daireye giriyorsunuz, 11 çelik kapıyı kaynaklarla kesmeye çalışıyorlar. İtfaiye merdiveni ile camlar kırılarak içeri giriliyor. Sabah 05.00’te içeri girildiğinde orada 11 avukat ve bir kısmı yakılma gayretine girmiş evraklar, bilgisayarlar bulunuyor.
ORTAKLAŞA, TERÖRÜN BELİNİ KIRALIM: Türkiye’de dışarıda avukatım diye gezenler kalkıp onlara sahiplenme içerisine giriyor. Anamuhalefetin genel başkanı da kalkıp bu işi sahiplenme noktasına gidiyor. ‘Şu anda basın mensupları içeride’ diyorlar. Bu kişilerin çoğu DHKP-C’lidir. Bunlar içerisinde mahkûm olanlar var, tutuklu olanlar var. Bugünkü canlı bombanın cebinden bir tane basın kartı çıksa onun için de ‘Basın mensubuydu’ diyecekler. Bunlar iyi yaklaşım tarzları değil... Bu mücadeleyi ortaklaşa verirsek terörizmin belini kırarız ve Türkiye her alanda pik yapar.
GÜNEYDOĞU HALKI ‘YANINIZDAYIZ’ DİYOR
“GÜNEYDOĞU’da vatandaşlarımızın bize söylediği şu: Siz bizim umudumuzsunuz. Bizi ne olur ihmal etmeyin, bırakmayın. Biz yanınızdayız, arkanızdayız. Biz de onlara ‘Bu mücadelede sizde bizi yalnız bırakmayın’ diyoruz. Nedir kepekleri indirmeyin! Şimdi o şehrin insanı yatırım yapmıyor. Bir bedel öde. Mesela ben Van’da orada, bir mermer noktasında fabrika açılışı yaptık. Van Mermer diye. Şu anda 750 kişi çalışıyor. İleri teknoloji getirdi, işin başına çok kalifiye yönetici de koydu. Fabrikayı gezdim. Çok çok başarılı bir ürün var. Bu ürünü hem ülkemde kullanacağız hem de ihracat yapacağız. Şimdi Suriye’nin yeniden imarında iş başına düşen Türkiye olacak. Türkiye’nin oradaki işlevi tıpkı Irak’taki gibi çok çok farklı olacak.”
‘İMRALI, BEKLENTİLERİMİZ YÖNÜNDE ADIM ATIYOR’
BAŞBAKAN Erdoğan, İmralı süreci ile ilgili soru üzerine şöyle konuştu: “Bölücü terör örgütünün 4 boyutu var: İmralı, Kandil, Avrupa ve parlamento. Dedikleri şey şu: ‘İmralı ne derse biz onu yaparız.’ Samimilerse şu anda İmralı beklentilerimize cevap verecek şekilde adımlarını atıyor. Şu anda silahların bırakılmasından yana bir tavrın içerisine gidiliyor. Bu işin artık çıkışı yok. Biz ne dedik: ‘Yurtdışına çıkacaklarsa sınır noktasında biz iktidar olarak elimizden gelen bütün imkânlarımızı seferber edeceğiz, bundan önce olduğu gibi dokunmaya fırsat vermeyeceğiz.’ Bu bittiği zaman eğer benim Kürt vatandaşımı seviyorlarsa benim Kürt kardeşime en büyük iyiliği bunlar yapmış olacaklar. Çünkü operasyonlar bitecektir. Benim güvenlik güçlerimin tek işi operasyon değil ki. Benim askerim kışlasındadır, polisim de mahallindedir, başka bir yere çıkmaz. 600 milyon dolarlık yeri sen gel iş makineleri yak, tehditler falan... Gelmek isteyen korkuyor, gelmiyor. Buna rağmen 36 katrilyon altyapı-üstyapı yatırım yapmışız. Biz teröre rağmen bunu yapmışız. Demek ki terör bölgeden sıyrılsa bu yatırım 72 trilyona çıkar.
KAN BEYNİME SIÇRAR: “2014’te silahların patlamadığı, huzur içerisinde olan bir ortama girmiş olabilir miyiz?’’ sorusu üzerine Erdoğan, “Buna zaman vermek, o mümkün olmuyor. Yani bu hemen olabilir ama uzayabilir. Biz her an olması için çalışıyoruz, uzaması için değil. Şu anda bizim proje ilerliyor” ifadesini kullandı. İmralı ziyaretlerine izin verdiklerini hatırlatan ve BDP’nin tutumunu da eleştiren Erdoğan, şunları kaydetti: “Mesajları verirken lütfen mesajlara dikkat etsinler, bizi farklı mesajlar vermeye itmesinler. Şimdi biz mecbur muyduk Avrupa’da öldürülenlerle ilgili Diyarbakır’da cenaze törenine izin vermeye? Bizim böyle bir mecburiyetimiz yoktu. Ama biz onların ricaları, vesaireleri üzerine arkadaşlara dedik: ‘Peki.’ Ama bakın şimdi konuşma yapıyorsun. Baştan aşağı geliyorsun, barış, barış, barış... En sonuna geliyorsun, barışı istediğini söyleyen, ‘Başbakan, Kürt kardeşlerimizi bombalıyor’ diyorsun. Şimdi bunu söylediğin zaman, kusura bakılmasın benim kan beynime sıçrar. Niye fırlar çünkü benim Kürt kardeşimle problemim yok. Benim teröristle problemim var.”
‘TÜRK TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ GETİRELİM ’
BAŞBAKAN Erdoğan, mart sonuna kadar Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda çalışmalara devam edeceklerini belirterek anlaşma olmazsa Anayasa'yı çıkarabilecek şekilde bir ya da iki partiyle yola devam edeceklerini söyledi. "Başkanlık sistemi bunun içinde muhakkak olacak mı?" sorusunu ise Erdoğan, şöyle yanıtladı;
"Bizim illa diye bir şeyimiz yok. Biz zaten şu anda da ülkemizi yönetiyoruz İdare ediyoruz. Yani olmazsa olmazımız değil. Milletimizden eğer başkanlık sistemi bu gücünü alırsa çokbaşlılıktan kurtuluruz Bize sağlayacağı şey, çok seri karar alma imkânını getirecektir. Burada benim üzerinde durduğum en önemli başlık şudur: Örneğin yarı başkanlık sisteminin kendine has mesela bazı doğruları var Amerika'daki sistemin kendine has bazı doğruları var. Bunları alalım, ortada konuşalım, Türk tipi bir başkanlık sistemi getirelim. Çünkü bizim de geleneklerimiz var. Yani bizim illa da Amerika'nın geleneklerini taklit etmemiz gerekmez İlla Fransız olsun, Rus olsun diye böyle bir şey söz konusu değil. Bizim kendi geleneklerimizden, göreneklerimizden gelen, bunları da inceleyelim.''
İÇİŞLERİ BAKANI NEDEN DEĞİŞTİ?
• İdris Bey benim çok çok eski arkadaşım. İmam Hatip'ten sınıf arkadaşım. Çalışkan, pek diplomaya doyan bir arkadaşımız değil, gayretlidir. Bu süreç içerisinde her şeyi değerlendiriyoruz. Bu değerlendirmeler içerisinde de, istişarelerimiz vs. bu süreç içerisinde böyle bir değişim. Terör olayı bizim için çok çok önemli bir süreç İdris kardeşim aslında gözü kara bir kardeşimdir. Terör bölgelerinde görülmesiyle vs. Bu noktada herhangi
bir sıkıntı söz konusu değil. Fakat böyle bir değişimin olması ihtiyacı, yaptığımız araştırmalar neticesinde doğmuştur.
• Benim Sağlık Bakanımdan hiçbir şikâyetim yoktur. Bir devir teslim süreci. Biz bir taraftan insan yetiştirmemiz lazım. Bir taraftan da zaman zaman meslek körlüğü başlar... Şimdi Recep Bey'in üçüncü dönemiydi. Recep Bey bu dönem gidiyor. Şimdi seçimden sonra devir teslim yapması farklı ama bunu bir parlamentoda olan bir
arkadaşımızın alması başka. İki bakanla birbirinin alakaları bir farklılığı görülüyor. Yeni bakanımız Mehmet Bey, Recep Bey'in birikiminden istifade edecek. Burada herhangi bir ters bakma olumsuz yaklaşım böyle bir şey söz konusu değil. Ben de yine kendisinden birikimlerinden gerek parti içinde parlamentoda istifade edeceğiz.
Başbakan Erdoğan’ın katıldığı program, yaklaşık 2 saat sürdü.