Krizler fırsattır
GEÇENLERDE LC Waikiki'nin patronu Vahap Küçük davet etti.
Doğrusu ben de merak ediyordum.
Yıllar önce, kuruluş yıllarında tanımış, inanılmaz büyümelerini hayretle izlemiştim.
Fransız markası olarak doğan LC Waikiki'ye üretim yapmakla başlayıp markanın sahibi olmaya ve oradan bir dünya devi yaratmaya giden öyküyü dinlemek istiyordum.
Markanın Güneşli'deki merkezinde buluştuk.
Her katı 10 bin metrekarelik 5 katlı binada sadece ofisler vardı ve burada 2000 kişi çalışıyordu.
Türkiye'den Bangaldeş'e ve Mısır'a kadar yayılmış üretim tesislerinde çalışanların toplamı ise 40 bin kişiyi buluyordu.
Geçen yılın yurtiçi satışları 1 milyar TL'nin üzerindeyken, ihracat 200 milyon doları aşmıştı. Bu yılın ihracat hedefi ise 300 milyon doları aşmaktı.
Türkiye'deki büyüklükleri, kendilerini takip eden 7 firmanın toplamından fazlaydı.
Vahap Küçük'e "Nasıl oldu bu büyüme?'' diye sordum.
"Kriz sayesinde'' dedi ve anlattı.
2001'deki büyük ekonomik kriz sırasında, o dönem 600 franchise satıcılarını kaybetmişler.
Bunun üzerine kendi sahip oldukları dükkânlarla büyüme kararı almışlar.
Küçük o dönemi şöyle anlatıyor:
"Krizden dolayı herkes dükkânlarını kapatıyordu. Alışveriş caddelerinde, AVM'lerde boş dükkânlar artıyor, kiralar ise hızla düşüyordu. Normal şartlarda bulamayacağımız yerlerde dükkânlar boşalıyordu, kiralar ise dibe vurmuştu. Çok ucuz fiyatlara, çok iyi lokasyonlarda dükkânlarımız oldu. Bu durum satışlarımızı artırdı. Bu arada Türkiye hızla büyümeye başladı son 10 yılda. Bu büyüme de bize gaz verdi. Satışlarımız inanılmaz arttı. Üretimimiz arttı. Üretim arttıkça maliyetlerimiz düştü. Maliyetler düştükçe biz bunu fiyatlarımıza indirim olarak yansıttık. Son 10 yılda fiyatlarımız sürekli geriledi.''
Şimdi artık Zara gibi, Mango gibi devlerle yarışıyorlar.
"Ucuz olduğumuz için kalitesiz algısı oluşmasın' istiyoruz" diyor Küçük.
Artık modanın sezonluk değil, 15 günlük dönemlerde değiştiğini, özellikle kadınların sürekli yenilik peşinde koştuğunu, bu yüzden de sürekli olarak yeni ürünler geliştirmek zorunda olduklarını anlatıyor.
"Ucuza moda'' kavramını başarıyla yürüten markalardan biri olarak görüyorlar kendilerini.
Zaten satışlarının büyük bölümünü kadın koleksiyonları oluşturuyor.
Neredeyse erkek ve çocuk satışlarının toplamı kadar kadına yönelik ürün satıyorlar.
Türkiye dışında çevre ülkelerde, Balkanlar'da, eski Doğu Bloku'nda mağazalar açıyorlar.
Avrupa'nın ve Amerika'nın oturmuş pazarlarına girmek içinse aceleleri yok.
"Nasılsa bir gün oralara da gireriz'' diye düşünüyorlar.
Vahap Küçük'le buluşup LC Waikiki'yi konuşurken öğrendiğim en önemli ders ise şu:
"Krizler korkulacak şeyler değil. Tam aksine işini bilenler için rekabet penceresinde açılmış fırsat kapıları.''
İmralı'da görevlendirme
SELAHATTİN Demirtaş küçük bir düzeltme yapma gereği hissetmiş.
İletti. Ben de size iletiyorum.
''Lazkiye'nin Kürt bölgesi içinde yer almasından söz etmedim. Orada söylediğim, Lazkiye Limanı'nın Kürtler için denize çıkış yolu olabileceğiydi'' diye düzeltti Demirtaş.
Bu arada hazır söz açılmışken Demirtaş'ın o gün Abdullah Öcalan'la ilgili naklettiği izlenimlerini de aktarmak isterim.
Demirtaş, Öcalan'ın kendisiyle devlet adına görüşen isimlerle ciddi bir dostluk geliştirdiğini aktardı.
"Artık birbirlerini çok iyi anlıyorlar ve Öcalan bu kişilere çok güveniyor. Bir araya geldiklerinde sadece Kürt meselesi ya da çözüm sürecini konuşmuyorlar... Bölgedeki gelişmeler, Ortadoğu'da olan bitenler, olası sorun ve çözümler üzerinde de görüş alışverişi yapıyorlar'' dedi.
Öcalan, İmralı'da komşuluk yaptığı diğer 5 mahkûma da çeşitli görevler vermiş.
Gazeteleri okumak, televizyonlardaki tartışma programlarını izlemek.
Buralardan notlar çıkarmak ve bunları paylaşmak bu görevler arasında.