Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BDDK’nın Abdullah Tivnikli’nin “ortağı olduğu” bankadan, ortağı olduğu “şirketi” kredilendirmesini yazdım dün.

        Yavuz Semerci de yazmış.

        Hem de daha detaylı, daha ekonomi yazarı gözüyle.

        Olayı bir kez daha hatırlatayım.

        Abdullah Tivnikli, Kuveyt Türk Bankası’nın yöneticisi.

        Kuveyt Türk Bankası, enerji dağıtım özelleştirmelerinde Dicle Elektrik’i satın alan şirkete önemli miktarda kredi veriyor.

        Bu normal.

        Normal olmayan ise şu.

        Dicle Elektrik’in yüzde 66’sına sahip olan iki ayrı şirketin ortağı da Abdullah Tivnikli.

        Yani Abdullah Tivnikli, yöneticisi olduğu bankadan, patronu olduğu şirketlere ciddi miktarda kredi veriyor.

        Bu durum “eski Türkiye” için normal bir durumdu.

        Herkes böyle yapardı.

        Şirket batarsa borç bankaya kalırdı, şirket para kazanırsa patron para kazanırdı.

        Sonunda bankalar bu yolla batar, o bankaların borcu devlete, yani size bana kalırdı.

        Türkiye 1994-2004 yılları arasında bu yolla “banka hortumcularının” bugün yüzlerce milyar dolara tekabül borcunu ödedi.

        Sonra Kemal Derviş döneminde çıkarılan yasalarla bu durum engellendi.

        “Bankaların ortak ve yöneticileri, ortak ve yöneticisi oldukları şirketlere kredi veremezler” diye özetlenebilecek bir yasak getirildi.

        Bu yasağa bugüne kadar titizlikle uyuldu.

        AK Parti’nin en büyük ekonomik başarılarından biri de bu yasağa uymak ve bu yasak sayesinde ekonomide hem hırsızlığı, yolsuzluğu engellemek, hem de ekonomik dengeleri bozmamak oldu.

        Şimdi bu yasa Kuveyt Türk-Dicle Elektrik ve Abdullah Tivnikli tarafından delindi.

        BDDK da buna “onay” verdi.

        Dün bunu yazdım.

        BDDK’dan “tık” çıkmadı.

        Ne bir ses, ne bir nefes, ne bir açıklama, ne bir savunma.

        Bana sorarsanız “yaptıkları yanlışı” kendileri de biliyor ve “vicdanen rahat değiller”.

        Ben ise bu kararda şunu görüyorum.

        Yeni Türkiye, artık eski Türkiye’ye dönüyor.

        “Yeni Türkiyeciler” şimdi, “Eskisi de iyiymiş be” demeye başlıyorlar.

        Çelik: Van’ı BDP değil, KCK-PKK tehditle kazandı

        TELEFON çaldı.

        Arayan Hüseyin Çelik.

        “Nasılsınız?” dedi.

        Galatasaray maçından çıkmışım, keyfim yerinde. “Çok iyiyim, maçtan çıktım” dedim.

        “Galatasaray’ımızı kutluyorum, ama bu bir kutlama değil bir sitem telefonudur” dedi.

        Salı akşamı Teke Tek’in bir bölümündeki diyaloğa takılmış AK Parti Genel Başkan Yardımcısı.

        “Seçim anketlerinin Van’la ilgili bölümünde AK Parti’nin 2009 seçimlerinde Van’ı bana olan tepki yüzünden kaybettiğini söylemişsiniz, Mehmet Ali Kulat da onaylamış. Ama durum bu değil” dedi.

        Anlattı.

        “Evet, 2009 seçimlerinde Van’ı kaybettik ama bunun bana olan tepkiyle alakası yok” diye başlayıp devam etti.

        “Elbette ki herkes beni sever demiyorum. Seven de vardır, sevmeyen de, kızan da. İş yapan, bir şeyler yapmaya çalışan herkes için bu geçerlidir. Sizi de bir gazeteci, bir yazar olarak seven de vardır, sevmeyen de” dedi.

        “Beni sevmeyen daha çoktur Hüseyin Bey” dedim. “Seven de vardır, ayağına bastığınız için sevmeyen de ya da düşüncelerinize katılmadığı için sevmeyen de vardır. Bu benim için de geçerli ama Van’da AK Parti’nin kazanamamış olmasının bununla alakası yok” dedi.

        Sonra da 2009 seçimlerini anlattı.

        “2009 seçimlerini BDP kazanmadı. PKK ve KCK kazandı. Ama demokratik yollarla kazanmadılar. Tehditle kazandılar. O seçime örgüt çok asıldı. Asılma da şöyle oldu: AK Parti seçmenlerinin, bırakın seçmenlerini parti üyelerinin, sandık görevlilerinin, apartman görevlilerinin seçime gitmesini zorla, silah zoruyla, tehditle engellediler. Direkt Kandil’den açılan telefonlarla üyelerimiz, görevlilerimiz tehdit edildi. 45 bin Van yerlisini, AK Parti’ye oy verecek seçmeni korkutarak, tehdit ederek sandığa göndermediler. Bir üyemiz bunlara kulak asmadığı için otomobili yakıldı. Van’ı kaybetmemizin nedeni budur. KCK’dır.”

        Artık Van milletvekili olmadığını hatırlattığım Çelik, “Evet, artık Van milletvekili değilim ama hâlâ Van milletvekillerinden çok Van için çalışıyorum. Hâlâ Van’dan kim gelse, Van’ın ne derdi olsa herkes beni buluyor. Sadece Karayolları’na Van için 3.5 milyar TL kaynak aktarmışız. Evet, eski belediye başkanımız üstyapıya önem vermemiş gibi görünebilir ama olmayan bir altyapıyı onun döneminde kurmuşuz. Ve sizin yayınladığınız ankette de görüldüğü gibi AK Parti Van’da BDP’nin üç puan önünde. Bu sefer AK Parti kazanacak” dedi.

        “Çünkü hem deprem sonrası çok iyi işler yaptınız, hem de BDP’li belediye hiçbir şey yapamadı. Van dökülüyor” dedim.

        Güldü.

        “Biliyorsunuz, aleyhimde yazılan, söylenen hiçbir şeye yanıt vermem kolay kolay. Ama bir Vanlıdan, saygı, sevgi duyduğum sizden gelince aramak ihtiyacı hissettim” dedi.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Eski hastayı öldüren reçetenin yeni hastayı da öldüreceğini anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar