Yıldırım'ın mahkûmiyeti paralel mi düz mü?
AZİZ Yıldırım'ın cezası Yargıtay tarafından onandı.
Herkes şaşkın.
Çünkü son günlerde esen rüzgârla Yıldırım'ın kararının Yargıtay'dan döneceğine neredeyse herkes kesin gözüyle bakılıyordu.
En kötü ihtimal "yeniden yargılama düzenlemesi" yapılana kadar Yargıtay kararı açıklanmayacaktı.
Buna canı gönülden inanmıştı herkes ya da inandırılmıştı.
O kadar ki, Türkiye'deki yargı süreciyle hiçbir alakası olmamasına rağmen, bazıları Fenerbahçelileri gaza getiriyor, "Merak etmeyin, UEFA cezayı kaldıracak" diyorlardı.
Aziz Yıldırım bile dün futblcularına, "Gelişmeler olumlu. Avrupa'ya gideceğiz. Bu yüzden mutlaka şampiyon olacağız" diyordu.
Ama akşamüzeri "felaket haberi" geldi.
Yargıtay, Yıldırım'ın cezasını onadı.
Şimdi kalan cezasını çekmek için 2 yıl 2 ay daha yatacak.
Ve tabii Fenerbahçe Başkanlığı da bu kararla birlikte sona ermiş oldu.
Bu karardan sonra şimdi yeni bir "atışma" başlayacak.
Bazıları Aziz Yıldırım'ın mahkûm edilmesini "paralel devlete" ve "Cemaat"e bağlamaya çalışacak.
Diğerleri ise "Bizimle alakası yok" diyecek.
Tabii en fazla düne kadar "Şike vardır" diye bağıran bazı edepsizler, "Bu Pennsylvania'nın oyunu. Yazık oldu Fenerbahçe'ye" diye yaygara yapmaya başlayacaklar.
Pennsylvania'ya hangi gazeteciler gitti
GAZETECİLER ve Yazarlar Vakfı zaman zaman açıklamalar yapıyor, Cemaat ya da Hizmet Hareketi hakkındaki iddiaları aydınlığa kavuşturmaya çalışıyor. Düne kadar bu vakfa yakın durmak, yaranmak ve bu vakfın organizasyonlarına katılmak için takla atan kimileri Cemaat'le beraber vakfı da hedef yapmış durumdalar.
Benim ise bu vakfın yöneticilerinden bir isteğim var.
Fethullah Gülen Pennsylvania'ya gittiği günden bu yana
- Hangi gazeteciler Fethullah Gülen'le görüşmek için Pennsylvania'ya gitti?
- Hangi gazeteciler Fethullah Gülen'le görüşmek için randevu talep etti?
- Cemaat'in okullarını ziyaret etmek için düzenlenen gezilere hangi gazeteciler kaç kez katılıp nerelere gittiler?
Bu isimler açıklanırsa çok mutlu olacağım.
Yetkisi yok ama uğraşıyor
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül'ün, şu anda hapishanede ölümle cebelleşen ve içeriye alındığı günden beri başına gelmedik kalmayan Prof. Fatih Hilmioğlu'nu affetmesi gerektiğini yazdım dün.
Sayın Cumhurbaşkanı'mızdan anında yanıt geldi.
Profesör Fatih Hilmioğlu'nu affetmeyi Abdullah Gül de çok istiyormuş.
Ancak yasalar "hükümlülerin affı" konusunda Cumhurbaşkanı'nı yetkilendirdiği halde, tutukluların affıyla ilgili bir yetkisi yokmuş Sayın Gül'ün. Bu yüzden de şu an için bir şey yapamıyormuş.
Ancak yine de hukuçulara talimat vermiş ve "Ne yapabiliriz?" diye yasaları incelettiriyormuş.
Bu konudaki "insani rahatsızlığını" Adalet Bakanı'yla da paylaşmış. Hilmioğlu'nun cezaeviden bir an önce çıkabilmesi için elinden geleni yapıyormuş.
Sevindim ve kendisine teşekkür ettim.
Twitter'da yazmıyorum
SEVGİLİ okurlar, bin kere söyledim, bin kere yazdım.
Bir kez daha yazıyorum.
Twiter'daki sahte Fatih Altaylı hesabından, benim aklımdan dahi geçmeyecek şeyler yazılıyor.
Daha beteri bu yazılanlar, bazı gazeteciler ve bazı siyasetçiler tarafından retwit'leniyor.
Kendilerine yapılan uyarılara rağmen, bana ait olmayan bu twit'leri retwit'leyenler bu yaptıklarını sürdürüyorlar.
Adıma açılan sahte hesapların birini kapatırsak, ki epey bir uğraş gerektiriyor, anında bir diğeri açılıyor.
Değerli okurlar.
Benim Twitter'da bir tek hesabım var.
Onda da sadece köşe yazılarım yer alıyor.
Twitter'da hiçbir konuda fikir beyan etmiyorum, tek bir twit dahi atmıyorum.
Düşüncelerimi, edindiğim bilgileri paylaştığım tek yer bu köşe ve katıldığım televizyon programlarıdır.
Twitter cıvıtır dediğim zaman bana kızanlar oldu.
Allah aşkına söyleyin, bu cıvıtmak, hatta sapıtmak değil de ne?
Sisi'ye destek yüzde 98.4
MISIR'da darbeci Sisi, yeni anayasasını halkın oyuna sundu.
Bu anayasa referandumu Sisi açısından aynı zamanda bir "güvenoyu" olacaktı.
Sonuçtan haberiniz var mı?
Sisi sandıktan muazzam bir başarıyla çıktı.
Sisi anayasasına Mısır halkının yüzde 98.4'ü "Evet" dedi.
Yüzde 50'si, 60'ı değil tam tamına yüzde 98.4'ü.
Belli ki, halkın sadece yüzde 1.6'sı Sisi'ye karşıymış ve o yüzde 1.6 Mısır'ı karıştırmaya, Mısır'da huzuru kaçırmaya, Mısır'da meydanları doldurmaya yetiyormuş.
Demek ki, eğer bir ülkede yüzde 1.6'yı eziyor, yok sayıyorsan, kabul görmek için bazen yüzde 98.4 bile yeterli olmayabiliyormuş.
Bir de hikâye
MISIR'da referandumdan söz etmişken, Mısır'dan bir seçim hikâyesini tekrarlamanın zamanı gelmiş demektir.
ABD'de 2. dönem seçilmek için hazırlanan baba Bush, kamuyu oylamalarında geride kalınca danışmanlarını çağırmış, talimat vermiş:
- Bana dünyada seçimleri en iyi organize eden ekibi bulun.
Danışmanlar araştırmışlar ve en iyi seçim organizasyonu yapan ekibin Mısır'ın o zamanki Devlet Başkanı Mübarek'in ekibi olduğunu öğrenmişler ve bunu baba Bush'a söylemişler.
Baba Bush buyurmuş:
- Mübarek'ten rica edin, ekibini bize ödünç versin.
Mübarek'in ekibi gelmiş ve Bush'un seçim kampanyasını organize etmiş.
Seçimler yapılmış.
Heyecanla bekleyen Bush, ekibi çağırıp sormuş.
- Ne oldu kazandık mı?
"Hayır" yanıtını alınca, "Ne oldu, Mübarek'in ekibi başaramadı mı?" demiş.
Danışman: "Hayır efendim, onlar başardı. ABD'nin yeni başkanı Hüsnü Mübarek oldu."
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Demokrasi treninden bir kez inildi mi, yeniden binmek için durakta çok beklemek gerektiğini unutmadığımız zaman.