Eyvallah da
AK Parti ve hükümet ne diyor?
"Devlette paralel yapılanma var."
Bu paralel yapılanmaya en fazla kimin izin ve gaz verdiğini bir kenara bırakıp cümlenin aslına hak veriyoruz ve diyorum ki:
- Eyvallah, haklısınız.
AK Parti ve hükümet ne diyor?
"Paralel yapının operasyonlar için düğmeye bastığı tarih manidardır."
"Ne zaman düğmeye basarsa manidar olmayacaktı?" diye sormuyoruz ve diyorum ki:
- Eyvallah, haklısınız.
AK Parti ve hükümet ne diyor?
"Bu paralel yapı daha önce de TSK'ya kumpas kurdu."
"O kumpas kurulurken pek memnundunuz; savcıların önünü açıyor, askeri vesayetin bitirildiğini söylüyor ve 'Dosyaların içeriğini görelim' diyordunuz" diye hatırlatma gereği hissetmeden diyorum ki:
- Eyvallah, haklısınız.
AK Parti ve hükümet ne diyor?
"Cemaat, yargıyı ve polisi ele geçirmiş. Bunları temizlemezsek, millet iradesinin üstünlüğünü uygulamaya geçiremeyiz."
"10 yıldır o savcıları, o polisleri siz atadınız, onlara her türlü yetkiyi verdiğiniz sırada aklınız neredeydi?" sorusunu sormadan diyorum ki:
- Eyvallah, haklısınız.
AK Parti ve hükümet ne diyor?
"Bunlar İsrail'in ve ABD'nin güdümünde hareket ediyorlar. Siyonistlerle gizli toplantılar yapıyor, Türkiye'de onların emellerine hizmet ediyorlar."
"En önemli Yahudi örgütlerinden sizler de ödüller almadınız mı, elinizde onca istihbarat örgütü varken bunların bu ilişkilerini görmediniz mi?" deme gereği hissetmeden diyorum ki:
- Eyvallah, haklısınız.
AK Parti ve hükümet ne diyor?
"Devlet otoritesi, hesap vermeyen odak ve zümrelerle paylaşılmaz."
Yüzde yüz hak verdiğim için "Bugüne kadar yaptığınız paylaşım değil de kullanma mıydı?" deme gereği hissetmeden diyorum ki:
- Eyvallah, haklısınız.
Ama tüm bunlara "Eyvallah" demem, tüm bunlara "Haklısınız" demem, "hakkınızı teslim" etmem, çok önemli bir gerçeği ve soruyu ortadan kaldırmıyor.
"Eyvallah da, bu yolsuzluklar ne olacak?"
Taraflı olduğunu düşündüğünüz savcıları görevden aldınız, tamam da yerlerine getirdiğiniz "paralel olmayan" savcılar bu dosyaları "hakkıyla" ele alacaklar mı?
Bakanlarla ilgili iddiaları içeren fezlekeler TBMM Başkanlığı'na geldiği zaman gereği yapılacak mı?
Ortalıkta cirit atan "iddialar" araştırılacak mı?
Hükümet bu yolsuzlukların üzerine ciddiyetle gidecek mi?
Bu pislik temizlenecek mi?
Bunun hesabını "yargının" sormasına "yürütme" izin verecek mi?
Bunlar herkesin aklındaki sorular.
Evet, bugün çok büyük bir çoğunluk, hükümetin "paralel devlet"le mücadele etmesini istiyor, bu konuda hükümeti haklı buluyor, hükümete destek veriyor.
Ama aynı çoğunluk yolsuzluk iddialarını da biliyor, duyuyor, görüyor, kimse yazmasa da okuyor.
Ve paralel devletin çökertilmesi kadar yolsuzlukların da hesabının sorulmasını istiyor.
Anladınız mı bilmiyorum.
Anladınızsa da eyvallah!
Anlamadınızsa da eyvallah!
Türk halkı her şeyin farkında
ARALIK ayı başında, Habertürk'ün 5 yıldır düzenli olarak Konsensus araştırma şirketine hazırlattığı anketi yaptırmaya başladık.
Ancak Konsensus anketin değerlendirmesine geçmeden 17 Aralık meselesi patladı.
Biz de anketi olduğu gibi çöpe atmak zorunda kaldık.
Önceki hafta Konsensus yeniden sahaya çıktı ve dün akşam da anketimiz tamamlandı. Şu anda masamda duruyor.
Biliyorsunuz Habertürk anketleri, yayınlandığı dönemde herkesi kızdırsa da sonrasında hep doğru çıktı.
Bu 5 yıllık süre boyunca yapılan tüm seçimleri ve referandum sonuçlarını neredeyse küsuratına kadar doğru tahmin etti.
Bu kez anket sonuçları çok ilginç.
Bu hafta sonunda yayınlayacağımız anket sonuçlarına baktığımız zaman şunu gördüm:
Bazı şeyleri ne kadar saklarsanız saklayın halk her şeyi biliyor, görüyor, öğreniyor.
Türk halkının gündemi olayların seyrine göre bir anda değişebiliyor.
Bazı olayların etkisi, beklendiğinin ya da olayları yaratanların arzu ettiğinin tam tersi olabiliyor.
Ve Türk halkı "aptal" değil.
Cumartesi günü anketimizi yayınlamaya başladığımızda ne kadar haklı olduğumu siz de göreceksiniz.
Ünal Aysal, Polat'tan kötü yolda
YAZMAYAYIM yazmayayım diyorum ama öyle bir yer geliyor ki, yazmadan olmuyor.
Yazmayayım dediğim konu, çok önemli bir devlet meselesi değil elbet.
Galatasaray'dan söz ediyorum.
Galatasaray'ın halini herhalde izliyor, görüyorsunuz.
Tek kelimeyle "rezalet".
Transfer şampiyonu futbol takımı, tel tel dökülüyor.
Hazırlık maçlarında, kupada, ligde ortaya koyulan futbol rezalet.
1. Lig takımları bile daha derli toplu futbol oynuyor.
Sözde dünya çapında bir teknik direktör geldi. Ama adam yalnız, adam çaresiz.
Puan farkını kapatmak, şampiyon olmak için girilen ligin 2. yarısında takım çok önemli bir maça çıkıyor, tribünde bir tek etkili ve yetkili yönetici yok. Takım deplasmanda yapayalnız.
Başkan kulüp başkanı değil, manav gibi "turfanda çilek" peşinde.
Milyon dolarlara alınan adamlar, bedavaya yollanmaya çalışılıyor, o bile becerilemiyor. Üste para veriliyor.
Teknik direktörün istediği futbolcular alınamıyor, ama başka yabancılara kucak dolusu para veriliyor, pis kokular yükseliyor.
Avrupa futbolunun gelir liginde tepelere çıkmış kulüp hâlâ borç içinde.
Sermaye piyasası oyunları ve gerçek gelirlerle kulübün kasasına girmiş yüzlerce milyon dolar çarçur edilmiş, nereye gittiğini bilen yok.
Transferlerden pis kokular geliyor.
Basketbol takımının başarılı koçu Ergin Ataman durduk yerde taraftarın önüne atılıyor. "Hop ne oluyor" diye araya girecek bir yönetici yok.
Drogba ile oturup konuşan olmadığı için adam gitmeye hazırlanıyor. Sorunlu olduğu zaten sahadaki halinden belli.
Haziran ayındaki seçimlerden bu yana Ünal Aysal yönetimi, Adnan Polat yönetimi gibi uçuruma doğru götürüyor kulübü.
Ne yazık ki, koskoca camiada durumun farkında olan yok.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bozuk olmayan şeyleri tamir etmeye kalkışmadığımız zaman.