Dün, bugün, yarın
"DÖNEMİN ruhu" denilen şey çok garip bir şey.
Bütün değerleri, değer yargılarını, tavırları, tanımları, her şeyi bir anda değiştirip bir anda altüst edebiliyor.
Mesela mı?
Alın size çok göz önünde yaşanan bir "mesela".
Mesela dün, Abdullah Öcalan terör örgütü lideriydi.
Bugün sosyal medyada ve kimi internet sitelerinde Fethullah Gülen'i terör örgütü lideri ilan ediyorlar. Resmen ilanı da yakın gibi görünüyor
Mesela dün Abdullah Öcalan'a "Sayın" demek suçtu, hakkınızda dava açılıyordu.
Bugün Fethullah Gülen'i savunmak suç, hakkınızda şimdilik dava açılmasa da eli kulağındadır.
Mesela dün Öcalan'la görüşmek, röportaj yapmak suçtu.
Bugün Fethullah Gülen'le görüşmek suç.
Mesela dün Öcalan'dan talimat alıp bunu Türkiye'deki uzantılarına iletmek suçtu.
Bugün Fethullah Gülen'den talimat almak suç.
Mesela dün PKK, terör örgütüydü
Bugün Cemaat, terör örgütü muamelesi görüyor.
Mesela dün KCK "paralel devlet yapılanması" suçlamasıyla savcıların hedefindeydi.
Bugün Cemaat'e paralel devlet yapılanması suçlaması yapılıyor.
Dün dünde kalıyor, bugün bambaşka bir gün olabiliyor.
Hatırlatmak istediğim sadece şu:
Bir gün gelecek, bugün de dün olacak.
O zaman da bambaşka şeyler söylenecek.
Siyasetçiler elbette günü yaşar. Onlara verecek aklımız yok.
Ama "dünü"ve "günü" yazanların "yarını" da yazacaklarını unutmaması lazım.
Umurlarında olacağını pek zannetmiyorum, o gün ne "lazımsa" onu yazmaktan çekinmezler, ama ben yine söylemiş olayım.
İki uçta aynı başlık
"GAZETELER yelpazesinin iki ucu hangi gazetelerdir?" diye soracak olsanız, cevap büyük ihtimalle "Bir tarafta Akit, diğer tarafta Sözcü" olur.
Gerçekten de "az satan" birkaç gazete hariç yelpazenin iki ucunda bu gazeteler var diyebiliriz.
Dün sabah gazeteleri okurken gülmeye başladım.
Çünkü Sözcü ve Akit "ortak başlıkla" çıkmışlardı.
Her iki gazete de "Faiz lobisi kazandı" diyordu 1. sayfalarının büyük manşetlerinde.
Aslında bu komik durum bir şeyi gösteriyor.
Bütün tahriklere, bütün bölme ve ötekileştirme çabalarına rağmen, aslında hiçbirimiz diğerine o kadar da uzak değiliz.
Hukuka güven azalırsa para kaçar
GEÇMİŞTE Türkiye ekonomisine yön vermiş bir isimle sohbet ettik geçen gün.
Merkez Bankası henüz faizleri artırmamıştı, dolar almış başını gidiyordu.
"Bugün PPK toplantısı var. Ne bekliyorsunuz, ne olması lazım?" diye sordum.
"Faiz artırmaları kaçınılmaz, en az 4 puan artış bekliyorum. Daha azının hiçbir etkisi olmaz, ama yapabilirler mi bilmiyorum. Çünkü Başbakan faiz artışına karşı" dedi.
"Dediğiniz oranda artış doları durdurur mu? Daha düşük bir seviyeye iner mi?" diye sordum.
"Çok düşüreceğini zannetmiyorum. Ama yükselişi bir süre engeller, fakat doğrusunu söylemek gerekirse biraz geç kalındı. Brezilya ve Hindistan daha zamanında müdahale ettiler. Yine de şart" dedi.
"Niye düşürmez?" dedim.
"Çünkü yabancılar çıkmak için fırsat kolluyor. Türkiye'deki kayıplarını 'write off' edip çıkarlar. 'Ne kadar az zarar edersek o kadar iyidir' diye düşünüyorlar. Bu onlara çıkış kapısı aralar. Dolar çok düşerse çıkış daha hızlı olur. Bu yüzden çok düşmemesi lazım" dedi.
"Niye çıkıyorlar, faiz artışı daha iyi değil mi onlar için?" dedim.
"Gelişmekte olan ülke piyasalarından zaten çıkış var. Her yerden çıkıyorlar ama bizde bir de politik istikrarsızlık var. Diğer piyasalardan 1 çıkıyorlarsa bizden 2 çıkacaklar. Tamamen iç siyasetteki durumdan ve dünyadaki Türkiye bakışından kaynaklanan bir çıkış artışı bu" dedi.
"İç siyasette ne risk görüyorlar?" diye sordum.
Bilmediğim bir şeyi anlattı:
"Bu fonların bible'larında çok önemli bir şey vardır. Hukukun işlemesi. Türkiye'de herkes zannediyor ki, HSYK ile ilgili düzenlemeler sadece biz Türk vatandaşlarını demokrasi açısından ilgilendiriyor. Herkesin unuttuğu şu: Bu fonlar da en azından kabul edilebilir oranda bir demokrasi ve hukuk ararlar. Paranın güvenliğini orada görülür. Türkiye'de hukuk ortamı bozulursa, dışarıdan para girişi de durur ve kaçış başlar. Doğrudan sermaye zaten gelemez de, fonlar aracılığıyla borsaya giren para da durur. Yatırım yapılan şirketlerin ileriye dönük risk taşımaya başladığını, siyasi etkiye açık hale gelmeye başladıklarını görürlerse hemen kaçarlar. Bu kaçışı ne faizle durdurabilirsiniz, ne başka bir şeyle. Bu hukuksuzluktan kaçıştır."
"Türkiye'de böyle bir risk görüyorlar mı?"
"Ben bilemem. Onlara sormak lazım."
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hızlı giden otomobilin direksiyonunu çok fazla kırarsanız ya yoldan çıkacağınızı ya da takla atacağınızı unutmadığınız zaman.