Hukuk devletinden sandık devletine
HER iddia, her suçlamayla ilgili aynı yanıt:
"Millet karar verecek."
"Bırakın yargı çalışsın" diye ortadan bir laf söyleyene cevap belli:
"Millet sandıkta karar verecek."
Bu yanıta kızıyor muyum?
Hayır.
Ama üzülüyorum.
Yok yok halimize değil.
O zaten üzücü.
Üzülmemin nedeni "anlayış".
Hukuk devleti bitmiş, yerine sandık devleti gelmiş.
Aslında bu anlayış, bu topraklara yabancı değil.
Yıllardır görürüz, duyarız.
Adına "töre" derler.
Oturur aile meclisi karar verir.
Aile karar verir "öldürürler".
Aile karar verir "yaşatırlar".
Adına da töre derler.
Hukuka başvurmaya gerek yoktur, yasalara gerek yoktur "töre"de.
Türkiye de artık böyle yönetilecek belli.
Her şeye sandık karar verecek.
Peki o zaman Anayasa'ya, Ceza Yasası'na ve hatta tümden yasalara ne gerek var?
Seçimi kazanan canının istediğini yapsın.
4 senede bir sandıkta karar verilsin.
Kimin suçlu, kimin suçsuz olduğuna sandık toptan karar versin.
De ki, böyle bir şey kabul edilebilir. Peki, her şeyi bilmeyen, her şeyi duymayan, her şeyi öğrenemeyen veya öğrenmesi engellenen, nasıl doğru karar verecek?
Ola ki, hukuk devletinden vazgeçip sandık devleti diye bir şey uydurduk kafamıza göre.
Bu uydurma devletin "karar vericilerinin" bile bilgi sahibi olmadan karar sahibi olmaları biraz garip olmayacak mı!
TC şimdi mi aklınıza geldi
DÜN bir gazetenin manşeti beni tebessüm ettirdi.
"TC Başbakanı'na alçakça saldırı" demişler.
Güzel başlık.
Etkileyici.
Ama biraz hafıza sahibi olanlar için tebessüm ile kahkaha arasında bir his uyandırıyor.
Çok değil, yakın zaman önce Türkiye'deki tüm kamu kurumlarından, evraklardan ve hatta valiliklerden "TC" ibaresi kaldırılıyordu hatırlarsanız.
TC'ler siliniyordu.
Biz ayıplıyorduk, "yanlış" diyorduk.
O gazete ve o gazetenin benzerleri ise TC'nin kaldırılmasını savunuyorlardı.
"Ne var canım bunda. TC'nin orada durması ilkellik" falan yazıyorlardı.
Dün kızdıkları "TC"ye şimdi sarıldılar.
Dün sarıldıklarına şimdi kızmaları kadar normal.
Ama gülünç.
Güzel ve muhafazakâr ülkemin Cicişleri
İSLAMCI "aile danışmanı" Sibel Üresin'i, garip çıkışlarıyla gündeme gelmesiyle tanıdı Türkiye.
En çok tartışılan ise kocası için "İsterse kocama kadın bulurum" mealindeki sözleriydi.
Bu sözlerin tartışıldığı dönemde magazin basınının komik, renksiz Türkiye'nin renkli figürlerinden "Cicişler" diye bilinen Esra ve Ceyda Ersoy isimli kardeşlerle bir tartışma yaşadı.
Üresin'in bu sözleri üzerine Ersoy kardeşler, "Affedersiniz ama buna pez...klik denir" dediler ve haklarında dava açıldı.
Ben bu meseleyi ibretle izliyorum ve düşünüyorum.
Ya bunun tam tersi olsaydı.
Yani, "Kocama kadın ayarlarım" lafını Esra ve Ceyda Ersoy söylemiş olsaydı, bırakın Esra ve Ceyda Ersoy'u, "muhafazakâr olmayan" herhangi biri söylemiş olsaydı, "muhafazakâr medya" ve "yazarlar" neler derdi neler.
Ama kocasına kadın ayarlayan "muhafazakâr" görüntüde biri olunca "ayıp" eden Esra ve Ceyda oluyor.
Benim güzel ve muhafazakâr ülkem böylesine ilkeli davranıyor.
Hâkimiyet meselesi
ÇOK iyiydiniz, her şeyi bilirdiniz, her şeye hâkimdiniz, devlet sizden sorulurdu.
Bunu bağıra bağıra söylerdiniz her yerde.
Halk da "Helal olsun" derdi.
Peki her şeye bu kadar hâkimdiniz de bunlar nasıl oldu?
Yargıya hâkim değilmişsiniz.
Emniyete hâkim değilmişsiniz.
Sağlığa hâkim değilmişsiniz.
İstihbarata hâkim değilmişsiniz.
Haberleşmeye hâkim değilmişsiniz.
Milli Eğitim'e hâkim değilmişsiniz. TÜBİTAK'a hâkim değilmişsiniz. Doğrudan doğruya hâkim olduğunuz Milli İstihbarat Teşkilatı da "tüm bunlara hâkim olmadığınıza" hâkim değilmiş.
Peki siz neye hâkimdiniz, onu da bir anlatsanıza.
Wanted
SURİYE politikası çöken...
Mısır politikası yerle bir olan...
Komşularla sıfır sorun derken sorunsuz komşu bırakmayan...
Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu bir süreden beri ortalıkta görünmemektedir.
Kendisini gören, bulan veya kendisinden haber alanların en yakın medya kuruluşuna haber vermeleri rica olunur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İyileri ezenler kötülerle baş başa kalacaklarını baştan bildiği zaman.