Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR seçimi daha atlattık.

        Sürpriz var mı?

        Bence yok.

        Son yazılarımda genelleme yaparken AK Parti'yi 40-45 oranlarında ele alıyordum.

        Yani durum beklentilere uygun.

        AK Parti başarılı mı?

        Bence süper başarılı.

        Daha doğrusu AK Parti değil. Başbakan Erdoğan süper ötesi başarılı.

        17 Aralık'tan bu yana AK Parti'nin, hükümetin, Başbakan'ın başına gelenler Dünya'nın bir başka demokrasisindeki bir iktidarın başına gelse, değil seçimlerden yüzde 45 oy almak, seçime girmeden darmadağın olurdu.

        Eskaza seçime kadar dayansa seçimlerde değil yüzde 45 oy alıp 1. parti olmak, yüzde 5'i falan anca görürdü.

        Bu açıdan bakarsanız AK Parti, dünya siyaset tarihine geçecek bir başarıya imza atmıştır.

        Ya da AK Parti seçmenleri bu teveccühleri ile AK Parti'yi dünya siyaset tarihine geçirmiştir.

        Tabii bunda Başbakan'ın kişiliği, tavrı, algı yönetimindeki becerisi ve tabii AK Parti'nin kampanyalarını hazırlayan Erol Olçak'ın müthiş yeteneği de önemli etkendir.

        Bu açıdan bakınca AK Parti ''süper'' hatta ''ultra'' başarılıdır.

        Ancak bazen olayları doğru algılayabilmek için olaylara iki açıdan bakmak perspektifi genişletir ve derinlik kazandırır.

        Yani bir diğer bakış açısıyla 17 Aralık'ta başlayan sürecin AK Parti'ye maliyeti de olmuştur.

        Geçtiğimiz ekim ayında yapılan anketlerde AK Parti'nin oy oranı yüzde 53'ün üzerinde görünüyordu.

        İktidar partisi sözcüleri de aynı dönemde oy oranlarını yüzde 55-60 bandında deklare ediyorlardı.

        Ancak AK Parti bir genel seçim, hatta bir referandum havasına soktuğu bu yerel seçimde yüzde 45 oranında oy alabildi.

        2009 yerel seçimlerine göre oy oranı yükselmiş gibi görünse de, ekim ayındaki anketlere göre yüzde 53, partiye göre 55-60 olan oy oranının hayli gerisindeler.

        Bu gerilemeye en iyimser bakışla 8 puan diyebiliriz.

        30 Mart yerel seçimleri eğer bir genel seçim olsaydı AK Parti Meclis'te en az 40 sandalyelik bir kayıp yaşayacaktı.

        Bu açıdan bakıldığında 17 Aralık'ın iktidar partisine bir bedeli olduğu aşikârdır.

        Zaten Başbakan'ı kızdıran da bu bedeldir.

        AK Parti olmasa CHP baraj altı kalır

        SEÇİM sonuçlarına bakınca hem "Bütün partiler kârlı çıktı'' demek mümkün, hem de ''Bütün partiler kaybetti'' demek mümkün.

        Çünkü hepsi bir önceki yerel seçime göre oylarını veya kazandıkları belediye sayısını artırdılar ama aynı zamanda hepsi bazı kalelerini kaybettiler ve tabii AK Parti dışındaki iki büyük parti ''algı'' açısından da seçimin mağlubular.

        Ki bence de ''mağluplar''.

        Özellilkle de CHP.

        Bir anamuhalefet partisi bundan daha kıyak bir ortam bulamazdı.

        Paralel denilen ama bence paralelden de öte bir güce sahip bir yapı iktidarı perişan ediyor.

        Dosyalar, ses kayıtları, yolsuzluk iddia ve belgeleri ortalığa saçılmış, seçmenin buna tepkili bölümü muhalefet partileri arasında yerine ve gücüne göre kendi kendine konsolide oluyor.

        İktidar partisi eski dost ateşiyle delik deşik.

        CHP ise kendi kendini vuruyor.

        İstanbul'da kazanmaya en yakın aday partiye katılmış, maddi manevi tüm gücüyle çalışıyor.

        Ancak arkasında bir parti yok.

        Sarıgül'ün kazanması halinde partideki yerlerinin tehlikeye gireceğini düşünen bir grup yönetici neredeyse Sarıgül kazanamasın diye uğraşıyor.

        Beşiktaş, Bakıköy, Kadıköy gibi ilçelerde yeniden aday gösterilmeyen başkanlar partiyi alttan oyuyor.

        Ankara'da da durum çok farklı olmayınca bu iki kentten en azından birinde kazanma şansı uçup gidiyor.

        Antalya gibi banko bir kent ise tamamen kişisel hırs ve kompleksler nedeniyle, bile bile yapılan hatalar nedeniyle kaptırılıyor.

        MHP desteğine rağmen büyük kentler kazanılamıyor.

        Bana sorarsanız CHP'nin aldığı bu oy bile mucizedir.

        CHP yönetiminin bu alınan oylardaki katkısı sıfırdır.

        CHP bu kadar oy alabilmesini tamamen AK Parti'ye ve Başbakan Erdoğan'a borçludur.

        Normal siyaset şartlarında böyle bir CHP barajı geçecek kadar bile oy alamaz.

        CHP yönetimi oturup kalkıp AK Parti'nin kamplaştırıcı siyaset anlayışına ve Başbakan'ın siyaset diline teşekkür etmelidir.

        Ve tabii Atatürk'e.

        O, bu ülkenin temelini bu kadar sağlam kurmasaydı CHP, AK Parti'ye kızıp kendisine oy verecek bu kadar seçmeni asla bulamazdı.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ

        Her maçı rakibe hediye eden takımın küme düşmesinin kaçınılmaz olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar