Başbakan'ın fikri değişmiş
BAŞBAKAN Erdoğan'la geçen yıl bugünlerde yaptığım o meşhur program, hani bana çok kızdığınız o program...
Sorulması gereken her şeyi sorduğum, buna rağmen çok öfkelendiğiniz ama hâlâ bugün Başbakan'ı eleştirirken o programda benim aldığım yanıtlarla eleştirdiğiniz o program...
Hani Beşiktaş'taki ofisinde otururken vapurdan inenlere bakıp kızdığını anlattığı program...
İşte o programda Başbakan Erdoğan'la Çamlıca'ya inşa edilecek olan "yeni büyük cami" projesini de konuştuk.
Ben o programda haddini bilmeyen bir gazeteci olarak Başbakan'a, Çamlıca Camii'yle ilgili bir öneride bulundum.
Dedim ki: "Oraya İstanbul'da yüzyıllar önce büyük Mimar Sinan'ın yaptığı camilerden birinin betondan replikası yerine, 21. yüzyılın İslam mimarisine örnek teşkil edecek, yeni bir anlayış, yeni bir üslupla bir cami yapılsa. Bunun için uluslararası bir yarışma açılsa, dünyanın en büyük, en önemli, en yaratıcı mimarları bu yarışmaya davet edilse ve orada yepyeni belki modern, belki neoklasik ama farklı bir cami yapılsa daha iyi olmaz mıydı?"
Başbakan Erdoğan'ın verdiği yanıtını da çok iyi hatırlıyorum.
Dedi ki: "Bizi en iyi biz biliriz. Böyle bir camiyi ancak bizi, bizim geçmişimizi, bizim kültürümüzü iyi bilen, bizden bir mimar çizer."
Kelimesi kelimesine bu olmayabilir ama hülasası buydu aldığım yanıtın.
Aynı Başbakan Erdoğan, dün Ortaköy Camii olarak bilinen Büyük Mecidiye Camii'nin restorasyon sonrası açılışını yaptı.
Haliyle bir de konuşma...
Aynı Başbakan Erdoğan, bu kez şöyle dedi:
"Bu eserin mimarı bir Ermeni mimardır. Ecdat bu noktada da aslında çok farklı davranmış, emaneti işi ehline vermiş. Ortaköy Camii, mimari eserlerimiz arasında, camilerimiz arasında çok farklı bir yere sahip."
Geçen bir yıllık süre içinde Başbakan'ın "mimari" bakışı oldukça değişmiş.
Ama bu arada Çamlıca Camii epey bir yükseldi.
Fikir değişti ama bu saatten sonra Çamlıca Camii değişmez...
CELAL HOCA'DAN MEKTUPLAR
Yeni kıtada farklı evrim
SEVGİLİ Fatih,
Tek göz ve baş dönmesiyle, bilimsel literatürü izleyip elektronik postalarıma kısa cevaplar yazmak dışında pek bir iş yapamıyorum.
Bu çerçevede oğlum Asım'ın İsviçre'den gönderdiği bir mesajı izleyerek 16 Mayıs 2014 tarihli Science dergisindeki "Late Pleistocene Human Skeleton and mtDNA Link Paleoamericans and Modern Native Americans" (Geç Pleyistosen insan iskeleti ve mtDNA eski Amerikalıları modern Amerikan yerlilerine bağlıyor) başlıklı makaleyi okudum (Science, 2014, c. 344, ss. 750-754; DOI: 10.1126/science. 1252619).
Öncelikle ABD'de yayımlanan Science'ın İngiltere'de yayımlanan Nature'dan sonra dünyanın en saygın bilim dergisi olduğunun altını çizeyim.
Bu makalenin yazarları da şu kişiler: James C. Chatters, Douglas J. Kennett, Yemane Asmerom, Brian M. Kemp, Victor Polyak, Alberto Nava Blank, Patricia A. Beddows, Eduard Reinhardt, Joaquin Arroyo-Cabrales, Deborah A. Bolnick, Ripan S. Malhi, Brendan J. Culleton, Pilar Luna Erreguerena, Dominique Rissolo, Shanti Morell-Hart, Thomas W. Stafford Jr. Hani neredeyse bir ordu diyeceğim. Bu bilim insanları ordusu ABD, Kanada, Meksika ve Danimarka'nın bilim dünyalarından.
Bulguları da şu inanılmaz güzellikteki gerçek: Meksika'nın Yucatan yarımadasındaki devasa kireçtaşı topoğrafyasının bir parçası olan Hoyo Negro (=Kara Delik) mağarasında bulunan ve tahminen 12-13 yaşlarında bir kız çocuğuna ait 12-13 bin yıllık kafatasıyla birlikte neredeyse tastamam olan iskelette yapılan incelemeler, bu kızın DNA yapısına göre, Amerika'da yaşayan Kızılderililerin atası olan bir topluluğa ait olduğunu gösteriyor. Gelgelelim, kızcağızın iskelet yapısı ve bilhassa kafatası, bugünkü Kızılderililere benzemiyor. Amerika'nın en eski iskeletlerinin daha sonraki dönemlerde yaşamış olan Kızılderililerinkine benzemediği uzun zamandır biliniyordu ve bunlar birbirinden tamamen farklı iki insan grubuna ait sanıldığından, Amerika'ya değişik zamanlarda değişik göç dalgalarının birbirleriyle genetik ilgisi bulunmayan değişik insan grupları getirdiği sanılıyordu.
Hoyo Negro buluntusuyla bu kuram çöktü ve en eskiden de sanıldığı gibi Amerika'ya gelenlerin tek bir dalgayla son Buz Çağı'nda Asya'dan geldikleri ortaya çıktı.
Peki iskeletlerdeki değişiklikler?
İşte bu sorunun cevabı, bu buluşun en muhteşem yanı: Amerika'ya 30.000-10.000 yıl öncesi göçen insanlar bu kıtada geldikleri yerlerdekilerden ayrı olarak evrim geçirmişlerdir! Yani Amerika yerlileri, Eski Dünya (Avrasya+Afrika) insanlarından ayrı bir evrim neticesidirler. Bu evrim zamanın kısalığından ötürü henüz yeni bir türleşme yaratmamış olduğu halde evrim neticesi yeni bir ırk yaratmıştır.
Eğer Eski Dünya ve Amerika insanları bundan yaklaşık 1000 sene evvel (Viking lideri Kızıl Erik'in oğlu Leif Eriksson'un Newfoundland'da kurduğu yerleşimin tarihi) bir araya gelmeselerdi hiç kuşkusuz Amerika'da yeni bir insan türü oluşacaktı.
Biliyorsun evrimi inkâr etmeye kalkan, halka, yaradılış safsatasını ders kitaplarına sokmak suretiyle empoze etmek isteyen zır cahil insanlar var (bunlar arasında yüksek akademik unvan sahipleri bile var; hani memlekette üniversite yok diyorum ya. Bu da ayrı bir göstergesi bu fecî durumun)!
Halkımızın, öğrencilerimizin, onların anne ve babalarının bu zır cahillere (veya şarlatanlara) kanmaması için bu mektubu yazmaya karar verdim.
Yattığım yerden şimdilik bu kadar, sevgili arkadaşım,
Celal"
Vergisini ödeyene oran indirimi
VERGİ affının "dürüst" vatandaşlar arasında epey bir tepki yarattığını anladım, dünkü yazıya gelen mail'lerden.
Tabii bizim milletin tepkisi, küfredip kızmaktan öteye geçmez.
Ama vergisini ödeyenler, kendini bir kez daha aldatılmış ve haksızlığa uğramış hissediyor.
Hemen herkes de "Bari vergisini zamanında ödeyenlere bir indirim yapılsın" diyor.
Bundan iki yıl kadar önce Teke Tek'e konuk olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e aynı meseleyi sormuş ve "Vergi konusunda istikrarlı olan, zamanında ödeyenlere yönelik bir iyileştirme yok mu?" demiştim.
O da böyle bir çalışma içinde olduklarını anlatmıştı.
Bana göre vergisini zamanında, düzenli ve kuruşu kuruşuna ödeyenlere yıllar içinde "oran indirimi" yapılmalı.
Aksi takdirde sürekli gelen aflarla vergi adaletini ve barışını sağlamak mümkün değil.
Tabii bunu yapmak için "vergi kontrolünün" bir siyasi enstrüman olarak kullanılmasından da vazgeçilmesi gerek ki, bu ortamda zor görünüyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Güçten daha önemli olanın teknik olduğunu bilenlerin sadece güreşçiler olmadığı zaman.