Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN salı Teke Tek'te Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili son anketleri konuştuk.

        Üç araştırma şirketinin genel müdürleri katıldı.

        Konsensus'un Genel Müdürü Murat Sarı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılımın düşük olacağını, oy verme hakkı bulunanların yüzde 16'sının sandığa gitmeyeceğini ve bu yüzden de adaylardan Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk turda yüzde 50'nin üzerinde bir oy alma ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi.

        Sarı'ya göre seçim ilk turda Erdoğan'ın olabilir.

        MAK Danışmanlık'ın Genel Müdürü Mehmet Ali Kulat da düşük katılımın Erdoğan'ın lehine olduğu ve bu nedenle ilk turda yüzde 56-57 civarında bir oyla kazanacağı iddiasında bulundu.

        Kulat'ın değindiği bir başka ilginç nokta ise şuydu:

        Kulat, "Başbakan katılımın düşük olacağını yaptırdığı anketlerde görünce adaylık kararını verdi. Yüksek katılım olsaydı risk vardı ve Başbakan bu riski almayacaktı. Ama düşük katılımın kendisine kazandıracağını gördü. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığı da Başbakan'ı iyice rahatlattı" dedi.

        Her iki araştırma şirketinin yöneticisi de "mevcut şartlarda" seçimin ilk turda biteceğini düşünüyor.

        Ancak Gezici Araştırma'nın Genel Müdürü Murat Gezici o fikirde değil. Gezici'ye göre seçim kesinlikle ikinci tura kalacak.

        Bir hafta önce tamamladığı araştırmasına güveniyor.

        Ulaştığı sonuçlar ise şöyle:

        Seçmenin yüzde 17.2'sinin sandığa gitmeyeceğini söylemesi üzerine yapılan hesaplamada:

        R.T.Erdoğan: Yüzde 47.2

        E.İhsanoğlu: Yüzde 45.5

        S.Demirtaş: Yüzde 7.3

        Murat Gezici, seçmenlerin tümünün sandığa gitmesinin, önde görünen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı bir anda geriye düşürdüğünü, çünkü sandığa gitmeyen seçmenin yüzde 65'inin CHP seçmeni olduğunu iddia ediyor. Seçmenlerin tamamının sandığa gitmesi halinde Gezici'nin sonuçları şöyle çıkıyor:

        E.İhsanoğlu: Yüzde 48.9

        R.T.Erdoğan: Yüzde 43.3

        S.Demirtaş: Yüzde 7.9

        Yani sandığa gitmeyen her seçmen, aslında adaylardan Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermiş oluyor.

        Tabii bu anket sonuçları, henüz adaylar hiçbir kampanya yapmadan, halk önüne çıkmadan yapılan araştırmaların sonuçları.

        Yani değişmeleri mümkün.

        Gerçi Mehmet Ali Kulat, "Erdoğan bilinmeyen bir aday değil. Bu sonuçlar değişmez" diyor ama ben de değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu biliyorum.

        14 yaşında Türkiye'nin gerçeğini tanıdılar

        MİLLİ Eğitim Bakanlığı tam çuvalladı.

        Eğitim yılının ilk yarısında yapılan TEOG sınavıyla ilgili olarak yargı "dur" dedi.

        Yanlış sorular, yarım sorular, iptal edilen sorular, telafi sınavına girenlere yapılan kıyakların sonunda böyle olacağı belliydi.

        Bu ay puanlar açıklanacak, önümüzdeki ay da kayıtlar yapılacaktı.

        Hadi bakalım şimdi ne olacak!

        Üstelik daha önce de söylediğim gibi, bu ilk sınavın rezaleti.

        İkinci sınavın rezaleti daha başlamadı.

        Bunların dışında da pek çok "faullü pozisyon" ortaya çıkacak gibi duruyor.

        Ana babalardan yağmur gibi belge ve şikâyet yağıyor.

        Milli Eğitim Bakanlığı'na yapılan itirazların belgeleri.

        Pek çok öğrencinin sınav sonuçlarına etki edecek okul notları yanlış kaydedilmiş.

        Öğrencinin karnesinde Din Dersi notu 2, Yabancı Dil notu 4.

        Nasıl yapmışsa Milli Eğitim bunu Din Dersi 1, Yabancı Dil 5 olarak hesaplıyor.

        Benzeri yüzlerce örnek var.

        Bakanlık bu itirazlara yanıt bile vermiyor.

        Aileler de büyük ihtimalle yargıya gidecekler.

        Bir de oradan patlayacak olay.

        Herkes tedirgin.

        Aileler ne yapacaklarını bilemiyor.

        Çocuklar yarınlarını göremiyor.

        Okullar nasıl bir tutum alacaklarını hesaplayamıyor.

        Gayet medeni bir kişi olarak tanıdığımız Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da bir basın toplantısı yapıp veya bir televizyona çıkıp "ne olacağı" ya da "nasıl bir şey düşündükleri" konusunda aydınlatıcı bir şeyler söylemiyor.

        Kaos, kafa karışıklığı büyüyor.

        Şimdilik tek formül, mahkemece "sakatlanan" ilk sınavı geçersiz sayıp puanlamaları ikinci sınav sonuçlarına göre yapmak.

        Fakat onun da garantisi yok.

        O sınavın akıbeti de belirsiz.

        Belli ki, haksızlıkla, hukuksuzlukla, yolsuzlukla yerleştirmeler yapılacak.

        Sonra da "Fiili durum var, yargı kararını uygulayamayız" denilip geçilecek.

        Böylece çocuklar "Türkiye gerçeği" ile 14 yaşında tanışmış olacaklar.

        Belki de böylesi daha iyi.

        Nasıl bir ülkede yaşayacaklarını baştan görüp kendilerini ona göre hazırlarlar.

        Ayrı oylama olsaydı

        HABERTÜRK'ün dünkü manşeti beni hayli şaşırttı.

        "Millet ilk kez first lady de seçecek" diyordu.

        Zannettim ki, Cumhurbaşkanı'nı ayrı, first lady'yi ayrı oylayacağız.

        "Allah" dedim ve heyecanla okudum.

        Meğer öyle bir şey yokmuş.

        First lady'ler yıllar önce zaten seçilmiş.

        Başladım gülmeye.

        "Ayrı ayrı oylama yapılsaydı amma komik olurdu" diye düşündüm.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Eşeği dövemeyen semeri dövmediği zaman.

        Diğer Yazılar