Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNEMLİ bir siyasetçiyle sohbet ettik önceki gün.

        Milliyetçi kesimin sevdiği bir siyasetçiyle.

        Ekmeleddin İhsanoğlu ile başladık sohbete.

        "Sizin seçmen, Ekmeleddin İhsanoğlu ismine pek ısınamadı galiba. Anketler doğru ise MHP tabanından Erdoğan'a çok oy çıkacak gibi duruyor'' dedim.

        "Milliyetçilerin İhsanoğlu'na ısınamadığı doğru ama Erdoğan'a oy verecekleri doğru değil; çünkü Güneydoğu politikasından rahatsızlar ve Erdoğan'a gitmezler. En azından büyük bir kayma olmaz'' yanıtını verdi.

        "Anketler öyle demiyor'' dedim.

        "Biz henüz seçmenimizi ikna etmek için meydanlara inmedik. İnince ikna ederiz'' dedi.

        "İnecek misiniz peki?'' diye sordum.

        "Herhalde ineceğiz. Ekmeleddin Bey bizim de adayımız'' dedi.

        "Vakit kalmayacak siz inene kadar'' diye eleştirimi söyledim.

        "Yeterince vakit var'' dedi.

        Medyadan şikâyet etmeye başladı bu fırsatla.

        "Medya bizi görmüyor. O yüzden sahada olacağız. Bu medya bizim mesajlarımızı iletmiyor. Takılmışsınız bir sözde çözüm sürecinin peşine. Bizi duymuyor, duyurmuyorsunuz'' dedi.

        "Yıllardır davet ederim, partinizden gelen olmaz programıma. Gelin ne istiyorsanız söyleyin'' dedim.

        Güldü.

        "Bizimkiler seni sevmiyor, gelmezler. En azından Devlet Bey, seni sevmiyor'' dedi.

        "Başka yere çıksınlar o zaman'' dedim.

        "Güvenmiyorlar medyaya'' yanıtı geldi.

        Konuyu değiştirmek istedim.

        "Ekmeleddin Bey fikri CHP'den mi çıktı?'' dedim.

        "Ortak fikir diyebiliriz. Kemal Bey, senin programda da söyledi zaten.''

        "Peki ilk telaffuz eden kim oldu? CHP mi, MHP mi?'' diye ısrar ettim.

        Kahkahayı patlattı.

        "Bildiğim kadarıyla ne CHP ne de biz. İlk telaffuz eden bambaşka biri'' dedi.

        "Kim?'' dedim.

        "Söyleyemem. Söylesem de inanmazsın zaten'' dedi.

        "Aramızda kalacak'' dedim.

        "Seni tanıyorum, aramızda kalmaz. Ayrıca ilk ağızdan bilmiyorum. Sadece önerinin kimden geldiği yolundaki dedikoduyu biliyorum'' dedi.

        Baktım söylemeyecek, aklıma takılan başka bir mevzuya geçtim.

        "MHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Meral Akşener'in adı çok geçiyordu. Neden olmadı?'' diye sordum.

        "Olmadı işte'' dedi.

        "CHP tabanı, Ekmeleddin İhsanoğlu'na gösterdiği tepkiyi Meral Akşener'e göstermezdi'' diye fikrimi söyledim.

        "Bence de'' dedi.

        "Peki, CHP mi karşı çıktı Meral Akşener'e?'' diye olta attım.

        "Yoo, tam aksine'' dedi.

        "O ne demek?'' dedim.

        "Biz önerseydik CHP karşı çıkmazdı, ama gündeme bile gelmedi'' dedi.

        "O zaman niye gündeme getirmediniz?'' dedim.

        Ve beni hayrete düşüren bir yanıt aldım.

        "Sayın Bahçeli istemedi'' dedi.

        "Doğru mu anladım. Meral Akşener'in Cumhurbaşkanı adayı olmasını Devlet Bahçeli mi istemedi?'' diye sordum hayretle.

        "Doğru anlamışsın."

        "Niye?'' dedim şaşkınlıkla.

        "Ben ne bileyim niye. Belki parti içi dengeler açısından istememiştir, belki seçilemeyeceğini düşündüğü için istememiştir. Belki Meral Hanım'la önceden konuşmuş, o istemediği için istememiştir. Vallahi de billahi de bilmiyorum'' dedi.

        Bu sohbetin ardından aldığım bu bilgiyi teyit etmek için CHP'de tanıdığım bazı kişilerle konuştum.

        "Biz MHP'nin içişlerini bilemeyiz, ama şu kadarını söyleyebiliriz. Meral Akşener ismi MHP tarafından hiç gündeme getirilmedi'' dediler.

        Belli ki, her iki parti de Ekmeleddin İhsanoğlu dışında bir isim düşünmemiş bile.

        Ben de şimdi Ekmeleddin İhsanoğlu adını ilk kimin söylediğini bulma peşindeyim.

        Aslında aklımda bir isim canlanıyor, fakat söylersem "Deli'' dersiniz.

        YÖK'ten İhsanoğlu'na destek

        EKMELEDDİN İhsanoğlu'nun "Büyük Cihaddan Frenk Fodulluğuna'' adını taşıyan kitabı, İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde çokça tartışılacağa benziyor.

        Şimdilerde tartışılmaya başlanan bu kitap hakkında aslında daha önce çeşitli yayınlar yapıldı.

        Bu yayınlardan birinin altında ise YÖK Başkanvekilliği görevinde bulunan ve YÖK başkan adaylarından biri olan Profesör Yekta Saraç'ın imzası var.

        İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi'ne yazdığı makalede Saraç, kitapla iligili geniş bir inceleme yapmış ve şöyle tamamlamış yazısını:

        "Eserin dipnotları ve bibliyografyası bu makalelerin çok geniş tarama ve okumalar neticesinde hazırlandığına, bazı makalelerdeki teşekkürler ve notlar yürütülen kolektif çalışmaya, genel kabul gören meselelerle ilgili farklı yaklaşımlarda bulunarak daha önce dile getirilmeyen problem ve soruları ortaya koyma, eser sahibinin tahlilci ve kaynakları tenkitçi üslubuna işaret etmektedir.

        Son olarak eserin Osmanlı bilim ve eğitim tarihine ışık tutacak ve bu hususta çalışacaklar için, hatta Osmanlı tarihi ve kültür hayatına ilgi duyan herkes için ufuk açıcı vasıfta ve kıymette olduğunu belirtmek isteriz.''

        Ben ise bu kitapla ilgili Prof. Yekta Saraç'la aynı fikirde değilim.

        Kitaptaki bazı "hataların'' İhsanoğlu düzeyindeki bir aydın tarafından yapılmayacağını düşünüyorum.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ

        Sevdiklerimize sitem ederek onları üzmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar