Akiller toplandı; bunun anlamı ne?
Zamanı gelmişti.
'Kürt sorunu' ile ilgili çözüm çabalarının bir unsuru olarak sivil toplum içerisinden kanaat önderlerini biraraya getiren 'Akiller heyeti'nin yeniden buluşmasının zamanı çoktan gelmişti.
Dün yeniden toplandı 'Akiller'...
Sorun her ne kadar devlet ile silahlı bir güç arasında görülse ve bugüne kadar taraflar yarı-resmi sayılabilecek bir müzakere sürecini sürdürüyor olsa da, her benzeri süreçte yaşandığı üzere, sonuçta toplumun bütününün tatmini gerekiyor. Toplumu dışarıda bırakan uzlaşmaların istenilen sonucu doğurmadığı ise biliniyor.
'Akiller' bu işlevin sahibi olarak oluşturulmuş bir heyet. İçerisinde her eğilimden görüş sahipleri olduğu gibi, soruna devletin geleneksel tavrından farklı yaklaştığı bilinen insanlar hiç de az değil... 1,5 yıl önce ilk toplantılar yapılıp heyetler halinde yurdun dört bir tarafına dağıldığında, çoğu birbirini ilk kez tanıyan insanlar, aralarındaki görüş farklılıklarına rağmen, en az bir konuda birleştiklerini keşfettiler: Sorunun silahsız çözümünün mümkün olduğu konusunda...
Dün Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bakanlarının yarısını da yanına alarak düzenlediği yeni toplantı, aslında, aradan geçen süre içerisinde heyet üyelerinde oluşan görüşlerin ifadesine imkan tanıdığı için önemli.
Az bilinen bir noktanın bilinmesinde yarar var: Heyette yer alanlar görev süresince herhangi bir imtiyazdan, imkandan yararlanmış, yararlandırılmış değiller; işin doğrusu böyle olmayı gerektirdiği için...
Buna karşılık, üyelerin büyük bölümü, hem sahaya çıktıklarında hem de sonrasında meydana gelen konuya ilişkin olumsuz gelişmelerden, çevreleri tarafından hesaba çekilme garabetine de muhataplar... Hükümetten veya devleti temsil edenlerden yükselen her rahatsız edici söylemden de çözümün muhatabı kabul edilen öteki kesimin yaptıklarından da, her iki tarafla da ilişkileri bulunmadığı halde, hesabı onlara kesenler çıkabiliyor.
Yeniden toplanma ilginç bir zaman diliminde gerçekleşti.
Sınırlarımızın hemen karşısında Suriye'de yaşayan Kürtler IŞİD örgütünün saldırılarını def etmek için varlık-yokluk mücadelesi veriyorlar; sınırın bu tarafında bulunan TC vatandaşı Kürtler Türkiye'nin şimdiye kadar yaptıklarından daha fazlasını bekliyorlar.
Hükümet ise, Kobani'de yaşananları bahane edip 40 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan eylemlerin tekrarını önlemek için, daha önce kabule direndiği güvenlikçi politikaları devreye sokmak niyetinde.
Ne olacak şimdi?
Akiller işte burada devreye giriyor...
İlk toplantılarda, biraz da birbirlerini iyi tanımadıkları ve toplum tarafından sınırsız sorumlu sayılacaklarını bilmedikleri için, Akiller az konuşup daha fazla dinlemeyi tercih etmişlerdi. Dün ise daha fazla konuşanlar Akiller'di ve Başbakan Davutoğlu neredeyse bütün gününü, konuşmasında 'konjonktürel değil, tarihi ve stratejik' olarak tanımladığı barış sürecinin görüşüleceği bu toplantıya ayırdı.
Önemli olan, bu görüşmelerin, 'barış süreci' diye de adlandırılan ve kamuoyunda büyük beklentilere yol açan kronik sorunun çözümüne ne kadar ve nasıl katkıda bulunacağı... Görüşmeler boyunca söz alan hemen herkes, Başbakan Davutoğlu dahil, çözüm sürecinin, Akiller'in yeniden devreye girmesiyle birlikte, yeni bir aşamaya geçmesini arzular göründü.
Gerçek bir arzuydu bu.
Yeni aşamada süreci hızlandıracak bazı tedbirler ve beklentiler görüşmelerde dile getirildi. En fazla vurgulanan nokta, ne yapılırsa yapılsın, süreci başarısızlığa uğratacak yanlışlıklardan uzak durulması oldu. Bazen dile, bazen de eylemlere yansıyan yanlışlıklar yüzünden karşılıklı güvenin sarsılabildiği hatırlatıldı.
Zamanı gelmişti bu toplantının; etkileri muhtemelen önümüzdeki günlerde kendisini belli edecek...