Alavere, dalavere... Bilin bakalım nöbette kim var?
IRAK’tan gelip Kobani’de savaşmak için Türkiye üzerinden Suriye’ye giden peşmergelerin konvoyuna, etraftan, “Biji Serok Obama” sloganlarıyla tezahürat yapanlar çıkmış...
Kürtçede “biji” sözcüğü “çok yaşa”, “serok” ise “lider/önder” anlamına geliyor...
Tezahüratçılar böylece bir gerçeğin farkına vardıklarını belli etmiş oluyor: Şu anda sınırımızın öte yanında devam eden kapışma ve çatışmaların aslında bir vekâlet savaşı olduğu gerçeğinin...
ABD’nin 1991 ve 2003’te bu bölgeye gelişleri sonrasında yaşanılan yer sarsıntıları cepheleşmelere yol açtı; birbirine düşman hale dönüşen cepheler, şimdi, Washington’un fazlaca ortalıkta görünmesine gerek olmayan bir savaşı sürdürüyorlar.
Bölgenin insanları ölüyor ve her ölenle birlikte cephelerin birbirlerine düşmanlığı biraz daha pekişiyor...
Uğruna vekâleten savaşlar yürütülen ülke, sadece bu durumun keyfini çıkarmakla kalmıyor, geleceği istediği gibi dizayn etmesine imkân verecek etkinliklerle de meşgul olabiliyor.
Hep unutulan bir gerçeği hatırlatayım: Birinci Körfez Savaşı (1991) sonrasında, ABD, bir süreliğine bölgeye ilgisini kaybeder göründü; kendisine saldırılan 11 Eylül (2001) eylemlerine kadar...
Peki, o arada ABD bölgeye olan ilgisini gerçekten kaybetti mi? Hayır. 1996’da Irak’ın kuzeyinden çok sayıda genç, Türkiye’deki üslerden kalkan uçaklarla, Guam Adası’ndaki Amerikan üssüne taşındı. İlk eğitimlerini orada alan Kürt gençlerinden yetenekliler eğitimlerine ABD’de devam ettiler.
İkinci kez (2003) askerleriyle bölgeye yeniden geldiğinde, ABD, Irak’ın kuzeyinde çeşitli alanlarda uzmanlaşmış kendi dilini konuşan bir kadroyu hazır buldu.
“Geleceğe yatırım” işte budur...
Bizler bugünle ve etrafımızdaki çoğu ABD tarafından kapısı aralanmış sorunlarla boğuşurken, Washington’dakilerin gelişmelerin hep bir adım önünde bulunmalarının sebebini herhalde anladınız: Kendi ürünü sorunları da, onlara dönük çözümleri de çok önceden hazırlıyor Washington; biz onlarla meşgul olurken yeni sorunlar ve yeni çözümler arayışı içerisine giriyor.
“Nobel Barış Ödülü” sahibi Barack Obama’yı bile “savaşkan başkan” haline dönüştürmeyi başarmadılar mı? Yaklaşan ara seçimlerde, savaş çıkarmada geciktiği için, rakip partiye (Cumhuriyetçi Parti) Kongre’nin iki bölümünde de (Temsilciler Meclisi ve Senato) çoğunluğu kazandırarak Obama’yı ve partisini (Demokrat Parti) cezalandırma yolunda Washington’da ipleri ellerinde tutanlar...
Hep gelecek hesabı yapılır Washington’da...
Şimdi ne yapıyor, hangi geleceğe hazırlanıyorlar?
ABD’nin Ankara’daki büyükelçiliğinin Twitter’daki takipçilerine dün gönderdiği mesajlardan bu soruya kısmi cevap teşkil edecek ipuçları alınabiliyor.
Ortadoğu’daki gelişmeler onun sorumluluğuna bırakıldığı için Obama’nın yardımcısı Joe Biden’ın, gelişmeleri, Washington’da, Beyaz Saray’ın “operasyon merkezi”nde izlediğini tahmin ediyorsanız, yanılıyorsunuz.
Fas’ın Marakeş kentinde yapılacak “2014 Global İş Dünyası Zirvesi”ne katılıyor Biden...
Bir diğer haber de şu: ABD’nin dünyanın dört bir tarafındaki büyükelçilikleri ve konsoloslukları birer salonlarını internet üzerinden üniversite eğitimi almak isteyen yerel gençlere açmış... MOOC (Massive Open Online Course) programıyla, ABD büyükelçilikleri ve konsolosluklarına devam eden gençler, bir Amerikan üniversitesinden diploma almaya hak kazanır hale getiriliyor...
Durmak yok, yola devam...
Kıssadan hisse şu: Dünyanın bir yerlerinde insanlar ABD’nin sebep olduğu savaşlarda ölürken, Washington’dakiler, bir yandan onların tepesine bombalar yağdırırken bir yandan da geleceği dizayn etmenin peşinde...