Yeter ki meram edilsin, baraj iner...
ANAYASA Mahkemesi (AYM), seçimlerde uygulanan yüzde 10 baraj sorununu çözebilir mi?
Gazetemiz yazarı Muharrem Sarıkaya’nın sorularına AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın verdiği cevaplar, barajı yüksek bulan çevreleri umutlandırdı. AYM bu konuda yapılan bir başvuruyu birkaç hafta içerisinde genel kurulunda görüşecekmiş... Eğer barajın “hak ihlali”ne yol açtığı kanaati karara dönüşürse, verilecek karar anında uygulanacakmış...
Her ne kadar “anında” deniyorsa da 2015 yılında yapılacak seçimde barajın kalkması neredeyse imkânsız.
Sadece seçimlere az bir süre kaldığı için değil; yüksek barajın hak ihlaline yol açtığı sonucuna varılsa bile, Anayasa ve yasalarda bulunan başka kısıtlayıcı maddelerin ele alınması gerekeceği için de...
Başkan Kılıç’ın diliyle “usulü sorunlar” yüzünden...
Genel kurulu barajı hak ihlali saysa da AYM, “Bu kuralı hemen uygula” baskısında bulunamaz. AYM’nin kendisini yasa koyucu yerine koyamayacağı yine Anayasa kuralı (M. 153) çünkü...
Uzun lafın kısası şu: AYM barajı yüksek bulup hak ihlaline yol açtığına karar verse bile, kararının ilk seçimde uygulanması hayli zor...
Meclis de AYM’nin kararı istikametinde tavır alır ve sistemde değişikliğe gidildiğinde yeni kuralların en erken bir yıl sonra uygulanacağına dair Anayasa maddesini (M. 67) ortadan kaldırırsa... Hah, o zaman başka...
İşin hukuki yönü bu. Ancak “usulü engel” bulunması ve bu yüzden uygulamaya konulamaması, yüksek barajın hak ihlaline yol açtığı kararının -tabii AYM eğer bu yolda karar alırsa- ağırlığını hafifletmez. AYM, başka davalarda yaptığı üzere, Meclis’e barajla ilgili yeni bir düzenlemeye gidilmesi için belli bir süre tanır; bu seçimde değil ama bir sonraki seçimde, baraj ya hiç uygulanmaz ya da makul bir orana indirilir.
Keşke bu seçime makul orana indirilmiş bir barajla gidilebilse...
Nasıl olabilir bu? Elbette Meclis’in iradesiyle...
Barajla Meclis’te temsilinin engellenmesi beklenen parti, ikidir engelleri aşmanın yolunu buldu; bağımsız adaylarla seçimlere giriyor ve grup kurabilecek sayıdan fazla milletvekilini rahatlıkla çıkarabiliyor. Ancak, yüzde 10 barajının varlığının önemli bir mahzuru var: BDP/ HDP çizgisinin Türkiye’nin bütününe hitap eden bir parti haline dönüşmesini engelliyor baraj...
Unutmayalım: Barajın söz konusu olmadığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Selahattin Demirtaş’ın benimsediği ülkenin bütününü kapsayıcı söylem, HDP’nin oylarını yüzde 10’a yaklaştırdı zaten...
HDP’nin seçimde bir başka partiyle ittifak kuracağı beklentisi bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından dile getirildi. Kimileri “Olmaz” dese de, 1991’de HEP’in SHP ile seçim ittifakı kurduğunu unutmayalım. AK Parti, CHP ile ittifak yapmasındansa HDP’nin adaylarını kendi parti listesinden Meclis’e sokmasını, siyasi çıkarları açısından daha uygun bulabilir.
Zihninizde şöyle bir senaryo canlandırın: AYM bireysel başvuruyu genel kurulunda görüşüyor ve barajı hak ihlali gören kararını alıyor; ama barajın kaldırılması için topu doğru adrese, Meclis’e atarak... Meclis de, barajı makul bir orana indirip uygulamayı ilk seçimde başlatacak Anayasal ve yasal düzenlemeleri hiç eksiksiz çıkarıyor...
Olur mu olur...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yüzde 10 barajını yüksek bulan kararı üzerine, AK Parti, bol seçenekli bir değişiklik teklifi üzerinde tartışma açmamış mıydı?