Aynı anda dünyanın bir başka köşesinde...
LOS ANGELES
BURASI Hollywood’un, Beverly Hills’in, Disneyland’ın bulunduğu, Okyanus sahilinde dev dalgalara karşı sörf yapılan bölgesi ABD’nin; güzelliği ve yakışıklılığıyla ünlü insanlarla omuz omuza gelmeyi beklediğiniz bir yer...
Fakat benim bulunduğum noktadan, kentin merkezindeki J.W. Marriott Oteli’nin lobisinden, güzelliğin değil beynin ön planda geldiği bir başka Los Angeles görünüyor. Etrafım yaş ortalaması bayağı düşük yüzlerce kişiyle çevrili. Bir anda kendimi “Babil Kulesi”nde gibi hissediyorum; ortamda her dil konuşuluyor çünkü... Boyunlarındaki kimlik kartlarından buraya bir kongreye katılmak üzere geldikleri anlaşılıyor.
Mühendislik kongresine...
Gözlerimi ve kulaklarımı açınca, bütün bu insanların, elektrik-elektronik mühendisi oldukları ve bu yıl Los Angeles’ta yapılan kongrelerine katıldıklarını öğreniyorum. Dünyanın dört bir tarafından 1400’den fazla mühendis... Hepsi üniversitelerle irtibatlı ve alanlarında araştırmalarıyla tanınan insanlar.
Son bir yıl içerisinde yürüttükleri araştırmaları farklı ülkelerden meslektaşlarına sunmak ve bulguları üzerinde onların görüşlerini almak üzere buradalar. Üç gün boyu, sabahtan akşama, eşzamanlı birçok salonda devam eden oturumlarda “karar ve kontrol” genel başlığı altına giren konularda araştırmalar sunuluyor, tebliğler üzerinde tartışılıyor.
Hani çizgi romanlarda bir olaydan diğerine geçiş ‘’Ve işte o anda bir başka köşede...’’ ara cümlesiyle verilir ya, ABD’nin Disneyland’lı köşesinde, Türkiye’nin kavgalı- gürültülü siyasi gündemiyle taban tabana ters bir görüntü bana onu hatırlatıyor. Geleceği parlak, iş güç sahibi, araştıran ve bulgularını diğer dünyalılarla paylaşan insanlar Los Angeles’ta toplanmış...
Bize “nanik” yapıyorlar sanki...
Aralarında ülkemizin saygın üniversitelerinden bilim insanları da var, dünyanın farklı ülkelerinde araştırmalarını sürdüren Türk bilim insanları da... Elektrik-elektronik mühendisliği alanında dünya gündeminin ve düzeyinin uzağında değiliz, bu anlamda.
Yakın zamana kadar, bu tür toplantılar, Türkiye ile irtibatlı ama yurtdışını tercih etmiş bilim insanlarının ülkeye kazandırılmasına da yaramaktaydı; o sayede son 10 yılda yabancı ülkelerdeki yüksek maaşlı görevlerini bırakıp ülkemize dönen çok kişi oldu. Yürüttükleri araştırmaları kendi ülkelerine taşıma niyetiyle döndüler.
Ülkedeki üniversitelere yurtdışındaki konum ve görevlerini bırakarak dönme sürecinin son bir-iki yıldır yeniden durma noktasına geldiği söyleniyor. Bir üniversite yöneticisi, ‘’İki yıl önce kime teklif götürsem pılısını pırtısını toplayıp koşuyordu; şimdilerde tersine gidiş başladı’’ dedi bana.
Otelin lobisinde oturmuş katılımcılardan birinin sunumunu tamamlamasını beklerken, her dilin konuşulduğu bir ortamda, farklı kültürlerden insanların, belli bir bilim alanında birbirlerini daha bilgili kılmak için yarıştıklarını düşünüyorum. Bogota’da, Sri Lanka’da, Cenevre’de, İstanbul’da yürüttükleri laboratuvar çalışmalarının sonuçlarını Los Angeles’ta paylaşıyorlar.
Dünyanın bilgisi, toplantıyı düzenleyen ABD merkezli derneğin müktesebatı haline dönüşüyor. Yüzlerce, binlerce araştırma, her biri kimbilir ne kadar zahmetli çalışmaların sonucu olarak, sunulduğu andan itibaren insanlığın ortak değeri halini alıyor...
Belki bir keşfe, bir icada, çok para getirecek bir ürüne dönüşmek üzere...
Kıskanmak mı bu? Galiba...
Bilimin kuantum hızıyla ilerlemeler kaydettiği günümüzde, geride kalmamak için, var olan bilimsel gücümüzün bütününü en doğru biçimde kullanmamız şart.
Kullanabiliyor muyuz?