CHP'nin yeni yolu
İNGİLTERE’nin en karizmatik başbakanlarından Margaret Thatcher’ın, yıllar sonra kendisine yöneltilen, “Geride bıraktığınız en büyük miras nedir?” sorusuna verdiği “Tony Blair” cevabı göz açıcıdır.
“Muhafazakâr” Margaret Thatcher’ın İngiliz siyasetinde 11 yılda meydana getirdiği büyük dönüşüm, rakip İşçi Partisi’ni de derinden etkilemiş ve sol, sosyalist, sosyal demokrat sıfatlarını taşıyan kesim, liderliğe, ilk kez, partisini halka yakın bir yere konuşlandırmayı başarmış Tony Blair’i taşımıştı.
Tony Blair ile dönüşen İşçi Partisi, bir yönüyle, iktidara yürüyüşünü, Thatcher’ın açtığı yola borçludur.
AK Parti henüz tam farkında değil ama ülkemizde de benzer bir durum yaşanıyor: 13. yılını sürdüren AK Parti iktidarı, ülkedeki pek çok şeyle birlikte, CHP’yi de dönüştürüyor...
Dün yapılan seçim bildirgesini açıklama toplantısı, “CHP asla değişmez” kanaatini savunan gözlemcileri şaşırtacak bir görüntüdeydi. Toplantının organizasyonundan seçilen şarkılar, sloganlar ve açıklanan bildirgenin maddelerine kadar hemen her özellik, CHP için “yeni” sayılabilir.
İktidar karşısında her zaman yenilmeye mahkûm bir muhalefetti CHP; şimdi karşımızda, ideolojik saplantılarından kurtulmayı ve halkla arasındaki soğukluğu gidermeyi amaçlayan bir CHP var...
Herhalde 6 hafta sonra yapılacak seçimde iktidara gelmesine yarayacak bir oy alması mümkün değil CHP’nin; ancak AK Parti’nin varlığının zorladığı dönüşümünü içselleştirir ve kadrolarında da “yeni CHP”ye uygun bir değişimi sağlayabilirse, daha sağlıklı bir muhalif dille, bir sonraki seçim için pekâlâ “iddialı” hale gelebilir.
Neden olmasın?
Ülkemizi rahatlatacak olan, hasbelkader CHP’de temsil edilen “Cumhuriyetçi” düşüncenin, tarihsel boyunduruktan uzak, daha çağdaş ve anlaşılır bir üsluba sahip olmasıdır. Prof. Hasan Bülent Kahraman başta olmak üzere bazı saygın gözlemcilerin “Mümkün değil” dediği budur.
Dünkü toplantısıyla, CHP, imkânsızı başarma çabasında olduğunu belli etti.
CHP’nin sıkıntısını biliyoruz: Tarihimizin şerefli sayfalarına sahip bir imparatorluğu tasfiye etme görevini üstlenmiş bir kurucu kadroya sahip CHP. “Cumhuriyet” de, kuruluşunda, bugünden geriye bakıldığında anlaşılır sebeplerle, geçmişle bağların kopartılması esasını belirlemiş ve bunu CHP eliyle gerçekleştirmişti.
Bugünün Türkiye’si, “Cumhuriyet” idealini benimsemiş olsa bile, Cumhuriyet’in kuruluş dönemine ait esasların bazılarını aşmış bir ülke. CHP’nin “altı ok” ile tanımlanan kuruluş esaslarının bütünü yeniden tanımlanmak veya “altı ok” kimlik belirlemeye yarayan bir remiz olarak sadece rozetlerde kalmak zorunda.
Galiba bugünkü yönetimi CHP’nin, yaptığını fazlaca açığa vurmadan, tam da bunu yapıyor.
Denemeye değer bir girişim bu; eğer amaç demokratik bir ülkede halkın oyuyla iktidara gelmek ise...
Kim ne derse desin, geçmişle araya mesafe koymak ve eskide kalmış günlerin gözleri kamaştırmasına izin vermeden geleceğe yoğunlaşmak kötü bir şey değildir. Özellikle de siyasette.
İktidardaki AK Parti’nin kurucu kadrosu, içinden çıktıkları siyasi hareket, o dönemdeki icraatları ve söylemleri ile aralarına mesafe koymadılar mı?
Bunu “gömlek değiştirme” metaforuyla açıklamaktan da kaçınmadı AK Parti kurucu kadrosu...
Aynı şeyi CHP’nin yapmasında ne mahzur olabilir?
Siyaset cesaret ister ve cesurları mükâfatlandırır.
Olana AK Parti bozulmasın; eğer CHP’nin değişimi tamamlanırsa, bu, AK Parti’nin dönüştürücü gücü sayesinde olacak...
İngiltere’de Thatcher ile Blair arasında yaşandığı gibi...