'Üçüncü seçenek'
HER partinin kendi çıkarını gözeterek siyasetini belirlemesine kim ne diyebilir?
Özellikle seçmen tarafından parçalı hükümet formülünün yeğlendiği bir seçim sonrasında, her parti, tabloya bakarak, çıkarına en uygun tavrı benimseyecektir. Hükümette yer almak kadar muhalefette kalmak da böyle bir dönemde, partiler için tercih sebebi olabilir.
Nitekim geçmişte, sandıktan iktidar çıkmayınca “Millet bize muhalefet görevi verdi” diyen olmuştu; bugün de MHP’nin tavrı biraz bunu andırıyor.
CHP ise MHP’den farklı düşünüyor ve mutlaka hükümette yer almak istiyor; bunun için gerekirse kendisiyle koalisyon kurmayı kabul edecek partiye başbakanlığı terk etmeye bile razı...
Bu tavrın da yadırganacak herhangi bir yönü yok. Siyasi partiler iktidara gelip programlarını uygulamak için vardır; CHP programını uygulayacaksa, hükümetin başında illa CHP’li birinin bulunması gerekmez. Partileri bağlayıcı olan koalisyon protokolleridir.
HDP’nin tavrı alışılmışın dışında; kendisiyle hiçbir partinin aynı hükümette bulunmak istemeyeceğini düşünüyor ve ona göre davranıyor. HDP’yi bir noktaya kadar anlayabiliyoruz; istese ve şartlarını oluştursa hükümet ortağı olabilme durumuna ilk kez bu seçimde ulaşmış bir parti HDP...
Anlaşılması zor tavır, AK Parti’ninki...
Sandıktan “1. parti” olarak çıktığı, milletvekili sayısı diğer partilerden herhangi biriyle koalisyon kurmaya rahatlıkla yettiği halde, AK Parti daha ilk günden ne yapması gerektiğini belirlemede zorlanıyor.
Zorlandığı görüntüsü veriyor.
Galiba bu durum rakip partilerin tavırlarını da etkiliyor.
Rakip partilerden kendisine en yakın gördüğü MHP’ydi AK Parti’nin; onunla yapılacak koalisyonun daha az soruna yol açacağını düşündüğü izlenimini veriyordu. MHP de, “bürokrasideki varlığını koruyabilmek için”, AKP’li koalisyona fazla ters bakmadığını belli ediyordu.
Nitekim gelişmeleri yakından gözleyenler, bir AK Parti-MHP koalisyonunun ufukta göründüğünden söz etmeye başladılar.
Oysa bugünlerde MHP ortaklığa ayak sürüyor. Dahası, CHP’yi de hükümete girmekten caydırmaya çalışan bir üslup benimsedi MHP... Bir AK Parti-HDP hükümeti olsa, sevinecek gibi...
En başta söylediğimi tekrar edeyim: Her partinin çıkarına uygun bir tavır belirlemesine kimse itiraz edemez.
AK Parti diğerleriyle koalisyon kuramaz ve HDP’ye giderek milletvekili açığını kapatma yoluna başvurursa, kurulacak hükümete yönelteceği eleştirilerin ilk seçimde oylarını artıracağı hesabıyla bunu yapıyor olabilir MHP.
Ancak bir sorun var: AK Parti de HDP’yle ortak hükümet kurma niyetinde değil. Özellikle AK Parti liderinin tercihleri arasında MHP ilk, CHP ikinci sırada ve üçüncü bir seçeneği de yok gibi...
Üçüncü seçenek, hükümet zamanında kurulamadığı için, seçimin kısa sürede tekrarlanması...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarından, onun hoşuna gidecek olanın da, seçimin fazla gecikmeden tekrarlanması olduğu anlaşılıyor.
Birkaç ay içerisinde gidilecek seçim kimin işine yarar?
Tavırlarına bakılırsa, her parti, yeniden seçime gidilmesi durumunda sandıktan daha başarılı sonuç almayı bekliyor. AK Parti “Kaçan seçmenim pişman oldu” diye düşünüyor... CHP “Olumlu ve olgun davranıyorum, seçmen bunu oyla değerlendirecektir” kanaatinde... MHP “Bana olan ilgi arttı, daha artabilir” beklentisinde... HDP ise, barajı aşmasına yarayan oyların kendisinde kalacağına inanıyor...
Sorum şu: Acaba hangi parti değerlendirme hatası yapıyor?