Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Militan 2013 yılının başlarında Çin’den kalkıp önce Türkiye’ye gelmiş; oradan da bir yolunu bulup Suriye’ye geçmiş... ‘’Suriye’de beni bombalama eylemleri konusunda eğittiler’’ diyor. Ülkesine döndükten bir yıl sonra eğitimini aldığı eylemi gerçekleştirmek üzere harekete geçmiş; tam Shijiazhuang’daki bir alışveriş merkezini bombalamak üzereyken yakalamışlar...

        Tayland’ın başkentinde de dağıtımı yapılan South China Morning Post Gazetesi’nin birinci sayfa haberi bu.

        Çin’in resmi kanallardan verdiği haber ne kadar gerçeği yansıtıyor, bilmek zor; ancak IŞİD konusunda teyakkuzun coğrafya tanımadığını bu haberden de anlıyoruz.

        Dünyanın bir ucu burası; Suruç’ta 30’dan fazla gencin canına mal olan vahşi saldırının haberi henüz buraya ulaşmamış; fakat terörün azdığı bölgeden çok uzak ülkeler bile IŞİD kökenli vahşete karşı tedbir alma ihtiyacı hissediyor.

        Geçen yılın son günlerinde, Avustralya/ Sidney’de de, sonrasında “terör yasası”nı değiştirmeyi zorlayan bir kafe baskını ve rehin alma olayı yaşanmıştı, IŞİD ile gönül bağı olduğunu açıklayan biri tarafından...

        IŞİD çıktı çıkalı dünya daha az güvenli; bunu en iyi anlayabilecek durumda olanlar da bizleriz. Soruna doğru teşhis koyabilecek insanlar ülkemizi yönetiyorlar çünkü.

        Konunun en şaşırtıcı yönü de bu: AK Parti kadroları ülkemizin İslami hassasiyeti yüksek insanlarından oluşuyor. Aralarında dini eğitim almışlar hiç de az değil. İslam tarihi boyunca neler yaşandığını, insanlara barış, esenlik ve mutluluk getirmek üzere gelmiş İslam dininin, sapkın ellerde amacının tam tersi sonuç verecek biçimde kullanılabildiğini bilmeleri gerekiyor.

        IŞİD’e DAEŞ demekle onun İslam ile ilişkisiz olduğunu dünya âleme duyurmak elbette bir hassasiyet dışa vurumu; ancak IŞİD’in temsil ettiği din anlayışının bütünüyle dışlanması için yeterli bir tavır değil bu.

        AK Parti hükümeti IŞİD’i “terör örgütü” olarak ilk tanıyanlardan; Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) da IŞİD’in dinle irtibatlandırılmasına şiddetle karşı çıkan bir açıklama yapmıştı; dün de sapkınlığın adını koyan yeni bir açıklama geldi DİB’den...

        Sözün kısası şu: Vahşetin İslam tarafından onaylandığı görüntüsünden en fazla rahatsız olması gerekenler bizim ülkemizin insanları; özellikle de AK Parti kadrosu...

        Peki ne oluyor da, her geçen gün dozu biraz daha artırılan bir gürültüyle AK Parti’nin adı IŞİD ile birlikte anılıyor?

        Kolay anlaşılır gibi değil.

        Bu durumu anlaşılır hale koymak AK Parti’nin ilk görevi olmalı.

        Yapılan genel bir hata, IŞİD’i bugüne kadar karşılaşılan “teröre bulaşmış” diğer örgütlerden biri sanmak; geleneksel örgütler -sözgelimi IRA ile- mukayese etmek... Oysa IRA benzeri örgütlerin kendilerine hoş bakan bir tabanları bulunsa bile, sonuçta “terör” o tür örgütler için bir dert anlatma aracı; derdine kulak verdiğiniz ve haklı gördüğünüz şikâyet konularını düzelttiğinizde varlık sebeplerini ortadan kaldırabilir, militanlarını sistem içerisinde terbiye edebilirsiniz.

        Fakat IŞİD farklı. Hem tek bir bölgeyle kendisini sınırlı görmüyor IŞİD ve dünyanın dört bir tarafında başını kaldırabiliyor, hem de Türkiye’nin de bulunduğu bölgede sınırları belirsiz bir “devlet” haline dönüşmeye çalışıyor.

        Kendisini İslam adına hareket eder göstererek...

        Geçiciye benzemiyor bu barbarlar örgütü; ilgi alanı Adriyatik’ten Çin’e kadar uzanıyor...

        IŞİD’i hafife alan kaybeder.

        Diğer Yazılar