Eşi benzeri olmayan bir öykü
PHNOM PENH (Kamboçya)
Burası Uzakdoğu’nun yeni yeni kıpırdanmaya başlayan, bazılarına göre “geleceğin yıldızı” olmaya aday ülkesi... Kapalı toplumdan dünyayla barışık yeni bir yapılanmaya doğru yol alıyor ve bunu büyük bir sıçramayla yapmaya hazırlanıyor...
Başarılması o kadar kolay değil bu hedefin; 15 milyon nüfuslu ülkenin fert başına geliri bin doların biraz üzerinde ve insanlarının ihtiyaçları çok fazla...
Kızıl Kmerler ve onun kan dökücü lideri Pol Pot’un barbarlıklarıyla dolu kulaklarım, yönetime yakın birinin ağzından çıkan ‘’Tarihlerimiz birbirine benziyor’’ tespitini duyunca önce yadırgıyorum; ama ardından gelen ‘’Halklarımız yabancı istilalara direndi, istiklal savaşları verdik’’ açıklaması ev sahibimizin meramını anlamaya yetiyor.
Dünyanın önem listesinin ilk sıralarında yer aldığını her köşe başında karşınıza çıkan Batılı yabancılardan kolayca anlayabildiğiniz, insanları ise Türkiye’ye önem verdiklerini ısrarla bizlere anlatmaya çalışan bir ülke burası...
Önem vermeye başlayınca, Türkiye ile ikili ilişkileri en iyi geliştirebilecekleri ticari alanda arayışa geçmişler. “Türkiye nere, Kamboçya nere?” demeye kalmadan ticari ürünleriyle, Türkiye, Kamboçya’ya erişmiş bile...
Hemen her evde ihtiyaç duyulan armatürler (ECA) ve seramik çeşitlerini (Serel) üreten Elginkan Holding’in ürünleriyle...
Buradayken grubun Kamboçya başkentinin en işlek caddesinde “sürekli sergisi” ve satış mağazasının açılış törenine de katılıyorum. Ülkenin yönetici kadrosu ve işadamlarıyla birlikte...
Elginkan Holding ilginç bir ticari kurum. Şirket olmasına şirket, ancak sahibi bir vakıf. Kurucusu Ekrem Elginkan’ın “Toplumdan aldığımızı topluma vereceğiz” ilkesi, vefatı sonrasında, kurduğu vakfın yöneticileri tarafından aynen uygulanıyor.
Grup bu yolla daha da büyüyor. Varlığını sürdürmesi için kâr etmesi gerekiyor, ancak elde edilen kâr kimsenin cebine girmiyor.
Cirosu yüksek bir şirketler topluluğu “Elginkan Holding”; Ekrem Bey’in vasiyeti gereği, her yıl kuruşuna kadar ödenen vergilerden sonra kârının yüzde 80’i makine ve teçhizat modernizasyonu ile yeni yatırımlara ayrılıyor; kalan yüzde 20’lik kısım ise eğitim faaliyetlerine harcanıyor.
Vakfın son 10 yıl içerisinde yaptığı eğitim harcamalarının toplamı 50 milyon doların çok üzerinde. Fabrikalarının bulunduğu Manisa’daki üniversite ve yüksekokullar öğrencileri başta olmak üzere yükseköğrenim gören 1000 gence her yıl burs veriyor; bununla da yetinmeyip sanayinin ihtiyacı ara elemanları yetiştirip iş bulmalarını sağlamak üzere -şimdiye kadar 500 bin kişiyi- eğitiyor...
Ayrıca ülkenin dört bir tarafında okullar açıyor...
Aslında bir holdingin vakıf eliyle geliştirilip ticari hayatta olduğu kadar sosyal hizmetler alanında da başarısının sağlanması, ülkemizde herkese ilham kaynağı olabilecek bir örnek...
Gaye Akçin, hem vakfın başkanı, hem de holdingin tepe yöneticisi; son yıllardaki başarıda en büyük payın sahibi o. Her vesileyle kurucu Ekrem Elginkan’ın yakınında geçirdiği yıllarda öğrendiği topluma yararlı tavsiyeleri birer ilke olarak anıyor. Kurucunun yazılı vasiyetini harfi harfine uyguluyorlarmış...
Uzakdoğu’ya uzanmak, ürünlerini buralarda tanıtıp Türkiye adına kalıcı bir yer edinmek de vakfın toplumsal projeleri arasına giriyor.
Neden böylesine “benzersiz” bir toplumsal- ticari başarı öyküsü hep gündemde tutulmaz, anlamak zor
Kamboçya her bakımdan ilginç bir ülke; kendi ülkemdeki başarılı bir toplum hizmetini burada keşfetmek onu gözümde daha da ilginçleştirdi.