Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hükümet nasıl olsa kurulur; üzerinde durulması gereken daha önemli bir konu var.

        Ne kadar yalancı olursanız olun, kısa süre sonra yüzünüzü kızartacağını bile bile yalan söyler misiniz; hem de tamamen itibara dayalı bir mesleğin erbabı iseniz?

        Kamuoyu araştırmacılığı, aynen gazetecilik gibi, itibara dayalı bir meslektir. Güven oluşturamamışları, ortalıkta dolaşsalar bile, gülerek izler, seçim öncelerinde yaptıkları araştırmalar sandığın kararını yansıtmış olanlara ise kulak veririz.

        “İtibarlı” bilinen araştırmacıların son bulguları, bugün seçim yapılsa 7 Haziran sonucunun pek değişmeyeceğini gösteriyor. Araştırmaları yürütenlerle konuştuğumda, seçime kadar geçecek süre içerisinde bu durumun büyük çapta bozulmayacağını öğreniyorum.

        Her birinin küçük bir ihtiyat cümleciği oluyor yine de: “Denklemi bütünüyle değiştirecek ‘yeni bir unsur’ devreye girmedikçe...”

        Bu ihtiyat cümleciğini AK Parti için sarf ediyorlar. Diğer partilerin oylarındaki artma veya eksilme ihtimali AK Parti’nin önümüzdeki kısa süre içerisinde yapacağı -veya yapmayacağı- hamlelere bağlı. “Yeni unsuru” devreye sokabilecek parti o çünkü ve eğer onu devreye sokabilirse, başka partilere gidebilecek oyları tutabildiği gibi, 7 Haziran’da kaçan 9 puanı da geri getirebilir...

        Denilen bu.

        Ne olabilir bu “yeni unsur”?

        Soruya cevap teşkil edecek ilk bulguyu, henüz 7 Haziran’ın şaşkınlığı devam ederken Andy-Ar şirketinin başkanı Faruk Acar televizyon ekranlarından söylemişti. Dün de, Metropoll şirketi başkanı Prof. Özer Sencar, Hürriyet’e verdiği mülakatta tekrarladı.

        AK Parti’nin iktidardaki siyasi ömrünü tamamladığına inanan, önümüzdeki seçimde oyunun yüzde 38-40 arasında gerçekleşeceğini düşünen Prof. Sencar, “Peki ya Abdullah Gül? O gelirse tablo değişmez mi?” sorusuna şu cevabı veriyor: “Değişir. Eldeki bulgulara göre Gül’ün partinin başına geçmesi, AK Parti’ye tek başına iktidarı getirir.”

        Faruk Acar’ın görüşünü de hatırlatayım: “Erdoğan ve Gül daha önce iki dengeleyici unsur olarak çalışmışlardı. Eğer tekrar bu dengeyi kurabilirlerse, partiden giden seçmeni geri toplayabilir ve yeni bir seçimde yüzde 47-50 bandına çıkabilirler...”

        AK Parti tabanının yüzde 76’sının isteğinin bu olduğunu 10 Haziran’da ifade etmişti Andy-Ar başkanı...

        Unutmayalım: 7 Haziran seçiminin sonucunu gerçeğe en yakın bilen şirketlerdi Metropoll ile Ady-Ar...

        Eminim, sahada ciddi araştırmalar yürüten diğer şirketlerin sorumluları da “yeni unsur” elementinin farkındadır.

        AK Partili çevrelere kulak verin, aynı beklentiyi işitirsiniz...

        Kamuoyu araştırması yapan itibarlı şirketler yalana başvuramazlar; peki ya siyasiler, onlar her zaman en makulü yakalar ve kararlarını tabandan gelen sesleri dinleyerek mi oluştururlar?

        Geçmişte siyasi kararların makule en yakın alındığının yakın tanığıyım. Adnan Menderes’ten başlayarak sağda-solda siyaset yapan lider konumundaki kişiler, tabanlarına ters düşecek kararlar almakta hep zorlanmış, aldıklarında tepki görünce düzeltmeyi bilmişlerdir.

        Bugün durum biraz farklı. AK Parti kendine aşırı güvenen “karizmatik” bir liderin partisi; bu sebeple olmalı ki, “AKP Gül’le tek başına iktidara gelir” tespitini yapan araştırmacı Prof. Sencer, mülakatta, bunun gerçekleşeceğine ihtimal vermediğini söylüyor.

        Karizma ile pragmatizm siyasette çatıştığında, AK Parti’ye kadar, hep ikinci özellik kazanmıştı; son yıllarda ise öne çıkan hep karizma oluyor...

        12 Eylül’de AK Parti kongresi var. Bakalım bu defa ne olacak?

        Diğer Yazılar