Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yıkmaktan, tahrip etmekten, yok etmekten bahsedenlerin kulağımız hizasında bulunması insanın yüreğini daha fazla dağlıyor...

        Medya kuruluşlarında çalışanların başka medya kuruluşlarında köşesi olanlar tarafından “ölüm”le tehdit edilmesi... Mesleği gazetecilik olan insanların “Korkmuyoruz, korkmayacağız” açıklaması yapma ihtiyacı hissetmesi... Tanıklık edeceğimi hiç düşünmediğim bir garip durum...

        Türkiye bu görüntü ve söylemler yaygınlaşırsa, bir çırpıda, tarih-dışılığa sürüklenebilir.

        Bazı konular üzerinde düşünmenin tam zamanı...

        IŞİD eline geçirdiği yerlerdeki geçmiş uygarlıklara ait tarihi eserleri neden tahrip eder, hiç düşündünüz mü? IŞİD militanları Suriye’deki tarihi Palmyra kentindeki eserleri birkaç hamlede yıktı, yok etti.

        Neden?

        Kendileri hangi “İslami” gerekçe ardına sığınıyor olursa olsun, gerçek değişmiyor: barbar oldukları için...

        Palmyra kentindeki eserleri 2000 yıllık tarihleri boyunca -kimlere ait olduğuna bakmaksızın- koruyan, tahribe uğramalarını engelleyen, gerektiğinde restore edenler “uygar” Müslümanlardır. Aynı eserleri yok etme yarışını başlatan IŞİD ise bir barbarlar topluluğudur ve kendilerine ait dar bir gündeme sahip olan barbarlar medeniyeti asla umursamaz...

        Sadece IŞİD mi?

        Mesela Almanya’nın ve Avrupa’nın başına dertler açmış Adolf Hitler de bir “barbar”dı. Son yıllarda Avrupa’nın büyük bir bölümünü anlaşılabilir barışçı yöntemlerle “nüfuz bölgesi” haline dönüştürmeyi başardı Almanya; Hitler aynı amaca yıkıp öldürerek ulaşmak istemişti.

        2. Dünya Savaşı’nda 60 milyon Avrupalı, Hitler’in bu hırsı yüzünden, hayatını kaybetti.

        Arkasından kim/ler itiyor olursa olsun, yaptıkları için hangi gerekçeye sarılırsa sarılsın, gerçek değişmiyor: Sorununu, derdini, şikâyetini, protestosunu şiddete başvurarak ifade etmeye çalışan kişiler ve örgütler “barbar” kabul edilir...

        Meselâ PKK şimdilerde “barbar” yüzünü bir kez daha gösterdi. İnsanları gözünün yaşına bakmadan öldürüyor, önüne çıkan her değeri tahrip ediyor...

        “Barış süreci” uygar bir girişimdi ve “PKK’nın dağ kadrosu” diye anılan, hayatlarının bütününü elde silah geçirmiş militanlar, o girişimden hiç memnun olmadı. Sürecin her aşamasında “Son sözü nasıl olsa biz söyleyeceğiz” havası içerisinde davrandı o kadro ve sonunda “sözü” o söylüyor işte.

        PKK dağ kadrosunun son sözü, “silah” oldu.

        30 yıl içerisinde, çoğu genç 40 bin kişinin hayatını yok etmesi, uğurlarına dağa çıktıklarını iddia ettikleri bölge insanının da kalkınmasına yarayacak yüz milyarlarca doların heba edilmesine yol açması yetmezmiş gibi...

        Günümüzde başlattığı silahlı mücadele de yeni canlar alıyor, yeni değerlerin kaybına yol açıyor...

        Kalkınmamıza harcayacağımız mali kaynakları uçak, füze, bomba gibi tahrip araçlarına harcamamız da cabası...

        Ellerinde ölüme gönderebilecekleri gençler var oldukça, “barbarlar”, varlıklarını sürdürürler...

        IŞİD sürdürüyor, PKK da sürdürür... Ancak her “barbarlık” bir gün gelir uygarlık karşısında yenilir.

        Yukarıdaki hüküm cümlesinin temelini teşkil eden sayısız “barbarlık” olayıyla karşılaşacağınız tarihe bakın. Barbar sürüleri (Haçlılar, Moğollar) çoğu kez Anadolu’ya da uğramış, yıkmış, yağmalamış, öldürmüştür de...

        Fakat hiçbiri hiçbir zaman kalıcılık kazanamamıştır...

        Kalıcı olan uygarlık eserleridir; yakılıp yıkılsalar da değerleri bilinir o eserlerin...

        Habertürk, dün, bütün yayın kadrosuyla, “Yeter artık” diye bağırarak herkesi uygarlık çizgisine çağırdı.

        Umarım, çağrının muhatapları mesajı almıştır.

        Diğer Yazılar