Bayramlık bilançomuz
YAZARINIZIN bu yazı için masaya oturduğunda niyetinin “bayramlık” bir yazıyla karşınıza çıkmak olduğunu biliniz.
Bayramlık, yani bayram lokumu gibi ağızda eriyen... Ya da, taze kesilmiş bir kurbanlık hayvanın saatlerce kavrulmuş eti gibi, ağzınıza aldığınızda sanki daha önce hiç kavurma yememişçesine lezzet almanıza sebep olan...
Niyet buydu, ama ortaya çıkan yazı hayli farklı oldu.
Önce şöyle bir “simülasyon” geçti aklımdan: Norveç’te 2016 Nobel ödülleri için son sözü söyleme hakkı bana bırakılmış... Her alanda benim teklif edeceğim kişiye ödül verecekler... Ben de, elime geçen bu fırsatı, ödül verilen her alanda İslam dünyasından birileri için kullanmaya kararlıyım... Fizik, kimya, tıp, edebiyat ve barış alanlarında acaba kimleri aday gösterebilirim?
“İslam dünyası” dediğimiz coğrafyada yaklaşık 1.5 milyar insan yaşıyor; dünya nüfusunun beşte biri... Ancak bu kadar kalabalık arasından bu dünyanın insanlarının göğüslerini kabartacak ve bu arada başkalarının da itiraz etmeyeceği bir başarı gösteren herhangi bir örnek bulmak mümkün mü?
Herhangi bir alanda sıradışı bir örnek?
Kendi hesabıma aradım, taradım ve tek bir örnek bulamadım...
Başkalarının da aradığından eminim.
Geçenlerde, ABD’de, ismi Ahmed Muhammed olan lise öğrencisi bir çocuk, ev ödevi olarak saat yapmıştı da, öğretmeni bunu “bomba” yapma niyetiyle irtibatladığı için, polisler, kelepçe de takarak çocuğu gözaltına almışlardı.
Yanlışlık ortaya çıkınca özür dileyen dileyene... En sonunda Beyaz Saray’da bile misafir edildi Ahmed Muhammed...
Son yıllarda tam 3 Müslüman kadına Nobel Barış Ödülü verildi; ülkelerinde insan (kadın) haklarının gelişmesine katkıda bulundukları gerekçesiyle...
Ödüllendirilerek teşvik ediliyoruz, ancak ödülü herhangi bir başarımızdan dolayı kazandığımız yok...
İslam dünyası gündeme hep olumsuz haberlerle geliyor. Bu yazıyı yazdığım dün, haber ajansları, abonelerine, Mekke (Suudi Arabistan) ve Sana’da (Yemen) yaşanan iki olayı duyurdu.
Sana’da iki ayrı camiye birden intihar saldırısı düzenlenmiş; bayram namazını eda etmeye gelen 20 kişinin hayatına mal olan menfur bir olay...
Mekke’de ise, şeytan taşlamaya giden hacıların sebep olduğu izdiham yüzünden 700’ü aşkın kişi hayatını kaybetti...
Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Nijerya’da, Mali’deki iç savaşlarda ölenleri, iç savaşa maruz ülkelerden kaçıp herhangi bir Batı ülkesine yerleşmek üzere yola çıkmışken ölen sayısız Aylan’ı da bu listeye eklememiz gerekiyor.
Görüntüye bakın: İslam dünyasının her tarafı yaşanılmayacak, kaçılması gereken bir cehennem... Batı ise kavuşmak için ölümün bile göze alınabildiği bir cennet...
Maalesef zihinlere kazılı görüntü böyle...
Yakın zamanlara kadar bu kötü manzarayı bozan bir örnek ülke vardı var olmasına; Türkiye çölde bir vaha gibi İslam dünyasında dikkatleri üzerine çekiyordu...
Şimdi biz de her gün gençlerimizi teröre kurban veriyoruz.
Hiç kesintisiz 150 yıldır seçim yapılan, olgun demokrasiye sahip bir ülkede, 2015 yılına geldik, önümüzdeki seçimde sandık güvenliğinin sağlanıp sağlanamayacağını tartışıyoruz.
Biliyorum, bir bayram yazısı için hayli karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım. Ancak durumumuz da bu.
Gelecekle ilgili hesaplarımızı bu tabloyu göz önünde bulundurarak yapalım.