IŞİD bitsin, yeni IŞİD'ler de olmasın...
TÜRKİYE, daha doğrusu AK Parti hükümeti, bölgesel huzur ve sükûn için, Suriye’de Beşar Esad’ın başında bulunduğu Baas rejiminin değişmesi gerektiğini düşünüyor... Şimdiye kadar bir sonuç alınamasa bile politikasının başarısı için bayağı çaba da sarf ediyor...
Doğru bir tahlil mi bu?
Tahlilin merkezinde yer alan kabul, henüz olaylarla desteklenmediği -yani Esad hâlâ ülkesinin başında kalmaya devam ettiği- için, bu teze, “doğru” veya “yanlış” hükmünü kolay veremeyiz.
Keşke bu tahlil, dünya şartları, güvenilir dağlara kar yağabileceği -sözgelimi, ABD ve öteki Batılı müttefiklerin başta tezden yana görünürken sonradan cayabileceği-, Baas’ın 40 yıllık iktidarında ülkede yaygın ittifaklar oluşturduğu gerçeği göz önünde bulundurularak yapılsa ve her ihtimale karşı “B, C, D” planları da hazırlansaydı...
Yine de bir hükümetin, elindeki istihbaratı ve devletin konuya ilişkin bilgi birikimini değerlendirerek tahliller yapmaya ve politikalar belirlemeye hakkı olduğunu kabullenmemiz gerekiyor.
Ayrıca “Her tahlil ve ona dayalı politika, beklenen sonucu doğuracaktır” diye katı bir kural da bulunmuyor...
Hükümetin, IŞİD belasını def etmek için oluşmuş global kamuoyunu, haklı olduğuna inandığı halde bir türlü hayata geçiremediği “Önce Esad gitmeli” tezi istikametinde yönlendirmesine ne diyeceğiz?
Etraftan yükselen yorumlara göre hükümet tam da bunu yapıyor ve yorumcular da bu tavra karşı çıkıyor...
Neden karşı çıkılıyor?
İtirazları biraz irdeleyince, ABD ve Batılı ülkelerin Suriye için başta belirledikleri ve Türkiye’nin de benimsediği “Baas ve Esad gitmeli’’ politikasından vazgeçmelerinin altında yatan gerekçenin bizdeki yorumcular tarafından da paylaşıldığı anlaşılıyor.
Batılı ülkeler, alternatifinin Esad’dan daha iyi olmayacağı inancıyla politika değişikliğine gitti; Mısır’da bir darbeyle alaşağı edilmesine izin verdikleri “Müslüman Kardeşler”in Suriye kolunun Şam’da iktidarı ele geçirebileceği endişesiyle...
“Müslüman Kardeşler” olmasın da kim olursa olsun diye...
Türkiye’nin -AK Parti’nin- Suriye politikasını “yanlış” bulsak bile, Batılı ülkelerin değişen tavrının çok vahim sonuçlar doğurduğu gün gibi âşikâr...
Yakın zamana kadar adları anılmayan IŞİD ve ona ideolojik açıdan ebelik eden anlayışların Ortadoğu’da yaygınlık kazanması ve ulaştıkları her yerde kendilerine yardım ve yataklık edecek destekler bulması nasıl gerçekleşti dersiniz?
Aklı başında ve bilgili Batılı analistlerin IŞİD’in bölgemizdeki yükselişinden hiç tereddütsüz ABD’yi suçlamalarının sebebi, onun, silah yoluyla rejim değişikliğini gündeme sokmasıdır. Silahı tek belirleyici yöntem haline getirince, çözümü sandıkta gören anlayışlar devre dışı kalır ve IŞİD benzeri silahlı örgütler meydan bulur.
Bugün olan da budur.
Eğer IŞİD tarzı örgütlerin başarısız olması isteniyorsa, silahlı mücadeleye hiçbir zaman “Eyvallah” dememiş anlayışların önü açılmalıdır. Dünyayı kana bulamadan onların yanlışlarını düzeltmenin yolu nasıl olsa bulunabilir.
Haklısınız, izlediği politikayı bu denli açık biçimde gerekçelendirmiyor hükümet, ona destek veren kalemler de kuşkuları artıracak bir üslupla politikaya sahip çıkıyor; bu sebeple de, muhaliflerin itirazları dinleyecek kulak bulabiliyor.
Diyelim, hükümetin Suriye ile ilgili tahlili yanlış olsun; zorladığı politikanın kabulüyle ortaya çıkacak durum bugünkü kanlı ortamdan daha tercih edilir değil mi?