Merkez Bankası'nın ısrarı sürüyor
Merkez Bankası kasım ayında değiştirdiği para politikası uygulamasında ısrar ediyor.
Banka’nın Para Politikası Kurulu dün yaptığı toplantıda bu kez faizi indirimine gitmeyip, mevduat munzam karşılık oranlarını tekrar arttırdı. Bunun sonucu piyasadan 19,1 milyar TL daha para çekecek.
Piyasalar faizde bir değişiklik beklemiyorlardı. Haklı da çıktılar.
Ancak munzam karşılık artışı ile ilgili olarak farklı görüşler vardı. Artış yapacak diyenleri bile şaşırtan oranda bir karar alındı.
SONUCA BAKALIM
Tabii burada soru şu: Merkez Bankası’nın süregiden bu ısrarı sonucu cari açığı, sıcak parayı ve banka kredilerinin artış hızını azaltmada başarılı bir sonuç alacak mı? Aynı zamanda fiyat artışlarını kontrol edebilecek mi?
Enflasyonist bekleyişlerin yükseldiği bir ortamda faizi arttırmadan sadece munzam karşılıkları kullanarak amaçlanan sonuca ulaşmak için üç önemli koşulun varlığı gerekir.
Aksi halde munzam karşılık politikası faiz arttırarak kredi maliyetlerini yükseltme yöntemine kıyasla daha etkin bir politika aracı olamaz.
Kasım ayından bu yana Merkez Bankası birinci koşulu yerine getirmedi ya da getiremedi. Karşılık oranlarını arttırarak çektiği paradan daha fazla parayı piyasaya verdi. Şu aralarda 30 milyar liralık bir likidite açık piyasa işlemleri ile bankalara sunulmuş durumda.
Bu nedenle de bankalar gerek serbest rezervlerini, gerekse “düşük faizli” Merkez Bankası olanaklarını kullanarak likidite sıkıntısı çekmediler.
Bunun da ötesinde faiz oranları yüzde 8,5 ile 9 oranlarına yükselmiş Hazine kağıtlarını “düşük faizli” Merkez Bankası olanaklarını kullanarak satın alarak ummadıkları bir kar elde ettiler.
Burada şu gerçeği unutmayalım. Merkez Bankası çektiği paradan daha fazla parayı tekrar geri vermeseydi o zaman piyasada faizler daha da yükselebilirdi.
Faiz gibi etkili bir aracı kullanmayıp sadece munzam karşılık arttırımı yoluyla kredileri frenlemenin zor olduğunu bir kez daha gözlüyoruz.
TEK BAŞARILI ÜLKE ÇİN
Çin Merkez Bankası yetkilileri de bize benzer bir çizgide para politika uyguluyorlar. Onların amaçları enflasyonist bekleyişleri kontrol etmek. Sıcak paradan ya da cari açıktan sorunları yok.
Çinliler hem munzam karşılığını hem de faizi arttırıyorlar. Kredi hacmini kontrol etmek istiyorlar. Bunda da başarılılar.
Başarılarının sırrı bankaların büyük çoğunluğunun devlete ait olmasından kaynaklanıyor. Emri veriyorlar. Bankalar da bu emre uyarak kredi vermeyi durduruyorlar.
Yoksa munzam karşılığın bir sırrı yok.
Önümüzdeki dönemde de Merkez Bankası’nın faiz arttırmadan munzam karşılıkları kullanarak amacına ulaşmak konusunda ısrarını sürdürürse piyasada faizler artar. Likidite vermede kısıntı yaparsa faizler daha da artar. Bu kez bankalar arası mevduat kapma savaşı başlar.
Ek likidite verirse durum bugünden farklı olmaz.