Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye yaklaşık 30 yıldır terörle mücadele ediyor, ama Dağlıca gibi sıkıntılı bölgeler için ne çözüm üretebilmiş, ne de teknoloji tarafımızın geliştirilmesi konusunda adım atabilmiş. Halbuki Türkiye gibi terörle yatıp/kalkan bir ülkenin, tekrar tekrar aynı hikâyelere muhatap olmasına ve çok sayıda şehit vermesine rağmen savunma sanayiinde ciddi eksikliklerimiz, ihmallerimiz söz konusu.

        Mesela, her elim hadise sonrası silahlı/silahsız insansız hava aracı (İHA) almaya kalkıyoruz, ama bir türlü geliştirilmesi yönünde ciddi ilerleme kaydedemiyoruz. Görev ve sorumluluk verilen kurumlar da bu işin altından kalkamayarak, ülkemize zaman, para ve can kaybına sebep oluyor. Bu konulara kafa yoran çeşitli özel şirketlerin, müteşebbislerin de önü bilinçli veya bilinçsiz olarak kesiliyor. Sorumluluk sahibi olan Genelkurmay Başkanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve savunma sanayiinde teknoloji geliştirilmesini üstlenen Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketleri, TÜBİTAK gibi tüm ilgili kurumlar da bir şey yapabilmiş değil.

        Türkiye ile benzerlikler taşıyan İsrail’e, İran’a hiç mi bakan yetkililerimiz yok? İsrail dünyanın en önemli savunma sistemlerini üretiyor. Pakistan silahlı İHA geliştirdi. İran, her ay yeni bir savunma sistemi deniyor. Hatta İran-Irak savaşı esnasında, zamanın şartlarına göre geliştirilen ilk silahlı İHA’yı İran’ın kullandığı biliniyor. Hasılı içinde bulunulan şartlar ilgili ülkelerin savunma sanayiinde belli mesafe kat etmesine de sebep oluyor. Fakat mevzu Türkiye olunca böyle bir şeyden bahsedemiyoruz. Ne demek istediğimi bir şehit subayın kaleminden okuyunca daha iyi anlamış olacaksınız.

        Hakkâri Dağlıca’daki hain saldırıda şehit düşen Tabur Komutanı Yarbay İlker Çelikcan, böylesine zorlu coğrafyada Türk askerinin mücadele edebilmesi için neler gerektiğini onca sıkıntılı görevi arasında sorumluluk addedip 10 madde şeklinde sıralamış.

        Dağlıca’da şehit düşen Yarbay İlker Çelikcan’ın Erzurum’un Olur İlçesi’ne bağlı Köprübaşı Köyü nüfusuna kayıtlı olduğunu medyadan okumuşsunuzdur. Aynı ilçeden olmamız hasebiyle daha fazla Dağlıca hadisesine ve onun şehadetine sebep olan gelişmelere eğilmek durumunda kalınca, farklı bir tabloyla karşılaştım. Yarbayımıza Allah’tan rahmet, silah arkadaşlarına sabır dileyerek, onun duyarlılığını ortaya koyan notlarını paylaşmak istiyorum. Dağlıca gibi sıkıntılı arazide Türk askerinin mücadelesini başarılı kılacak projeler şöyle sıralamış.

        1) Quadrocopter, daha iyi Phantom-3 (İHA)

        a-Uçuş süresi daha uzun,

        b-Daha güçlü (Faydalı yük kaldırma kapasitesi daha fazla)

        c-Otonom

        d-Gece görüş kabiliyeti,

        e-Daha uzak mesafe (10-15 km yeterli)

        f-Kamera özellikleri (optik büyütme, stabilizasyon, yüksek çözünürlük gibi...)

        2) Uzak mesafelerden görüntü aktarabilen kamera sistemleri (taş, kaya şeklinde kritik noktalar için)

        3) Güneş enerjili, roket algılayıcı sensörüyle çalışan projektör.

        4) Araç içi kamera sistemleri.Yolun ve aracın kontrolü için...

        5) Karakollara takılacak YGK sistemleri,

        6) Güneş enerjisiyle çalışan şarj aletleri,

        7) Sabit karakollar için infrared aydınlatma, infrared projektör ve infrared lazer işaretleme,

        8) Balonlar için helyum gazı,

        9) Mayın EYP (el yapımı patlayıcı) ve kablo tespit sistemleri,

        10) Kaynaktan su getirilmesi, su isale hattı...

        Yarbay Çelikcan’ın not aldığı mayın EYP ve kablo tespit sistemleri şehadetine vesile olan hadise esnasında var mıydı, olsaydı bu elim hadiseler olur muydu? Bilemiyorum. Ama onun notlarından anladığım yukarıda sayılan önemli eksikliklerimiz. Bırakın teknoloji geliştirmeyi, galiba ihtiyaç duyulan malzemelerin tedarikinde de sıkıntılar yaşanmış. Bu bölgede bir hafta geçiren yakın tanıdığım, hem askerin yaşadığı sorunlar yumağından, ilgisizlikten hem de eksik donanımla vatana hizmet ettiklerinden uzun uzun bahsedince şaşkına döndüm.

        Yukarıdaki eksikleri tespit etmek için bir kurmay yarbaya gelinceye kadara Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) görevli binlerce insan var. Peki buna rağmen neden ihmal ediliyor? Niçin halen daha teknoloji geliştirmede başarılı olmayan şirketler ve yöntemlerle ülke savunmasına katkıda bulunulmaya çalışılıyor. Niçin savunma sanayimiz, TSK’daki deneyimli personelin tespitleri doğrultusunda görev yapmıyor? Neden halen daha istenilen seviyede başarılı olmamamalarına rağmen Savunma Sanayii Müsteşarlığı’ndan yarı resmi şirketlere iş veriliyor da başarılı özel şirketlere fırsat verilmiyor?

        Evet niçin?...

        Diğer Yazılar