Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İstanbul’da fuar veya herhangi bir organizasyonu yapmak zordur. “Dünyanın önde gelen büyük, kalabalık şehirlerinden birisi” gibi bahanelerin arkasına da saklanılabilir. Fakat şunu itiraf etmeliyiz ki, İstanbul’a yakışır, dört başı mamur bir fuar alanımız yok. Mevcutlarda ise işletmecilik çok sorunlu. Bunun acısını yurtdışında önemli bir organizasyonu Türkiye’ye getirmek için çok çaba sarf eden yakın bir tanıdığımdan öğrenmiştim. Girişiminde başarılı olmasına rağmen, istenilen evsaflarda fuar alanı ve konferans salonları olmaması sebebiyle organizasyon İstanbul’a gelememişti.

        Şimdi dün yapılan 13. IDEF Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na bu gözle bir bakalım. Öncelikle imkânı olanların mutlaka gidip görmesi gereken bir fuar. Türkiye’nin geldiği nokta itibarıyla insanımızı, gençlerimizi şevklendirecek, geleceği daha ümitle bakmalarını sağlayacak çok sayıda Türk tasarımı ve yapımı teknoloji ürün sergileniyor. Fakat fuarı yapan Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) bu işin altından kalkmakta zorlanıyor. Gelecek fuarların mutlaka profesyonel ellerde ve daha doğru bir mekânda yapılması şart. Uçaklar, hava aygıtları uçamıyor, deniz araçları yüzemiyorsa, böyle bir fuar eksiktir.

        Defalarca yazdığım üzere Atatürk Havalimanı’nın bulunduğu alan, denize yakın olması, pistlerinin bulunması, demiryolu hattının yakınından geçmesi sebebiyle iyi bir düzenlemeyle ideal bir fuar alanı olarak düzenlenebilir. Böylece ürettiğimiz her türlü ürünü daha iyi sergileyebileceğimiz gibi IDEF’i de Türkiye sınırlarına hapsetmekten kurtarabiliriz.

        Dün IDEF’e gidenler, araçla yaklaşmada, otoparkta, önceden online kayıt yaptırılmasına rağmen giriş için kayıt işlemlerinde sorunlar yaşadı. Yurtdışında bunun çok daha büyüğü organizasyonlarda bile böylesine basit sorunlar karmaşaya dönüştürülmüyor. Kamu mantığıyla organizasyon yapmaktan mutlak surette uzaklaşmalıyız.

        ULAK AŞ ve 4.5G’de binde 6 yerlilik sürprizi

        Geçen yıl Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom, Ulaştırma Bakanlığı ve Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu Başkanlığı (BTK) açtığı ihale sonrasında Türkiye’yi mobil iletişimi 10 kat hızlandıran 4.5G ile tanıştırmıştı. Nisan 2017’de ise ihale kriterlerine ne kadar uyulduğu, yerlilik kriterlerinin ne kadar karşılandığı kamuoyuna açıklanacaktı, ama henüz bir haber yok. Birinci yıl için 4.5G’de yerlilik şartı % 30’du, ama önemli bir kaynaktan öğrendiğime göre gerçekleşme oranı binde 6 seviyesindeymiş.

        Eğer yerli üretimler desteklenmez, ilgili kurumların Ar-Ge için sektörden topladıkları paralar başka yerlere aktarılırsa ancak bu kadar olur. Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) öncülüğünde, ASELSAN, Netaş ve Argela tarafından geliştirilen yerli baz istasyonu ULAK’a 3 GSM operatörü, kamunun baskısıyla eşit sayıda toplam 750 adet sipariş verdi. Ama birinci yıla yetişmemiş olmalı ki yerlilik oranı oldukça düşük çıkmış.

        Ayrıca ULAK’ın daha iyi pazarlanması için SSM’nin % 40 ve Aselsan’ın % 60 hisseyle ortak olduğu yeni bir şirket kurulmuş: ULAK AŞ. Henüz şirketin kadrosu oluşturulmamış. Yakında genel müdür atanıp yoluna profesyonel bir şekilde devam edecek. Keşke bu şirkete Argela ve Netaş gibi özeller de ortak edilseymiş. Galiba asıl sorunumuz, teknoloji geliştirmede doğru bir modelimizin olmayışı...

        Diğer Yazılar