Bakanlık dijital dönüşüme geniş bantla mı başlayacak?
Dünya giderek daha fazla dijitalleşiyor ve hayatımızın her noktasına her geçen gün yeni bir dijital sistem ekleniyor. İstesek de kaçabileceğimiz bir gelişme değil, geç kalmamız halinde, ülke olarak çok fazla şey kaybedeceğimiz bir dijitalleşme meselemiz var. Yasası, regülasyonları, fiber altyapısı, yeni yatırımlar önündeki engelleri, mevcut altyapısının ülke menfaatine olacak şekilde paylaşımını sağlayacak düzenlemeleriyle bir dijital dönüşüme ihtiyacımız var.
Mesela, dünyada ve Türkiye’de şehiriçi ulaşıma farklılık getiren dijitalleşmenin sağladığı nimetlerden “UBER” diye bir şey var. Bizde kamu, yasal düzenlemelerle, regülasyonlarla dersine çalışmadığı için halen daha tartışılıyor, ama ben size Amerika’da hayata, ekonomiye getirdiği kolaylıkları anlatayım. Boston’da bulunduğum sürede sürekli “UBER” kullandım. Aracı kullananın sizi farklı yerlerde dolaştırma, yolu uzatma, para üstüne yatma, kötü hizmet verme ve zamanınızı çalmasına sebep olma gibi bir şansı yok. Cep telefonunuzdan “UBER” çağırdığınızda, en fazla 5 dakika bekliyorsunuz. Yollarda serseri mayın gibi dolaşan taksicilerle uğraşmıyorsunuz. Size yönlenen aracın markası, modeli, rengi, sürücüsünün adı ve ne kadar ücret ödeyeceğiniz belli. Sisteme kayıtlı hesap olunca da zaten arada para alışverişi veya muhabbetine girmiyorsunuz. Ürün giderek kendi içinde çeşitleniyor. Artık uçaklardaki ekonomi, business ve first sınıflarına benzer şekilde 3 sınıfta hizmet veriyor.
Şimdi böyle bir sisteme, şehir içinde beyhude dolaşan sarı taksiler, belediyeler ve kamu otoriteleri, ne kadar karşı gelirse gelsin, direnirlerse dirensinler engelleme şansları olmayacaktır. Dijital dönüşüme ülkelerin de engel olma şansı yok. Ama treni zamanında yakalayabilmek için kentsel dönüşüm yasasından çok daha önemli ve hayati olan “dijital dönüşüm yasası”nın çıkarılması şart. Böylece telekomünikasyon sektörü üzerinden nemalanmaya çalışan belediyelere ve çeşitli çevrelere çekidüzen verilerek Türk vatandaşlarının yaşamı daha kolay, daha hesaplı ve her açıdan daha verimli hale getirilebilir.
DİJİTALLEŞME: DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK, VERİMLİLİK
Eğer dijitalleşmeye katkı sunacak yasal düzenlemeler yapılırsa, Türkiye’de bu alanda faaliyet gösterecek şirketlerin büyümesine, farklı sektörlere yayılarak dijitalleşmeye katkı sunmalarına da direkt olarak destek olunacaktır. Böylece yabancı şirketlerin programları, uygulamaları, yazılımları anlamsız gerekçelerle engellenmek yerine, yapılacak bir “dijital dönüşüm yasası”yla bir düzene sokulur, vergilendirilir, denetlenir, öte yandan kendi şirketlerimizin küresel ölçekte hizmet verecek ürünler geliştirmelerine fırsat sağlanmış olunabilir. Youtube, Google, Yahoo, Twitter vs. gibi sosyal medya uygulamalarında vergi ve denetim tartışmalarına girmemize rağmen, dijital platformlarda hizmet verenlerin, hizmet mahalinde vergilendirmesini sağlayacak yasal düzenlemeleri veya üzerimize düşen görevi ülke olarak yapmış değiliz. Bırakın yabancıları Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone gibi 3 şirketin fiber altyapı meselesini bile halletmiş değiliz.
Dolayısıyla, dersimize öncelikle, “dijital dönüşüm yasası” çalışmasıyla başlamamız gerekiyor. Çünkü dijitalleşme, aynı zamanda doğruluk, dürüstlük, denetim/kontrol, şeffaflık, kalite ve verimlilik getiriyor. Açığı olanı da anında ortaya çıkarıyor. Dijitalleşmenin yolu da her hanenin fiber altyapıya kavuşmasına bağlı. Elektrik, su gibi...
FİBERİN UCU KİMİN ELİNDE OLACAK?
Ulaştırma Bakanlığı, “dijital dönüşüm yasası”na da katkı sunacak, önemli bir proje üzerinde çalışıyor. Ulusal Genişbant Stratejisi ve Eylem Planı. Galiba yakında bu konuyla ilgili bir gelişme olacak. Amaç, Türkiye genelinde “genişbant” altyapısını kurmak, fiber erişimin sağlanması, bağlantı kapasitesi ve kalitesini artırmak ve verimlilik için rekabetçi piyasa oluşturmak. Eğer bu hedefe ulaşılırsa zaten internet ortamında gerisi kendiliğinden gelecektir. Ama tabii ki, geleneksel tavırlara takılmadan, yasal düzenlemelerin ve regülasyonların dijital çağın ihtiyaçlarına göre hazırlanması ve sıklıkla da güncellenmesi gerekiyor.
Yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelen internetin, günümüzde kesintisiz ve yüksek hızda sağlanması şart. Genişbant internet üzerinden sesli ve görüntülü iletişim, yüksek hızda veri transferi yapıldığı için bu yönüyle ele alınıp yaygınlaştırılması için çalışılıyor. Sürüdürülebilir ekonomik büyüme için de genişbant internet altyapısı gerekli ve bunun planlı bir şekilde yapılması için kamu otoritelerin acilen harekete geçmesi icap ediyor. Türkiye ise halen daha fiber altyapı meselesini aşabilmiş değil. Klasik cümle şu: Türkiye’de takriben 22 milyon hane var ve bunun yaklaşık 6 milyonu fiber altyapıya bağlı. Gidilecek çok yol var, ama nasıl gidileceği belli değil. Bazı ülkeler dijital kimlik meselesinde bile önemli yol kat etmişken, Türkiye’nin fiberin ucunun kimin elinde olacağını tartışıyor olması elbette iyi değil. Bakalım, Ulaştırma Bakanlığı’nın yaklaşık 400 paydaşın görüşlerini alarak hazırladığı “Ulusal Genişbant Stratejisi ve Eylem Planı” neler getirecek?