'S-400'ler alınacak, F-35'in teslim eğitimi mayısta'
Hararetle ihtiyaç duyduğumuz hava savunma sistemlerini NATO üyesi olmamıza rağmen Batılı müttefiklerden temin etmekte ciddi sorunlar yaşadık. Vermediler. Şimdi ise Batı, soğuk savaş yılları gibi Rusya’yla ciddi sorunlar yaşıyor. Ve Türkiye’yle müttefik olduğunun altını çizerek Rusya’dan alınacak S-400’lerin NATO sistemine entegre edilemeyeceği vurgusunu daha güçlü yapıyor. Hatta beşinci nesil JSF-35 savaş uçaklarının tesliminde de problem olabileceğine dair dolaylı yollardan haberleri tedavüle sokuyor.
Ancak Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarından öğrendiğim bilgiler aba altındaki sopanın dikkate alınmadığını gösteriyor. Tablo aynen şöyle: Türkiye S-400’lerde tam gaz ilerleyecek, hatta açıklanan 2019 sonu takviminden önce bile Türkiye’de kurulumu yapılabilir. Mayıs sonunda ilk JSF-35 teslimi için eğitimlere başlanacak. JSF- 35’lerle ilgili ABD’de yapılan spekülasyonların ilişkileri düzeltmek yerine iyice kötüleştirebileceği, özellikle Patriot’ta yaşanan sorunlar çözülmeden yeni dedikodu üretilmesine olan tepki muhataplara iletilmiş. Türkiye’nin son 4 yıldır ABD’li Raytheon şirketinin ürettiği Patriot hava savunma sistemini almak için görüştüğü ve şartların kabul edilmesi halinde alacağı belirtiliyor. Hatta S-400 ile Patriot hava savunma sistemlerinin veya sadece 2 sistemin de yeterli olmayabileceği, bu sebeple üçüncü sistemin de gerekli olabileceği vurgulanıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a telefonda yaptığı “Biz size Patriot verebiliriz” teklifine, “Biz de hava savunma sistemimizi çeşitlendirebiliriz, Türkiye olarak Amerika’dan Patriot sistemini alabiliriz” şeklinde cevap sonrası, Amerika’dan henüz bu yönde bir girişim de olmamış.
Netice itibarıyla Türkiye 3 ayrı hava savunma sisteminin temini için çaba sarf ediyor. İki sistemi; Patriot ve Hisar’ı NATO sistemine entegre ederek, S-400’ü ise bağımsız kullanmak istiyor. Fransız-İtalyan konsorsiyumu Eurosam ile yapılan anlaşma çerçevesinde uzun menzilli hava ve füze sistemleri için Aselsan ve Roketsan şirketlerimiz de çalışmalarına devam ediyor. Eurosam konusu sadece bir “definition study”; hedef 2020’de Hisar A-O ve U sistemlerini yetiştirmek. Eurosam projesi ise daha uzun soluklu ve Hisar projelerine de bilgi transferi sağlaması amaçlanıyor.
***********
RUSYA’YLA YENİDEN DOMATES TRAFİĞİ
Uçak krizinden sonra Rusya ile ilişkilerimizin boyutunu domates üzerinden okumaya başladık. Hatta “Domates dışında her konuda anlaşıldı” şeklindeki haberlere de sık sık rastlar olduk. Henüz Türk domatesine Rusya’nın uyguladığı sınırlamalar tam anlamıyla kalkmış değil. Ama olumlu gelişmeler olması, iki ülke ilişkilerinin de daha iyileştiği şeklinde okunabilir. Domatese dair son haber şöyle: Rusya, domates ithalatı için sınırlı sayıda Türk şirketine, sınırlı oranda onay vermişti. Bu hafta içerisinde başka şirketlere de izin verebilirmiş. Ne kadar çok domates alırlarsa ilişkilerimiz de o kadar gelişmiş olacak. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, geçen hafta bu duruma tepki göstermiş, “Biz de benzer uygulamaya geçeriz” açıklamasını yaptıktan sonra Rusya bir adım daha attı. 23 Mart’ta 12 Türk şirketinin domates ihracatı yapmasına izin vermişlerdi, bakalım bu sayı ne kadar artacak veya şirket sınırlaması kalkacak mı? Sınırlama kalkarsa ilişkiler eskiye döndü denebilir
***********
GÜVEN ORTAMI VE ZEYTİN DALI TURİZME YANSIYOR
Turizmde işlerin nasıl gideceğine sadece Antalya’ya bakarak izahatta bulunmak doğru olmaz. Elbette Antalya önemli, sezon başlangıcında gelen turist sayısının bir önceki yıla göre katlanarak artması da kayda değer bir durum. Ancak geçen hafta yurtdışında yabancılarla sohbetlerimden edindiğim intiba çok daha farklı. Çok yönlü sınır ötesi terör operasyonu yapıp başarılı olan bir Türkiye konuşuluyor. Turizmin bu sene çok iyi geçecek olmasında asıl etkiyi, Türkiye’de güven ortamının hızla tesis edilmesiyle birlikte teröre karşı yürütülen sınır ötesindeki başarılarda görmek gerekiyor.
Batı medyasının Türkiye’nin teröre karşı elde ettiği başarıları görmezlikten gelmesi ve hatta çarpıtmasına rağmen, artık hiçbir doğru bilgi fazla saklanamıyor. Almanya ve Avrupa’daki terör taraftarlarının eylemlerini sorgulayan Avrupalıların Türkiye’ye bakışlarında da ciddi anlamda değişiklik oluşmaya başlamış. Bu sebeple sadece Rusya’da değil, Avrupa’da da önemli oranda turist artışı yaşanacak.
Ancak Türkiye’nin tanıtım faaliyetlerini Uzak Asya’da; Japonya, Güney Kore, Çin ve Hindistan gibi coğrafyalarda da yapması gerekiyor. Sadece sayfiye bandındaki şehirlerimizde denizkum- güneş değil, Anadolu’daki şehirlerimize de hitap edecek şekilde kültür turizmi için de aksiyon alınması icap ediyor. Ve öyle görünüyor ki bu senenin ilk 3 ayındaki artışla, yazın yaşayacağımız tablo çok daha farklı olacak. Tüm zamanların rekoru da rahatlıkla kırılabilir. Fakat bir önceki yıl sebebiyle bu sene biraz daha düşük fiyatlarla pazarlanan Türkiye’nin bu gerçeği dikkate alması da lazım. Mesela, İstanbul’daki birçok 5 yıldızlı otelin hizmet kalitesinde, özelde Batılı turistin gelmemesi, genelde ise turist azlığı sebebiyle ciddi anlamda düşüş yaşandı. Derlenip toparlanmak için de doğru stratejiler gerekiyor.
***********
PETROL İTHALATI NEDEN DÜŞTÜ?
Türkiye’nin toplam petrol ithalatı ocakta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25.3 azalışla 2 milyon 607 bin tona gerilemiş. En büyük ithal kalemi olan ham petrol % 37.9 oranında azalmış. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) verileri İran, Rusya ve Kuveyt’ten alınan ham petrolün düşüşüyle birlikte rafinerilerdeki üretimin de düştüğünü gösteriyor. “Peki, bu düşüş neden oldu?” diye sormaya gerek var mı? 2 ay önce 70 litrelik benzinli bir aracın deposu 330 TL civarında dolarken, şimdi rakam 400 TL oldu. Hem uluslararası arenada petrolün varil fiyatlarının yukarı çıkması, hem de içeride dövizin artması tüketimi düşürdü. Ama Maliye Bakanlığı’nın tuzu kuru. Akaryakıttan üçte bir oranında maktu vergi toplamaya devam ediyorlar. Temel’e sormuşlar, “Petrole zam geldi. Ne yapacaksın?”, o da “Benim için fark etmez. Ben hep 100 liralık alıyorum” demiş. Maliye Bakanlığı için de fark etmiyor. Bize de soran yok!