Üşenme fuara git utanma kopyala
Birkaç yıl öncesine kadar Avrupalı üreticilerin görüş alanı içinde olmayan, Amerikalı markaların bile terk edip “ölü şehir” diye anılmasına neden olduğu Detroit üretimde eski parlak günlerine henüz dönemediyse de otomobil fuarıyla küllerinden doğmayı başardı.
Fuar kapılarını bugün açtı, çarşamba günü özellikle Türkiye pazarını ilgilendiren ya da hiç ilgilendirmese bile zihin açıcı özellikleri olan yenilikleri bu sayfadan sizlere duyuracağım.
Çünkü biliyorum ki, birkaç yıl içinde anlatacak fuar falan kalmayacak. Doğrusu otomobil fuarları bu biçimleriyle devam etmeyecek. Çünkü bu yıl da bir kez daha gördük ki, Detroit’ten 10 gün önce başlayan Las Vegas’taki Tüketici Elektroniği Fuarı CES, giderek tüketici elektroniğinden çok, otomotiv endüstrisine yönelik bir içeriğe sahip oluyor.
Hatta bu yıl tüketici elektroniğindeki yenilikleri görmek için bu fuara giden gazeteciler bu konuda geçen yıllardaki kadar haber bulamadılar belki ama yakın gelecekte elektroniğin otomobil dünyasına neler katacağını uzun uzun anlattılar. Elektroniğin devleri otomobil dünyası için teknolojiler geliştirirken, otomobilin dev tedarikçileri de uzun süredir geleceklerini tehdit eden bu gelişmenin elbette farkındalar. Özellikle içten yanmalı motorlara sahip araçlara üretim yapan tedarikçiler nasıl bir dönüşüm yaşayacaklarını, bu dönüşüm sırasında ne kadar hasar alacaklarını bugünden hesap etmeye başladılar.
Otomobil dünyasının kadim markaları akıllı telefon işine girişmiyor (şimdilik) ama akıllı telefon dünyasının sunduğu yeni imkânları araçlarına adapte etme konusunda ellerini çabuk tutuyorlar.
Asıl önemlisi devletler, geleceğin sanayi dünyası, akıllı şehirleri ve ulaşım anlayışıyla ilgili bilgi ve teknoloji üreten üniversite, şirket ve sivil toplum örgütlerine kulak verip, gerekli teknik ve hukuki altyapıyı hazırlıyorlar.
Peki, bütün bunlardan bize ne? Konumuz şu; ülkemizde eğer lafta kalmayacak ve küçük ya da büyük bir ya da birkaç otomobil üretilecekse yeni bir dil konuşmanın vakti çoktan geldi; “Yapacaktık ama yaptırmadılar, eşekler yiyor dediler, benzini bilerek koymadılar” gibi cümleleri ezberledik. Bunları söylemeye devam ederek yol alınmıyor.
Çünkü ancak farklı bir düşünme ve ifade biçimine kavuşursak yeni bir ürünü yapamasak dahi, elimizdeki çok güçlü mühendislik ve tedarik kabiliyetinin dönüşümünü sağlayabiliriz.
Her zaman böyle ‘öğreten adamlık’ yapmıyorum ama bu işlerle ilgilenmesi beklenen yerli ve milli kişi ya da kurumları böyle fuarlarda göremeyince onlar da okur belki diye anlatmak istiyor insan işte.
Son not: Önce Japonlar ellerinde fotoğraf makineleriyle fuarlara geldiler, sonra Koreliler, ardından da Çinliler.