Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Mozilla/5.0 AppleWebKit/537.36 (KHTML, like Gecko; compatible; ClaudeBot/1.0; +claudebot@anthropic.com)

        Dünya Kadınlar Günü bu yıl, geçmiş yıllara kıyasla daha anlamlı tartışmaların öne çıktığı bir gün olarak kutlandı. İstihdam, siyasal katılım, eşitsizlik ve şiddet konularının yanında kadının toplumsal rolü ve katkısı özgün veriler ışığında sosyoloji, ekonomi, siyaset ve güvenlik perspektifinden çok sayıda platformda masaya yatırıldı.

        Artık hepimizin malumu; genel tablo, Türkiye'de ve dünyada kadınların iş yaşamında daha düşük nitelikli işlerde çalıştığı yönünde. Üst düzey yöneticiliklere doğru uzanan profesyonellik piramidinde kadınlara ilişkin veriler pek de iç açıcı değil.

        Yani zirveye doğru yol alındıkça kadın geri plana düşerken; çileli, yoğun emek ve fedakârlık gerektiren işlerde listenin en ön sıralarında yer buluyor...

        Suç ve şiddetin de tartışmasız en büyük mağduru kadınlar...

        Her ne kadar münferit bir vaka gibi görünse de, Güney Afrikalı paralimpik atlet Pistorius'u sportif başarılarının dışında manşete taşıyan kadın cinayeti haberi bile kadın mağduriyetlerinin Amerika'dan Çin'e, Güney Afrika'dan Türkiye'ye kadar her yerde benzer karakteristikte bulunduğunu ortaya koyuyor.

        Bu genel çerçevenin yanında bir kısım sorular da akla gelmiyor değil; öncelikle kabul etmek gerekir ki kadının mağduriyetinde, hak ettiğini alamamasında ve isminin birçok eserinde görülmemesinde erkeğin baskın ve dominant rolü ve dolayısıyla günahı çok fazla.

        KADININ PAYINA DÜŞEN

        Ancak kadınların karşı karşıya olduğu bu mağduriyetlerin giderilmesi için kadınların da payına düşen bir sorumluluk olduğunu görmek durumundayız.

        Hemen öyle feryat edip "Zaten mağduruz, bir de sorumlu muyuz!" çıkışını yapmadan önce birkaç tane veriye göz atmakta fayda var. Türkiye'de bir insanın zihni donanımını büyük ölçüde şekillendiren ilköğretim sürecinde rol alan kadın öğretmen oranı yüzde 52, üniversitelerimizde ise kadın öğretim elemanı oranı yüzde 41 düzeyinde.

        Bir de toplumumuzda annelerin çocuklarla babadan daha fazla ilgilendiği; dolayısıyla çocuğun kişiliğinin inşasında çok kilit bir noktada durdukları düşünülürse, kadınların sorumluluğunun boyutları netleşecektir. Eğer insanlar yanlışlarla doğmuyor, bunları sosyalizasyon sürecinde "öğreniyorsa" çocukla bu denli yakın ilişki içinde olan anne ve kadın öğretmenin rolü es geçilmemeli.

        Yinelemekte yarar var, erkeğin sicilindeki kabarıklığı, boyunu aşan günahı görmezden gelmiyorum, zaten veriler de yeterince açık.

        Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde bir paradigma değişimi ve anlayış farklılığı son yıllarda devreye girmeye başladı. Daha önceden erkeğin insafına bırakılan kadına yönelik şiddet, yasal düzenlemelerle "aile içi mesele" algısının dışına çıkarılıp polisin doğrudan müdahale ettiği bir suç haline geldi.

        Fakat bu yasal düzenlemeler ancak ve ancak zihin kodlarının değişimiyle gerçek hedefine ulaşabilir.

        KÜRESEL ZİHİN KODU

        Dikkat çekilmesi gereken bir diğer konu da kadın mağduriyetinin Doğu'ya özgü bir sorunmuş gibi sunulması...

        NATO Review Magazin internet sayfasının Kadınlar Günü için özel bir yer ayırması elbette olumlu bir durum. Ancak sayfada yer alan küçük bir slayt gösterisinde yer alan tüm olumsuz örneklerin Doğu dünyasından, tek olumlu örneğin ise Amerika'dan seçilmiş olması manidar...

        Kadına bakışta NATO'nun zihin kodu en azından bu örnek değerlendirmede "Batı ve diğerleri" şeklinde ortaya çıkmış. Oysa ABD; kadının nitelikli işlerde çalışma, siyasal temsil ve üst düzey yöneticiliklere gelme gibi istatistiklerde birçok ülkenin gerisinde yer aldığı gibi kadına yönelik şiddet ve mağduriyet vakalarında da listenin ön sıralarında yer alıyor.

        Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların, yaşamın tüm alanlarına etkin ve doğru bir şekilde katılabilmesi ve katkı sunabilmesi, hepimiz için daha az şiddet, daha fazla refah, daha az öfke, daha fazla şefkat, daha az ayrıştırma, daha fazla kavuşma ve kucaklaşma, daha az sefalet, çok daha fazla zenginlik demektir emin olunuz.

        Kadının mağduriyeti yalnızca onun değil, erkeğin ve hepimizin mağduriyetidir.

        Diğer Yazılar

        Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.
        Bu çeviride Google Translete kullanılmıştır. Anlam ve çeviri hatalarından haberturk.com sorumlu değildir.