Los Angeles'a giden bir adım önde
CUMARTESİ akşamı Uniq’te ‘eğitimde fırsat eşitliği’ için Darrüşşafaka yararına sahneye çıkacak Tarkan’ın konser biletleri 20 gün öncesinden tükendi. Tarkan ay sonunda 30 kişilik ekibiyle 2-3 Mart tarihlerinde New York’ta, 5 Mart’ta da Los Angeles’ta konser vermek üzere ABD’ye gidecek. Konserlerin ardından da İstanbul’a dönmeyip eşiyle birlikte Los Angeles’ta tatil yapacak.
Anladığım kadarıyla pek baş başa kalamayacaklar çünkü şu ara etrafımda kime sorsam, sanki Uniq konserinden bahseder gibi rahatlıkla, “Tarkan’ın LA konserine gideceğim” diyor.
Tarkan’ın Monte Carlo konserleri de böyle oluyor... Tarkan’ı yurtdışında izlemek, çok tuhaf bir şekilde, bir statü sembolü oldu insanlar için.
‘Korsan izledim, pişmanım!’
“Sayın Yetkili, öncelikle şunu bilmenizi istiyorum. Bugüne değin hiçbir Türk filmini korsan bir şekilde izlemedim. Bugün bir internet sitesinde ‘Ekşi Elmalar’ adlı filminizin fragmanını gördüm. Sonrasında ise filmi ilgili internet sitesinden korsan bir şekilde izleme cüretini gösterdim. Lakin film bittiğinde gerçekten çok pişman oldum. Bu nedenle izlediğim bu filmin tutarını tarafınıza havale yapmak istemekteyim. Bana ödeyeceğim tutarla beraber hesap numaranızı göndermenizi rica ediyorum ve sizlerden özür diliyorum.”
ADRESİ İSTEDİLER
İsmi bende saklı kişinin bu mail’ini, ‘Ekşi Elmalar’ın yapım şirketi BKM’nin Genel Müdürü Zümrüt Arol Bekçe sosyal medya hesabından paylaştı. Bu tertemiz vicdan muhasebesine aynı vicdanla yanıt vermek gerekir diye düşünüp Bekçe’yi aradım ve “Ne yaptınız?” diye sordum.
Bu iyi niyetli korsan izleyiciye hassasiyeti için teşekkür etmiş, herhangi bir ödeme yapmasına gerek olmadığını belirtmiş ama karşılığında korsan yayın yapan sitenin adresini istemişler...
Ders olursa şaşırmam
AÇIKÇASI Nusret’in tuz pozu sosyal medyada yayıldığında işin bu kadar büyüyebileceğini tahmin etmemiştim. Hatta bir-iki kişi taklit eder geçer gider sanmıştım. Oysa ki büyüdükçe büyüdü...
Bunca yıl bize ‘vegan’ diye yedirdikleri Leonardo DiCaprio’dan tutun da dünyanın yıldız cimnastikçisi Simone Biles’a kadar herkes Nusret’in Dubai’de bulunan et restoranında aldı soluğu.
15 DAKİKALIK ŞÖHRET DEĞİL
Nusret her birinin masalarında ünlü tuz şovunu yaparken ve sosyal medya üzerinden milyonlarca kişiye ulaşırken, Rihanna da üzerinde Nusret’in resmi ‘Salt bae’ yazan tişörtüyle görüntülendi. Andy Warhol’un söylediği gibi sadece 15 dakikalık şöhret değil onunki, günden güne artıyor. Yakında okullarda ‘sosyal medya yoluyla marka olma’ başlığıyla ders olarak anlatılsa hiç şaşırmayacağım.
Marjinal çiçekçi
HİÇ uzatmadan konuya giriyorum. 14 Şubat akşamı Marginal Flower’ın adı gibi marjinal sahibi Zeynel Özmen’le sohbet ediyorduk. “Bugün en yoğun gününüzdü değil mi?” dedim. “Hayır, biz bugün kapalıydık” diye yanıtladı. Doğal olarak, sipariş listeleri günler öncesinden tamamlandı ve satacak çiçekleri kalmadı diye düşündüm ancak hiç öyle değilmiş. Zeynel Bey’in dükkânını kapalı tutma sebebi tamamen 14 Şubat’a bir tavır ve tepkiymiş.
Zeynel Bey’in Beyoğlu’nda 1998 yılında kurduğu ve tasarım çiçeklerin yer aldığı mağazası, 15 yıl boyunca 14 Şubat’ta hizmet vermiş. Oradan oraya güller gitmiş gelmiş. Sonra bir gün, Zeynel Bey 14 Şubat’ta satış yapmayı reddetmiş. Nedenini kendi cümlelerinden aktarıyorum:
‘HEDİYELEŞMEK GÖNÜL İŞİDİR’
“Geçen yıllara kadar gerek cehaletimden gerekse müşterilerimize olan sorumluluk anlayışımızdan ötürü tahammül ettim. 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kınıyorum. Aklıselim sahibi, biraz derinlemesine tefekkür eden insanın da ne demek istediğimi anlayacağını ümit ediyorum. Çiçek göndermek ve hediyeleşmek gönül işidir. Vaktinde ve gerektiğinde yapılırsa makbuldür. Kapitalizmin belirlediği uydurma günler bizde hediyeleşme güdüsü oluşturmamalıdır.”
Zeynel Bey, dünya pazarında, tanesi 0.50 sentlik güllerin haftalar öncesinden toplanarak soğuk hava depolarında bekletildiğini ve sonra 1.5 Euro’ya nasıl satıldığını, o güllerin zaten solmasına birkaç gün kala tüketicinin eline ancak ulaştığını ve bunu da hakkaniyetli bulmadığının da altını çiziyor.
Ferrari’sini satan bilge ile mi tanıştım ben, ne yaptım?