
'Tersyüz' edilmiş 'Yedi Samuray'
KEREM AKÇA / keremakca@haberturk.com
“In Bruges”daki nokta atışı diyalogları, akılda kalan karakterleri ve mekan kullanımı ile dikkat çeken Martin McDonagh ikinci filmi ile karşımızda. Bu kez Bruges tabanı Hollywood’a taşınırken kişisel bir yaratım süreci üzerinden ‘düşler ülkesi’ne alaycı bir bakış atılıyor. Yine kara komedi evrenindeki bütün tiplemeler, diyaloglar ve detaylar o kadar incelikli ki gülmekten kendinizi alamıyorsunuz. “Seven Pyschopaths”i Colin Farrell, Olga Kurylenko, Sam Rockwell, Abbie Cornish, Christopher Walken, Woody Harrelson ve yönetmen Martin McDonagh’nın katıldığı 37. Toronto Film Festivali’ndeki dünya prömiyerinde izledim.
İngiliz kara komedisi deyince zihnimizde bir şablon, bir furya belirir. Özellikle de 90’larda Guy Ricthie’nin yaptıklarıyla bir çıkışa geçtiği, öncesinden aldığı ivmelerle ise devamını getiren bir alandan söz edildiğini anlarız. Ancak günümüzde artık birazcık zamanı geçmiş bir süreçten bahsedebiliriz. Halen onun eserlerini yenileme veya tekrardan çekme gayesini güden yaratıcılar olsa da bunlar çok kalıcı noktaya gelemiyor.
Ritchie ile farklı dünyaların insanları
Martin McDonagh ise tiyatro oyunlarıyla dikkat çeken, ‘İrlanda’ ile de bağlantılı bir isim. Bu da onu çıkışa geçtiği “In Bruges”dan (2008) itibaren Ritchie’ye göre farklı bir bakış açısının sahibi yapıyor. Onun gibi video klip estetiğinden bir şeyler arayan, müziği öne çıkaran biçimci bir geleneği yok kendisinin. Kaynaklarına uyarak doğal renkler, basit kesmeler, öne çıkan oyunculuklar ve diyaloglarla bir eğilim izliyor.
Bunun üzerine ise belli şehir tanımlarını ekliyor. Amsterdam’ın ‘özgürlük’ yanlısı ‘metropol’ düşüncesine Bruges’u ekleme sevdasındaki ilk filminin ardından yönetmen burada Hollywood’da alıyor soluğu. Gönderme çıtasını daha fazla yükseltirken, diyalog ve oyuncu zekası olmasa teatral gözebilecek yapısını ise bir albeni ve tutarlılıkla sardığı kesin.
Bruges merkezi yerine bu sefer Hollywood var
“Seven Pyschopaths”, o mizahı Amerika diyarlarına, Hollywood sırtlarına, tabiri caizse ‘düşler ülkesi’ne taşıyor. Bunu yaparken ise yönetmenin Marty adlı kendi alter egosunu Colin Farrell’a teslim ettiğine tanıklık ediyoruz. Bu durum ise Akira Kurosawa’nın “Yedi Samuray”ına (“Shichinin No Samurai”, 1954) ‘kara komedi’ lugatından yer aramayla dengeleniyor. John Sturges’ın “Muhteşem Yedili” (“The Magnificient Seven”, 1960) ile Vahşi Batı’dan aradığı yorum daha bir tür karmaşası haline getiriliyor burada.
O diyarları anlatan açılış müzikleri ise bütün yapıyı kontrolü altına alıyor. ‘Kurda kuşa yem olma’ tanımının üzerine gidiyor. Büyük oranda Peckinpah’ın şiddet de yüklenen ‘western-noir’ bileşimini kullanan senarist-yönetmen, ‘yedi katil’ini de ABD’yi eleştirme, alaya alma namına bir flashback galerisinin içinde değerlendiriyor. Bu durum serbest hareket edince ise herkesin birbirinin altını kazıdığı tipik bir tür evreni izliyoruz.
Yaratıcılık dönemi krizi formülünü ‘kara komedi’ aşısıyla “Yedi Samuray”a uyarlıyor
Ancak sanki “Barton Fink”in (1991) ya da “Tersyüz”ün (“Adaptation.”, 2002) yaratıcılık dönemi krizi filmi formülünü kara komedide “Yedi Samuray”a yorumlayan bir yapıt akıyor arkadan. Bu durum “Seven Psychopaths”a katillerin zekası, Zodiac başta olmak üzere göndermelerin sinsiliği ve elbette bozucu düşünceyle bir eğlencelik getiriyor.
Fakat McDonagh’ın bu doğallıkla fazla yükselmeden kendi tutarlılığına oturma süreci, biraz fazla uzayan sonla da bizi haklı çıkarıyor. Sinemaskop oranını niye kullandığıyla ilgili ise cevaplar sunamadığı kesin. Ama Rockwell’den Cornish’e, Walken’dan Harrelson’a uzanan oyuncu kadrosu o kadar yerinde bir tutum sergilemiş ki ABD’de şiddetin onaylandığına ya da ırkçılığın devam ettiğine dair düşünce yapısı da zekice devreye sokuluyor.
Hollywood’da her şeyin ‘gerçekmiş gibi yapılması’ ince bir taşlamaya tabi tutuluyor. Açılış sekansında Michael Pitt’in konuşmasından itibaren bu yapı, mizahın hammaddesine dönüşüyor. Diyaloglar onun üzerinden bir merkez üssü olutşuruyor. Böylece Donagh, sinsi bir yaratıcı olarak eserleriyle saygıyı hak etmeyi sürdürüyor. Örneğin buradaki pino köpeği kullanımını başka herhangi bir senaristin ürününde bu kadar üç boyutlu görmek mümkün mü?
FİLMİN NOTU: 6.2
Künye:
Seven Psychopaths
Yönetmen: Martin McDonagh
Oyuncular: Colin Farrell, Sam Rockwell, Christopher Walken, Tom Waits, Olga Kurylenko, Woody Harrelson, Abbie Cornish
Süre: 109 dk.
Yapım yılı: 2012