Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Mozilla/5.0 AppleWebKit/537.36 (KHTML, like Gecko; compatible; ClaudeBot/1.0; +claudebot@anthropic.com)

        Daha ziyade 1999’da çektiği “İnsanlık”la anılan Bruno Dumont, kısa sürede minimalist Fransız sinemasının ustalarından birine dönüşmüştür. Burada ise 1915’te Camille Claudel’e konan şizofreni teşhisini ve bunun devamında heykeltıraşın yaşadığı çaresizliği merceğine alıyor. Böylece manastır andıran akıl hastanesinde delirmeye yüz tutmuşluğun, yabancılaştırıcı, gerçek ve saf temsiline ulaşarak ‘çarpıcı’lığını natüralizmden ve psikolojiden alan bir iş çıkarıyor. Adeta sanatın insanoğlunu sürükleyebileceği en karamsar, çaresiz ve sinir bozucu anları resimlendiriyor. Dreyer, Bergman ile Bresson’un arasından seslenen bu tablo da Juliette Binoche’un inandırıcı performansıyla daha sarsıcı ve etkileyici olabiliyor. Temmuz ayının en iyisi “Camille Claudel, 1915”, yarından itibaren Beyoğlu Sineması’nda vizyona giriyor. Bizde filmlerinin ticari gösterime çıkmasına alışık olmadığımız Bruno Dumont’un Şubat’ta Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı yarışmasında bulunan bu eseri için tanınan fırsat elbette kaçmaz!

        Ne zaman bir tarihi karakter ismi görsek onun içinden klasik bir biyografik film çıkmasını bekleriz. Bu da gayet doğal ve sağlıklı bir durumdur aslında. Zira bu sayede ‘biopic’ diye bilinen türün ayrıksı yaklaşımlarla sarsılması daha mümkün olabilir. Ancak ‘Camille Claudel’in 1988 tarihli, bizde “Bir Kadın” adıyla bilinen ve geleneksel metotlarla yürüyen sinema temsilinin hiçbir alışkanlığı burada yok. Bruno Dumont, insan ruhunun derinliklerinde içsel bir yolculuk sunmak için 1915 yılını ve kısıtlı bir zaman dilimini seçiyor.

        Asap bozucu karakterler kapalı mekanda izole ediliyor

        19. yüzyılın başlarında, buram buram teokrasi ve Hıristiyanlık kokan, manastırı andıran bir akıl hastanesinin içinde inadına ‘özürlü’ görünüp huzursuzluk veren yalnız bir bireyin başına dikiliyor. Juliette Binoche’un canlandırdığı Claudel, gözlerinin hareketlenmesindeki ‘yarım akıllılık’ başta olmak üzere bir hazımsızlık, aykırılık ve rahatsız edicilik içeriyor. Dumont’un elinde “Hadewijch”te (2009) intihar bombacılığına yönelen rahibe Celine vel Hadewijch’in bir benzerine dönüşen Claudel, ‘dine değil de neye inanacağım’ köktenciliğine kadar uzanan bir bağnazlıkla dolduruluyor.

        Bu durum, minimalist bir akıl hastanesi filminin içinde canlanıyor. Büyük oranda 2.35:1 formatında onun görüntüsünü genel planlardan, locked-down shot’lardan (aksiyonu takip etmeyen sabit kamera açısı) ve geniş açı objektiflerden izliyoruz. Kadrajdan kaybolduğu, kadrajın köşesinde oturduğu veya yakın planıyla monolog moduna geçtiği görülebiliyor. Dumont, her zamanki ‘psikolojik inceleme’ detaycılığını gösteriyor.

        Dreyeresk karakterlerle yürüyen dini inanç karşıtı bir eser

        Büyük oranda da karşımıza doğru işleyen abartılı dini inançlara karşı çıkan bir filmi, asap bozucu ama sömürülmeyen akıl hastası karakterlerle çıkarıyor. Çıkışsızlıktan ve çaresizlikten ziyade yalnızlığın, inançsızlığın ve umutsuzluğun temsili dünyadan kopuk bir mekanda canlanıyor. Dönem ve ortam sebebiyle Dreyer’vari karakterlere yaklaşım doğal renkler üzerinden dingin bir pencereden karşımıza çıkıyor.

        Binoche’un yakın planlarla inadına gösterilmesi mübahken bunun devamında onun kardeşi Paul’ün de aynı ‘göze sokma’ durumuna ayak uydurması Dumont’nun alışkanlıklarından. Tek fark ise ‘suç ve ceza algısı’nı, ‘kara film eğilimi’ni ve ‘kaba erotizm’i dışarıda bırakıp teolojik eğilimlerle ve mistisizmle uğraştığı son döneminin yamacına yerleşmesi bu filmin.

        Bu noktada “Camille Claudel, 1915”, yönetmenin filmografisindeki “İnsanlık” (“L’Humanité”, 1999) ve “29 Palmiye” (“Twentnine Palms”, 2003) kadar daha yetkin, yürekli ve tavizsiz eserlerden ziyade “Hadewijch” (2009) ve “Şeytanın Ötesinde” (“Hors Satan”, 2011) ile karşılaştırılabilir. Bu bağlamda aslında bir üçlemenin son halkası olarak, ‘Tanrı inanışıyla intihar bombacılığı yapmak’ ve ‘tecavüzü dini metotlarla cezalandırmak’ın yanında ‘içsel dünyasında bir kadını inancıyla baş başa bırakmak’ gibi bir açılıma sahip.

        Üçüncü Fransız Yeni Dalgası’nın minimalist auteur’ü Bresson kadar etkin

        Bir heykeltıraşın yaratıcılığından öte hazımsız, çarpıcı psikolojisi ana malzemeye dönüşürken, siyah kıyafetler ile ışıksızlıktan yükselen natüralizm bir minimalizm getiriyor. Yönetmenin çok sevdiği kırsal kesim, 1. Dünya Savaşı’nın arka plan katkısına dönüşüp fazla canlanmıyor. Uzun planların izinde oyunculara da yüklenen Dumont’nun sinema temsiliyle yüzleşiyoruz. Böylece Bresson’dan tek farkı ‘oyuncu yönetimi’ odağı olan Dumont, Yeni Fransız sinemasının ya da Üçüncü Fransız Yeni Dalgası’nın minimalist auteur’ü olarak işlevlerine devam ediyor.

        Açılış ve kapanışı da büyük oranda karşılaştırınca yakalanan uyum çok önemli. Mekana adapte olana kadar çektiğimiz bu ‘heylektıraş değil mi?’ şaşkınlığı sonda artık ‘akıl hastasıymış’a varıyor. İnandırıcılık içsel bir yolculuğun tanımını yapıyor.

        Böylece “Camille Claudel, 1915”, akıl hastanesi filmlerindeki ‘sömürülen ana karakter’ sorunsalına uğramadan en az “Shock Corridor”un (1963) kurbanının dönüşümü kadar katmanlı olabiliyor. “David and Lisa” (1962) ve “Üç Ruhlu Kadın”daki (“Three Faces of Eve”, 1957) şizofrenik kadın karakterlerin çarpıcı temsilleri bir karşılık daha buluyor. Ya da Bergman’ın psikolojiyle buluşmasındaki feminist açılımlar inadına minimalist duran bir vizyonla taçlandırılıyor. Nihayetinde 1960’lardan 18 günlük bir akıl hastanesi sürecine uzansa da çok geleneksel takıldığı için bunu çekici kılamayan “Aklım Karıştı”yı (“Girl, Interrupted”, 1999) kıskandıran biyografik bir akıl hastanesi filmi ile yüzleşiyoruz.

        FİLMİN NOTU: 7.1

        Künye:

        Camille Claudel, 1915

        Yönetmen: Bruno Dumont

        Oyuncular: Juliette Binoche, Jean-Luc Vincent, Emmanuel Kauffman, Marion Keller

        Süre: 95 dk.

        Yapım Yılı: 2013

        Diğer Yazılar

        Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.
        Bu çeviride Google Translete kullanılmıştır. Anlam ve çeviri hatalarından haberturk.com sorumlu değildir.