Arabistanlı Alan Clay
Krala hologram sunumu yapmak için Suudi Arabistan’a gelen ve kültür şoku yaşayan ABD’li Alan Clay’in hikâyesini anlatan “Kral İçin Hologram” (A Hologram for the King) ince mizah anlayışı, oyuncuları ve hızlı temposuyla seyre değer bir film
Kriz nedeniyle işini kaybetmiş Alan Clay’in (Tom Hanks) reklam filmlerini andıran kâbusuyla başlar “Kral İçin Hologram”. Reklam ve pazarlama dilinin şıklığı, Alan Clay’in zihnindeki delimsirek öfkeye karışır. Uçakta dua eden onlarca Suudi Arabistanlı erkeğin arasında uyanması da kâbusun bir devamıdır adeta. Sonraki birkaç sahnede de öykü benzer şekilde iki kanaldan ilerler. Bir yanda Suudi Arabistan’a gelmiş bir Amerikalının yaşadığı kültürel şok, diğer yanda ekonomik kriz nedeniyle hayatı derinden sarsılan bir “beyaz yakalı”nın dramı... Alan Clay’in acil bir başarıya ihtiyacı vardır. Şirketi adına Suudi kralına sunum yapması ve hologram satması gerekir. Ama ruhsal ve bedensel durumu iyi değildir. Geçmiş başarısızlıkları aklından çıkmaz, kötü hatıralar zihninde döner durur.
UYUMSUZLARIN DAYANIŞMASI
“Kral İçin Hologram”, özellikle ilk bölümünde Amerikalı bir aktörün Japonya’daki yalnızlığını anlatan “Lost in Translation” filmini hatırlatıyor. “Lost in Translation”da ana karakter, izolasyon duygusunu bir başka Amerikalıyla aşarken Japonya film boyunca yabancı bir gezegeni andırır. “Kral İçin Hologram”da da Suudi Arabistan, Alan Clay için aynı duyguyu ifade ediyor. Film boyunca yerel kültürden etkilendiğini söylemek mümkün değil. Kaldı ki, Suudilerin de özellikle Batılılara geçit vermeyen içe kapalı bir dünya kurdukları kesin. Ama Alan Clay, orada yaşayan insanlarla iletişime geçtikçe bir şeyler usul usul değişmeye başlıyor. Anlıyor ki, Suudi toplumunda da kendisi gibi “yabancı”lar ve uyumsuzlar var. Film de zaten bir yanıyla uyumsuzların dayanışması ve kendi gizli dünyalarını kurmaları üzerine. Denizaltında geçen huzur verici sahne, bizi finaldeki düşünceye hazırlıyor: Önemli olan nerede yaşadığınızdan ziyade ruhunuzu kurtarmak...
‘YUSUF’ MİZAH DOZUNU YÜKSELTİYOR
Alan Clay’in aradığı yakınlığı ve arkadaşlığı, Danimarkalı Hanne’de (Sidse Babett Knudsen) ya da onun davet ettiği uyuşturucu, alkol, seks dolu partilerde değil Suudi bir kadın doktorda (Sarita Choudhury) bulması film için hayati önem taşıyor. Sırtındaki kisti göstermek için gittiği doktor, Clay için tünelin ucundaki ışığı temsil ediyor; sadece bedenine değil, ruhuna da şifa veriyor... Film kapitalizmin insan ruhunu yıkan yanlarını gösterirken ABD ve Suudi Arabistan’a eşit davranıyor. Kralın kurmak istediği şehir sadece bir imaj. Clay’in inşaat sahasında dolaştığı sahne bize imajın öteki yüzünü, çaresiz göçmen işçileri göstermeyi ihmal etmiyor. Akıldan çıkmayan öteki sahne ise ABD’deki bisiklet fabrikasında Clay’in açıklamasını bekleyen işçiler... Kendi toplumuyla uyumsuzluklar yaşayan şoför Yusuf, genç aktör Alexander Black’in zengin ve derinlikli yorumuyla anahtar bir karakter haline geliyor, filmin mizah dozunu yükseltiyor. Alman yönetmen Tom Tykwer, Alan Clay’in rüyaları, hatıraları ve düşüncelerini yakalayan akıcı bir kurguyla geliyor karşımıza.
AMERİKAN RİTMİNDE ‘AVRUPA FİLMİ’
“Kral İçin Hologram”, Amerikan sinemasının ritmini yakalamış bir “Avrupa filmi”. Kendilerine çıkış yolu arayan karakterlerin öykülerini anlatmayı seven yazar Dave Eggers ile Tom Tykwer’in buluşmasından ilgiye değer, özgün bir film çıktığı kesin.
Filmin notu: 7