Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FİLMİN NOTU: 6.5

        Yirmi üç farklı kişiliğe sahip Kevin, üç genç kızı kaçırır. Kızlar kurtulmaya çalışırken Kevin’in içinde de farklı bir mücadele yaşanır. M. Night Shyamalan’ın yazıp yönettiği “Parçalanmış”ın (Split) başrollerini James McAvoy ile Anna Taylor-Joy paylaşıyor.

        Çoklu kişilik bozukluğu, özellikle “Üç Ruhlu Kadın”dan (The Three Faces of Eve - 1957) bu yana, sinemanın ilgi duyduğu konulardan biridir. Hastalığı, hikâyede bir dönüm noktası olarak kullanan “Dövüş Kulübü” (Fight Club - 1999) ve “Kimlik” (Identity - 2003) gibi iki film hafızalarımızda hâlâ tazeyken, Shyamalan meselenin sürpriz boyutunu bir yana bırakıyor. Yine de James McAvoy’un, Kevin’in birbirinden çok farklı kişilikleriyle bizi şaşırttığı kesin... Ama filmin tek ana karakteri Kevin değil. Öykü ağırlıklı olarak, Kevin’in kaçırdığı üç genç kızdan biri olan Casey’nin (Anna TaylorJoy) cephesinden anlatılıyor. Hatta asıl sürpriz unsurunun Casey’nin geçmişinde yaşananlar olduğu söylenebilir.

        ARIZALI BİR KARAKTER

        Shyamalan, filmin başında Casey’yi diğer iki kızın bakış açısından, arkadaş edinemeyen, asosyal ve arızalı bir karakter olarak sunuyor bize. Kevin’in onları kaçırmasından sonra Casey’nin, sezgileri ve zekâsıyla öne çıkan soğukkanlı, güçlü bir kişiliği olduğu anlaşılıyor. Üstelik diğer iki kıza oranla Casey, Kevin’i çok daha iyi anlıyor ve çözüme yönelik olarak iletişim kuruyor.

        23 KİŞİLİKLİ ADAM

        Parçalanmış”, dipten dibe Kevin ile Casey’yi karşı karşıya getirmek için yazılmış bir öykü. Shyamalan her ikisine aynı gerçeğin iki yüzü gibi bakıyor... Belli ki çocukluk travmaları her ikisini de farklı şekillerde etkilemiş. Kevin, travmalarıyla baş edebilmek için kendi içinde 23 ayrı kişilik geliştirmiş. Casey ise meselelerin özüne odaklanan gözlemci bir sessizliğe bürünmüş. Acılar birisini çılgınlığa sürüklerken diğerini erken olgunlaştırıp güçlendirmiş. Shyamalan bu farklılığın nedenlerini belirsiz bırakmayı tercih ediyor. Gerçi filmin bir yerinde Casey’nin babası, kız çocukların daha zeki olduğunu söylüyor ama finalde Casey için travma sürecinin hâlâ sürdüğünü görüyoruz. Daha doğrusu, Casey’nin neler yapacağını kestiremiyoruz... Shyamalan, ikisi arasındaki benzerliğin “filmin kalbi” olduğunu saklamıyor. En etkileyici sahne Kevin’in Casey’nin geçmişte yaşadıklarını his - settiği o an galiba...

        SIKILMADAN İZLENİYOR

        Bir başka önemli karakter de Doktor Fletcher (Betty Buckley)... Kevin’in ruhundaki parçalanmışlığı daha çok onun bilimsel bakış açısından takip ediyoruz. İşin tuhaf tarafı, filmi doğaüstüne de o taşıyor. Malum, Shyamalan olayları metafizik açıklamalara bağlamayı sever. Akılcılıkla arası çok iyi değildir. Ama bu filmde bilimden metafiziğe geçmesi ve “Canavar”ın sözde bilimsel açıklamasını bir doktor üzerinden yapması biraz zorlama geldi bana. Aslına bakarsanız, doğaüstü motifler öykünün yapısına pek uymuyor. Bir gerilim olarak çok etkili olduğu da öne sürülemez. “Parçalanmış”, gerilimden ziyade iyi yazılmış karakterleriyle kendini seyrettiren bir dram. Kevin ile Casey arasındaki o tuhaf duygu birliği filme farklı bir enerji ve hava getiriyor. Bu başarıda James McAvoy ile Anna Taylor-Joy’un yorumlarının katkısı büyük.

        “Parçalanmış”ı Shyamalan’ın en sevdiğim filmleri arasında anmam pek mümkün değil. Ama baştan sona hiç sıkılmadan ilgiyle seyrettiğimi de söylemem gerekiyor.

        Diğer Yazılar